“Egodan Kurtulmak” Ve “Ben Değil Biz” Demek!
12 Haziran 2015
Kamalak’dan Sülünâme!
22 Haziran 2015

Beşer aklı ve irâdesi, YARADAN’ın irâde ve kudreti karşısında ne kadar sonsuzda bir mükemmeliyet (!) taşırsa, beşerî ideoloji, doktrin, düstur ve

GÜNAHLARINI GÖRÜB NEFS MURÂKABESİYLE TEVBE ETMİYEN SİYÂSET, BATMIYA MAHKÛMDUR!

Ziyâiyye BEKÇİSİ

 

Beşer aklı ve irâdesi, YARADAN’ın irâde ve kudreti karşısında ne kadar sonsuzda bir mükemmeliyet (!) taşırsa, beşerî ideoloji, doktrin, düstur ve religionlar da, ALLÂH Azze ve Celle’nin nizâmı karşısında o kadar bir kıymet taşır; ve dolayısıyla îmân ve küfür, mü’min ve kâfir; ve HAKK ile bâtıl nisbeti de odur… Yani Mutlak Varlık “vâcibü’l-vücûd” İLE, gene O’nun yaradıb her an da YOK edebileceği o nesnenin mukâyesesi!!!

Bir müslüman içün, tüylerini diken diken etmiye kâfî bir abes…

İns ü cinne âid müslümandaki akıl, bu mukâyesenin hudud ve künhünü görüb bilemiyecek kadar mutlak acziyet içindedir; ve fakat, sâdece böyle bir mukâyesenin yapılabilme ihtimâline gücü yeter!

Yani dünyadaki bütün ins ü cinne âid religion, ideoloji, doktrin ve düsturlar, Mutlak Hakîkat İslâmiyet nazarında, bir kıl kökündeki tek hücre kadar halt etmez!

Adam ve madamların, birlik, dirlik, kibirlilik, parti-pırtı, devlet ve hükûmetleri ve daha neleri var neleri yoksa, topuyla da bir zerrecik kıymetleri yokdur, olamaz…

Uzatmıyalım…

 Allâh ve Rasulü’nden, icmâ’daki ÜMMET’den ve Allâh irâde ve hâkimiyyetini idrâk nasibli ve vazifelisi müctehid imamların akıl ve istinbat neticelerinden gelen ne ise, bizi alâkadâr eden o… Gerisi iblis muzahrafatı… Çer çöp, pislik v.s…

İnsanlar ise, bu yazdığımız hakîkatleri reddedib, bugün, “Dembokrasi” denen HAÇLI sisteminin kölesi olmuş, “SANDIK kumarı” ile ömür çürüterek, dünyalarını zehir zembereğe çevirmenin peşinde!. Acı olansa, bu zehirlenib kendilerini henüz dünyevî azâba dûçar eden manzarayı, zerre kadar da farkedemiyecek kadar derinden narkozlanmış olmaları…

Bir yandan da, bu gidişâtın çıkmaz sokak olduğunu, içlerindeki bir ses çığlık atarcasına bağırmakda ve onları çatır çatır veya lime lime ve inceden inceye jiletlemektedir!. Fakat (inâd) denen bir iblis tuzağına düşmekden, bir türlü kendilerini alamazlar!. Bir yandan da, bir kısmı, “müslümanım” der, onu beğenmeyib başka şablona dökerek, “müslümanlığı yok etmenin” peşine düşerler!. Ve fakat bunları, “murâkabe ve tashîh” mes’ûliyyeti taşıyarak doğruya da’vet eden çok az kişi bulunur. Çünki RAHAT bozulmadan bu iş aslâ yapılamaz… Bunun içün de cemiyet halinde uçurumdan yuvarlanır ve son günlerde olduğu gibi “eşşekden düşmüşe dönseler de” iflâh olmazlar!

 Dîni ıstılâhıyla Allâh’ın Kânûnu bu noktada devreye girer ve “Emr-i bi’l-ma’rûf ve nehyi ani’l-münkerde müdâhane (dalkavukluk) belâyı umûmîleştirir” şeklindeki ifâde ve hükmü ile de, fevkal’âde büyük bir hakîkatı, insanların ense köküne aşkeder… Uyanırlar mı, hayır, gene uyanmazlar, (‘inâd, kibir ve hakkı redd) narkozu, şeytan enjektörüyle çok derinlere sirâyet etdirilmişdir!

Gözleri, hakîkatı ne olursa olsun, dembokrasi denenin dışında bir şeyi görmez ve dilleri de ondan başkasına dönmez olmuşdur!. Çünki bu şeytan sistemi, kimin altına yatarsa, onun nefsine tapan bir zilli fâhişedir!. En olmıyacak ne ise, onun söylenmesine bile sonuna kadar müsâade eder, asla itirâz etmez; bunun bir tek istisnâsı da, kendi enkâzını ve leşini kaldıracak olan herhangi bir sistemdir!. Bunun en başda geleni de, Allâh’ın mutlak nizâmı…

Meselâ diyerek müşahhas plâna inebilir; ve (13.6.2015) târihli Ali Eren Hocanın yazdıkları ile daha pek çok eksik kalan noktaları da ele alarak numaralayıb, nasibse tesbit edebiliriz!

Hoca diyor ki:

1)”Sayın Erdoğan 11 Temmuz 2002’de Trabzon / Of’ta, “Zamanımızda 4 hak din olduğunu” söylediğinde, hemen îkaz vazifemizi yaptık.”

İşte hemen AKP içindeki veya “RTE sevgisi” ile dopdolu onmilyonlar, Mehmed Kısakürek Bey’den, Püsküllü Târihçi Kadir Ağa’ya; “Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır!” şeklindeki hükm-i abes ve hadesin uydurucusu filozof Sezâi’den, “Ehl-i Sünnet ve İmamet lâfazanı” Eygi Bey’e; sarık cübbeli politika baronlarından, falan din böyyükbaşları ve meşâyih-i kirâmına ve filan müridân ve tirîdâna kadar, aceba neden susarak dilsiz şeytan oldular; ve “ma’rûfu emir ve münkerden nehy” yaparak uzun ve “karizmatik” adamlarını neden ikâz edib uyarmadılar!? Sene 2002 olduğuna göre, Vatikan misyon ve icâzetlisi FETO ile cicim ayları yaşanıyordu diye mi?. Türkçe Olimpiyatları mûcidi “Hoşfendi”, gelinlik çağdaki müştehad dünya kızlarına “san’atkârca (!) göğüs, kalça ve göbek çalkalattırıyor” diye mi!?.

 Şimdi istiyen Nihâvend makâmında Kur’an-ı Kâdîm’i okusun; istiyen de, gene nihâvend, “Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâleme” deyû BİR OKTAV TİZDEN asılsın; veya, Cübbeli komedi ustasının “îmânına şehâdet” ederim dediği Müteveffâ Müzeyyen Hanımın, Atası ve Savoranası kokan taş plaklarını  masif ve nostaljik gramafolara takıb cıyak viyak  çalkalatdırsın!.

Tabii beş paralık kâr yakalıyabilecekse!

Bunda, haksızlık karşısında SUSAN ahras (dilsiz) şeytandır NEBEVÎ ve sultânî hakîkatına, hayatında beş paralık yer ayıramıyan dembokratik cümle “Müslümanım” diyenlerle, AKP âşıklarının MES’ÛLİYYET hissesi ne zaman ruznâmeye gelecekdir?. Yukarıda geçdiği gibi “belâyı umûmî kılan 5 hususdan” birisi, işte, “konuşarak ikâz yapmak şart olan şerde SUSMAK”dır!.

Kur’an, Sünnet, İcmâ’ ve müctehid imamların topu da “Allâh Dîni İslâmiyyet’in dışında HAKK DÎN tasavvuru muhaldir; bu HAKK’ın dışı, mutlak BÂTIL ve küfürdür” derken, bunları tekzîbin adı ne zamandan beri “Müslümanlık” olmuş?

İslâmiyyet’i nefislere göre (tahrîf, tağyîr ve tebdîl etmekden) daha büyük cürüm olamıyacağı îzahdan vârestedir…

2) Ali Hoca kitabet ve tesbit buyurmuş:

“Mart 2014’de Muğla’da, Allâh’tan başka kimsenin söylemesinin câiz olmadığı “Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır” denildiğinde de gereken îkazı yaptık.”

Nasibse davâm ederiz! 

(İntişârı: 14.06.2015)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir