-3- Şiî-Câferî’liğin Îmân Esasları
19 Eylül 2017“Bizden Gayrılarına Özenenler Bizim Milletimizden Değildir.”
2 Aralık 2017
Şiî-Câferî’liğin Îmân Esasları -4-
Havass-ı İmâmiyye (İmâmiyye’nin Esasları) Şöyledir -3-:
- Garibdir ki Yahud ve Nasârâca hayr-ı ehl-i millet, ashâb-ı Mûsâ ve Îsâ (aleyhimesselâm) olduğu halde, İmâmiyyece ashâb-ı M…..d aleyhisselâm şirâr-ı ehl-i millet [milletin şerlileri]olmuş oluyor. Çünkü, nass-ı zâhirîi irtihâl-i Nebî’den sonra terk ediyorlar, dalâlete dûçâr oluyorlar. İki üç tanesinden ma’dâsı mürtedd oluyor.
- İmâmiyye dâimâ öğle ile ikindi namazını, akşam ile yatsı namazını salât-ı ûlâ [birinci namazların] vaktinde edâyı tecvîz ediyor. Mehdî’nin hurûcuna intizâr [Mehdî’nin çıkışını beklemek]için zikrolunan dört vakit namazı, muttasıl [birleştirerek] edâ etmek müstehâb oluyor.
- 12 halîfe veyâ emîri ta’yîn hakkında ulemâ-yı İslâmiyye arasında ihtilâfât vardır. Ehl-i Sünnetin birçoğu hulefâ-yı erbâa [dört halîfe], Muâviye ve Yezid, Abdulmelik ve dört oğlu, Ömer bin Abdulazîz’i, hadîs-i şerîfde zikrolunan 12 halîfe addediyor. İbn-i Habîre ise, vezîr, kâdî… ilâ âhiri gibi te’vîlâtda bulunuyor (…..) Hulefâ-yı selâse [ilk üç halîfe]Emeviyye ve Abbâsiyye, eimme-i ma’sûmînin [ma’sûm günahsız imamların]haklarını gaspetmiş olacaklarından, halîfe-i müşâru’n-ileyhime [adı geçen halîfelere] la’net ediyorlar.
- Kudemâ-yı İmâmiyye [ilk devirlerdeki İmâmiyye mezhebi müntesibleri]heman kâffeten [hepsi] Müşebbihe [Allâh Azze ve Celle’ye şekil isnâd eden sapık ve bâtıl mezheb], Kelâmiyye veya müteahhirîn-i İmâmiyye [son devirdeki İmâmiyye]kâffeten Mu’tezile’dir [akılcı dalâlet mezhebinin görüşlerini benimsemişdir].
- Kudemâ-yı İmâmiyye ru’yeti [Allâh’ın cennet’den görülmesini] isbât etdiği hâlde, müteahhirîn [sonrakiler] ru’yeti nefy ediyorlardı. Binâenaleyh ayrıca sıfât-ı İlâhiyye’nin olmaması, Cenâb-ı Hakk’ın görülmemesi, Kur’ân-ı Kerîm’in mahlûk olması gibi Cehmiyye mezhebinin ortaya koyduğu mesâil [mes’eleler]müteahhirîn-i İmâmiyyece [sonraki İmâmiyyece] bâb-ı tevhidde [İmâmiyye’nin akâid bahislerinde] dâhildir. Müteahhirîn-i İmâmiyye indinde Allâh ve eimme-i ma’sûmîn [ma’sûm imamlar], Şîa’dan ma’dâsının dalâletine râzı oluyorlar.
- Ehl-i beytden kadere îmân menkûl [naklolunmuş] olmakla beraber, İmâmiyye evvel ve âhir, kaderi inkâr etmişler idi. İnkâr-ı kader [kaderin inkârı] husûsunda Keysâniyye ile Zeydiyye de İmâmiyye’ye muvâfakat ediyorlar. Şu üç fırka-i Şîa, bâb-ı kaderde [kader mes’elesinde] kul fiilini kendisi yaratır deyib [kaderi inkâr eden] Mu’tezile’ye tâbi’ olmuş oluyor.
- Asl-ı sâlis nübüvvetdir. İmâmiyyece nübüvvet, lutf-ı ALALLAH aslına binâen, Cenâb-ı Hakk’a vâcibdir.
- İmâmiyyece hâtemü’l-enbiyâ Hazret-i Rasûl-i Ekrem’dir. Ancak vasî’ olan emîre [Hazret-i Ali’ye]-nebî makâmına kâim olmakla- vahiy nâzil olmuşdur. Şu kadar ki, vahy-i nebî ile vahy-i vasî arasında bir fark vardır. Nebî meleği [Cibril’i] müşâhede eder, vasî müşâhade etmeyüb mücerred sadâsını işitir. Hazret-i Ali de meleğin sesini işitmiş ise de meleği görmemişdir.
- İmâmiyye, diğer fırâk-ı İslâmiyye’ye [İslâm mezheblerine] muhâlefetle, enbiyâyı, efdal-i nâs [peygamberleri insanların en üstün ve büyükleri]i’tikad eylemez. Belki Hazret-i Ali’yi müttefikan [ittifakla]ulu’l-azim olan enbiyânın ma’dâsından efdal ve a’lem bilir [en büyük altı peygamberden sonra en üstün bilir].İmâmiyye’nin, ulu’l-azim olan embiya hakkında ihtilâfları vardır. Ba’zıları bu babda tevakkuf [söz söylememekde rey’ beyân] eder, ba’zıları ise Hazret-i Ali ile berâber tutar, yalınız, Hazret-i Ali Hazret-i Peygamberden efdal ve a’lem [üstün] olmaz. Eimme-i ma’sûmîn [ma’sûm imamlar] da ulu’l-azîmin ma’dâsından [en büyük altı peygamber hâric diğer bütün peygamberlerden] efdal oluyor.
- İmâmiyyece eimme-i ma’sûmîn, ahkâm-ı Şer’iyyeyi nesh edebilir [Şeriat kanunlarını kaldırabilir].
- Asl-ı râbi’ [dördüncü esas] imâmetdir. İmâmet, niyâbet-i nübüvvet [peygamber vekilliği]dir. Bi’set-i nebî [peygamber göndermek] nasıl Allâh’a aklen vâcib ise, nasb-ı imâm [imam gönderib vazifelendirmek]de öylece Allâh’a vâcibdir. İmâmiyye bu delîli Mu’tizele’den ahz ile[alarak]imâmetin vücûbuna kâil olmuşdur.
- Asl-ı hâmis [beşinci esas] meâddır. Ric’at vardır. Ba’zılarına göre hurûc-ı Mehdî’den [onikinci imâmın hurûcundan] sonra ve Deccal’den evvel, nebî, vasî, bunların düşmanları ya’ni hulefâ-yı selâse [ilk üç halîfe] Muâviye, Yezid, Mervân, eimme-i sâire [diğer imamlar] ve kâtilleri dirilib kısâsı vâki’ olacakdır.
- Kabirde, kıyâmetde İmâmiyye’den olanlar, seğâir [küçük günahlar] ve kebâirden [büyük günahlardan]dolayı muazzeb olmayacaklardır [azab çekmeyeceklerdir]. Çünkü İmâmiyye, halâs ve necâtda [kurtuluşda] hubb-ı Ali’yi [Ali sevgisini] kâfî görüyor.
(İntişârı: 11.01.2012)