59) Cennet Ve Ehl-i Cennetin Evsâfı
27 Haziran 2021
61) Mezheb
1 Temmuz 2021

RÜ’YETULLÂH

Hakk Teâlâ Hazretleri mekândan, cihetden, keyfiyetden münezzeh olduğu hâlde Zât-ı Pâk-ı Mukaddesesini ehl-i cennete gösterecekdir.

Ehl-i cennet cennetde, ehl-i cehennem cehennemde yerleşdikden sonra Cenâb-ı Ulûhiyyetden umûm ehl-i cennet (Firdevs)-i a’lâya da’vet olunub gâyet mükemmel bir zıyâfet keşîde (=çekilmiş, dizilmiş) buyurur son derece lezîz her dürlü taâmlar, şurublar yenüb içildikden sonra bir melek tarafından (Ey ehl-i cennet nezd-i samedânîde sizin içün va’d buyurulmuş gâyet büyük bir ni’met vardır şimdi anı incâz (=yerine getirme) etmek istiyoruz) diye nidâ olunur ehl-i cennet derler ki (O va’d buyurulmuş ni’met nedir Cenâb-ı Hakk mîzânda sevâbımız ağır kılmadı mı yüzlerimizi beyazlandırmadı mı cehennemden halâs eyleyüb bizi cennetine idhâl etmedi mi bunca niam-ı uzmâsına bizi müstağrak kılmadı mı?) Cenâb-ı Hakk tarafından buyurulur ki (Bugün bunların cümlesinden azîm bir ni’met daha ikrâm edeceğim) bunun üzerine Hakk Teâlâ tarafından ehl-i cennetin gözlerine başka bir kuvvet verilerek perde kaldırılur mekândan, cihetden, keyfiyetden münezzeh olduğu hâlde Zât-ı Pâk-ı İlâhiyyeyi cümle ehl-i cennet görüb hemân secdeye kapanurlar taraf-ı ilâhîden (Başınızı kaldırınız burası ibâdet mevzii değildir) buyurulur.

Ehl-i cennet bu ni’met-i uzmâya mazhar oldukları esnâda bundan evvel nâil oldukları her dürlü cennet ni’metlerini unudurlar ve ancak Zât-ı Pâk-ı Mukaddeseye nazar ile müstağrak olurlar çünki bu ni’met-i celîle bundan evvelki ni’metlerin cümlesinden daha lezzetli, daha sevgili gelür bundan sonra herkes kendi amel ve mertebesine göre (Zât-ı İlâhiyye)yi göreceklerdir kimi dâimâ kimi günde bir def’a kimi haftada bir def’a kimi de ancak bayram günleri göreceklerdir işte cennete girmekden gâyetü’l-gâye Hâlık Teâlâ Hazretleriyle mülâkât edüb Zât-ı Pâk-ı Samedâniyyesini müşâhede etmekdir.

Cehennem azâbından halâs olub cennet-i a’lâdaki bunca niam-ı uzmâya nâil olmak isteyen her erkek ve her kadın nefislerini Şerîat-ı Garrâ-yı Muhammediyyenin nehyeylediği her şeyden, cümle meâsîden (=günâhlar) men’ eyleyüb emreylediği şeylerin kâffesini kemâl-i ciddiyet ve arzu ile icrâya çalışmalı ve aslâ emr-i ilâhîden ayrılmamalıdır.

[Büyük Şehîd İskilibli Muhammed Âtıf Hocaefendi, Mir’atü’l-İslâm, 1332 Baskı, sh: 79-80]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir