Tele-Fitne-vizyonlarında bilhassa cumhuriyet madamlarının “ilgi odağı” ve “fetvâ emîni” de olan PURROF.Dr.Nihat Hatipoğlu nâm şovmenimiz, Twit atarak (Hâşâ min huzûr) LÛTÎLİK karşısında değil de, yanında yer almış; ve (îmân, amel ve ahlâk) derecesini, böylece ortaya daha müşahhas olarak koymuşdur. Okuyunuz:
“Eşcinselliği onaylamam. Ama birer insan olarak sayar ve dua ederim. Onlara veya başkasına hakaretden Allah’a sığınırım.” (29 Haziran 2015)
Hemen arzedelim ki, adı geçen denî ve şenî fiil, ecdâdımızdan tevârüs etdiğimiz edeb ve terbiye iktizâsı husûsî meclislerde bile ağza alınmıyacak kadar iğrenç olduğundan, zarûret olmadıkça ne ağızlara ve ne de kalemlere alınır; ve çoluk çocuk yanında hiç telâffuz bile edilmezdi… Şimdi ise “Nasılsınız Efendim!” der gibi son derece tabii ve yevmî, her zaman ve mekânda kullanılır ve gâyet rahat söylenir ve yazılır oldu…
Çok yazık!.
İşte 106 yıllık ittihadçı, meşrûtiyetçi, cumhûriyetçi ve dembokrat çizginin milleti getirdiği (edeb ve hayâ) noktası…
İğrenç…
Madamlar matinesi gibi mekânların meşhur (ilahiyatçı) profesör şovmeninin okuduğunuz twiti, son derece yanlış, ahlâka mugâyir ve teessüf edilecek bir hezeyan bilinse yeridir…
1) İslâm milleti, (Hâşâ min Huzûr) bu şenî ve denî fiili ifâdede “Lûtîlik” kelimesini kullanmış ve bununla bilene bilmiyene şu mesajı da vermişdir:
“Bu, Allâh Azze’nin “geridekileri hep tedmîr etdik” buyurduğu iğrenç fiildir; ve LÛT KAVMİNİN encâmını hatırlaman ve şiddetle sakınman içün, bu işe LÛTÎLİK denir.”
2) Haçlı değerleri ile, islâmî kıymet hükümlerini yok etmek istiyen BATI ve ona TAPAN kuyruk takımları, iğrençliği, yukarıdaki mesajın elinden alarak, evvelâ halk nazarında soyu südü bilinmez latince “homosexüel” kelimesine yüklediler… Sonra da, laik dembokrat cumhûriyetçilerin makyajlıyarak icad etdiği (Hâşâ min Huzûr) “eşcinsel” kalıbına dökerek; ve biraz da “eşbaşkan” havasına çekib estetik ameliyâtıyla da şirinleştirib güzelleştirerek (!) kurbağaca o kelime ile ifâde etdiler…
3) 10-15 sene evveline kadar Lâtincesi ile ifâde edilen bu şenâat ve denaat, şimdi vitrinlere de oturtularak, o iğrenç ma’nâyı taşıyan telâffuzuyla, herkesin, kadın-erkek farketmeden ağzında; ve peynir ekmek gibi de piyasada ve tedâvülde!. Lâik Dembokratik Cumhûriyetin anayasalarında, muayyen ve kutsî edille ve ahlâk kânunları emreden hiçbir şey olmadığı içün, “cinsî insan hayâtı”, hayvan fıtratındaki kadar bile disiplinli, tabii, azgınlıkdan uzak, ucûbelik ve iğrendiricilikden berî olamamaktadır…
4) RTE bile, internetdeki bir mülâkâtında (Hâşâ min Huzûr) “Eşcinsel vatandaşlarımızın hakklarını da güvence altına almak ŞARTDIR!” diyebildiğine göre, demek ki, cemiyet topyekûn bu fıtrat dışı fiil-i şenîanın normalleşme “sürecine” doğru yol almaktadır!. Zînâ fiil-i denîası da son devir hükumetleri ma’rifetiyle “suç olmakdan” çıkarıldığına ve bu son LÛT kavmi suçu da “hakklar” ve “güvenceye kavuşturulma” olarak takdîme başlandığına göre, önümüzdeki yıllar, iktidarların (Hâşâ min Huzûr) lâle devri değilse de, “LÛT KAVMİ DEVRİ” olarak tarihe geçebilir!. Böylece, “Sodom, Gomore, Pompei ve Bizans hatıraları” yeniden yaşanacak; ve kader de, hükmünü böylece kazâ edecek demekdir!. Ömrü olanlar görür…
5) Cumhûriyet ilahiyatçısı kişi (hâşâ min Huzûr) “Eşcinselliği onaylamam. Ama birer insan olarak sayar ve dua ederim.” Soyundan bir “fetvâ-yı cinsiyyet” savurub salladığına göre, adı geçen fiil-i şenîa sahib ve sahibelerini “insan” kabul ediyor ki, buna, “eşcinsellikden münezzeh bilcümle hayvânatın” dahî ne buyuracakları izahdan vârestedir!. Ancak insan denen mahlukun “insanlığını” böyle sıradan ilahiyatçı ve ekran şamatacıları değil, “İNSAN” denen mahlûkunu 2 hücreden, besliyerek ve sonsuz nizamlar ikram ederek YARADAN, ancak o HÂLIK tarif ve tasrih eder… Hallâk-ı Cihan Azze ve Celle Şuarâ 66ncı âyetde buyuruyor:
“DOĞRUSU SİZ, İNSANLIKDAN ÇIKMIŞ BİR KAVİMSİNİZ!” (Elmalılı Tefsîri, c. 5, sh. 3638, tab’. 1936)
Allâh Azze o fiil-i denîa sâhib ve sâhibelerine “İNSAN DEĞİLSİNİZ!” buyururken, Laik dembokratik cumhûriyet ilahyapyatçısı o Prof rütbeli ve “üniformalı ve zerdûz palanlı” mütfü veya püftü “İNSAN” diyor; ve ham de “saygı duyulacak insan” olarak yüceltiyor; ve sanki, “âferin, durmak yok, yola devam!” dercesine de müşevviki oluyor!
İğrenç…
6) Hatiboğlu Allahın “insanlıkdan çıkarıb” tard etdiği mahlûkâta o kadar müşfik ve YARADAN’DAN da o kadar (Hâşâ) merhametli ki, “Onlara veya başkasına hakâretden Allâh’a sığınırım.”
Diye de ilâve ediyor…
Eeee, LÛT Aleyhisselâm’ın kavmi, Peygamberlerini dinlememiş ve taşların yağdığı o korkunç gök felaketiyle çarpılarak nasıl helâk olmuşsa; demek ki, Kıyâmet kopuncaya kadar daha ne “LÛT kavimleri” de gelecek; ve onlar da aynı âkıbete dûçâr olmak üzere “helâk olub toprağa karışarak o elîm azâbdan kurtulamıyacaklardır…”
7) Madamlar matinesi şovmeni demek istiyor ki:
“Bu LÛT Kavmini örnek alan vatandaşlarımız, o kadar da kötü bir iş yapmıyorlar! Ne yapalım, dembokratik hakları cümlesinden olarak cinsî tercihlerini bu yönde isti’mâl buyuruyorlar! Gerçi bendeniz tercihlerimi bu yönde kullanmıyor ve kullandırmıyorum ammâ, onlar, işte öyle kullanıb kullandırıyorlar!
Ne yapalım, medeniyet asrındayız, suları yukarı akıtamayız ki! Onlar da bu vatanın evlâdı; onlar, sevgili vatandaşlarımız; yaradılanları da lûtî bile olsalar YARADANDAN ötürü çok sevib saymalıyız! Onlar da beni ekranlarından bol bol dinlesin, onları da kaybetmek istemem!
Amanin zinhâr onlara hakâret edib “gözünün üstünde kaşın var, şeyinin altında börtü böcek var” gibi sürtünücü ve sürtükleyici lâflar etmiyelim! HOŞŞŞGÖRelim!. Onlara sakın ha, hakaretden YARADANA sığınalım, bol bol Kur’an ve dua okuyub üfliyelim! Şuarâ 66’yı herkes anlamaz, onu geçelim şimdilik! Karaşapkalı Böyyük Sülüman bile “Laiklikle alâkadâr bu 236 âyeti geçin” dememiş miydi!
Öyle âyetlerin derin ve çağdaş manâlarını bu zamanda ancak biz ilahyapyatçılar anlarız! Bu ise bel’amlık makam ve sırrıdır, nasîbi olana yücelerden lutfedilir! Bu da bizim “eşşşcinsel ve cincinsel açılımımız” olarak Mübârek Ramazan’da televizyon başındaki ağzı dualı madamlarımıza küçük bir çam sakızı promasyonasyonumuz oluversin!”
Ne Prof ve ilahiyatçı twiti değil mi? “Açılım ve saçılımını” yapmak bile bir ömre bedel…
Üstelik, yakışmamış mı hasbama?
8) Yahu bu hayvanların bile tenezzül etmediği kadar şenî ve denî fiil, (zinâ fiil-i şenîasından) da çok pis ve iğrençdir. Bizim Şerîat Kitablarımız zinâ denen pislik içün “Bu fiil-i şenia, 1) AKLEN, 2) NAKLEN (Şer’an) ziyâde mezmum bir fiildir” buyurur… Ammâ, bu (Hâşâ min Huzûr) Lût Kavminin pisliği içün ise:
“1) AKLEN, 2) NAKLEN (Şer’an), 3) TAB’AN mezmum bir fiil-i şenîadır.”
Kaydı vardır… Hayvanların bile iğrendiği bir fiillden, fıtratı itibariyle (TAB’AN) iğrenmiyen 2 ayaklıya Cenâb-ı Vâcibü’l-Vücûd Azze ve Celle Hazretleri, “İNSALIKDAN ÇIKAN” pislik sıfatını münasib görüyor… Bunların Şeriatdaki (cezâları) da pek husûsî ve ibret-i âlem olacak şekildedir…
9) Amma modern câhiliyye, “onların haklarını güvence altına almak şart” diyerek, Allah Azze’ye kafa tutuyor. Bir kısmı da ilâhiyat pırasasörleri gibi neredeyse medhiyeler düzüyor!
10) Elmalılılı Merhûm Kamer Sûresinin 33-40. Âyetlerinin meâl-i şerîfini şöyle kaleme alır:
“LÛT’un kavmi o inzarlara (tehdîd ve korkutmalara) YALAN dediler. Biz gönderdik üzerlerine taşlar YAĞDIRAN….. Celâlim Hakkı içün satvetimizin ŞİDDETİNİ kendilerini ihtâr da etmişdik. Fakat o ihtarları cidâl ile karşıladılar……Ve Celâlim Hakkı içün bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâb-ı müstakar (şiddetli ve kararlı bir azab). Tadın bakalım azâbımı ve inzârımı.” (c.7, sh. 4621)
Ve 40. Âyetin tefsîrinden:
“Bunlar gibi İNZARLARI (tehdid ve korkutmaları) İNKÂR EDEN MUÂSIR (çağdaş) KÂFİRLER hakkında da buyuruluyor ki (…….) Şânım nâmına Kur’anı da müyesser (kolay) kıldık düşünmek içün. Fakat hani düşünen?”
LÛT kavminin başına gelenler başa gelince hindi gibi düşünmek hangi başkana ve ilahiyatçı profa ve bilcümle (Hâşâ min Huzûr) hangi LÛTÎYE fâide verecek???
Bunu düşünen de var mı?
O gün ne “eşcinsel vatandaşlarına sunulan GÜVENCELER”; ve ne de “Hatiboğlu’nun SAYGILARI ve HOŞŞŞGÖRÜLERİ” bir halta yarar!
Şimdi (oy) devri, “oy anam oy!”
Erbakan zamanında bir ara Millî Göçüş takımları da “Bizim kerh…dekilerin bile oyuna ihtiyacımız var!” diyordu!
Şimdi de, mazi ve hâl itibariyle Lûtilerin oyları içün sıvazlama operasyonları…
TBMM başını buldu, bir de tekrar seçim, ondan sonra bir de anayasa, başkanlık v.s.
Sonra?
Yer altı yerüstü geçitleri!
Din, iman, ahlâk, hayâ, iffet, namus ve insanlık ve İslâmlık mı?
Onlar da neyin nesi, cici beyler bir de onlara mı zaman ayıracakmış, onlar göze görünmüyor ki!
Oy da getirmiyor!
Nasıl olsa Laik seküler dünya ile artık sımsıkı bağlanmışız!
Ilımlılaşmak ne güne duruyor! Hem ulus da bundan iyice memnûn üstelik!
(İntişârı: 02.07.2015)