“Bir müslümân benim üzerime selâmda bulundu mu Allâhü Teâlâ nutkumu bana iâde buyurur, tâki ben de o müslümâna iâdeten selâmda bulunayım.”
(Ebû Dâvûd, Câmiu’s-Sağîr)
İzâh: Rasûl-i Ekrem Efendimize selât ü selâmda bulunmak bizim büyük bir vazîfemizdir. Biz bu sûretle o kutsî fıtret peygamberimiz olan muhabbet ve merbûtiyetimizi ibrâz etmiş oluruz. Kabr-i saâdetinde bir uhrevî hayâtı hâiz olan Rasûl-i Âzam Hazretleri de ümmetinden kendisine selât ü selâmda bulunan zâta selâmet temennîsiyle mukâbelede bulunur, bunun için mübârek nutuklarını taraf-ı ilâhîden kendisine iâde buyrulur. Artık selât ü selâma devâm etmeliyiz. Böyle bir mukâbeleye nâiliyet ne büyük bir devlettir. (Sallallâhü aleyhi ve sellem.)
[500 HADİSİ ŞERİF, ÖMER NASÛHİ BİLMEN, 360. Hadîs-i Şerîf, Sh;228, 229]