Bir Yârenlik! Veya Hükûmet-i Cümhûriyye Başvezîri Receb Tayyib Beyefendi’nin Nazar-ı Dikkatine!
26 Mart 2019
Ekselans Hacı Abdullah Efendiye Göre İslâm İle Demokrasi Arasında İkilem Yokmuş!
26 Mart 2019

DESÂİS-İ ŞEYTÂNİYYE MİHRÂKLARI = DEMBOKRASYA PARTİ PIRTILARI

Zıyâiyye BEKÇİSİ

 

İki dembokrasi fırkası yani bölücü (partisi), 35 saat el ense çekmişler; biribirlerinin sırtını bir türlü yere getirememişler yani biri diğerine (külâh) geçirememiş!.

Acebâ?

CHP, AKP’yi hükûmet kurmıya iknâ edebilseydi, aslında bu, AKP’nin külâhı giymesi ve hapı yutması olacakdı!. Çünki bir türlü dembokratik şeytânî (iktidâr) yüzü göremiyen CHP, eğer hükûmet kurmaya muvaffak olsaydı, müstakbel ve kaçınılmaz sandık kumarında:

 “Bakın biz artık hükûmet olacak kadar güçlüyüz; ve artık T.C.’de hükûmet olmamız içün hiçbir mânia kalmamış; ve şu kısa iktidârımızda bile neler neler yapdık!”

Kabilinden bir takım ıvır zıvırlarla gözboyama fırsatı yakalamış olacakdı!.

 Bu fırsatı, (Beştepe karargâhı) elbetde, kendisine aylarca “diktatör bozuntusu” diye çamur atan Alevî Kamal’a veremezdi… Aynı şeyler MHP başındaki “Emsâlettin” telâffuzlu Bağçeli “el öptürme ağasına” da ikrâm edilmiyecekdir!. O da, cumbaşı seçiminden evvel, köy kahvesi ağzıyla “hem vallâhi hem billâhi RT Erdoğan Cumhurbaşkanı olamaz!” yollu, ANCAK sekir hâlinde fırlatılabilecek lâflar etmişdi!.

Kısm-ı a’zamıyla medya ve matbuat, şimdi (ağız ishâli) olmuşcasına partili dembokrasi kumarının iğrenç dedikoduları ile ömür katletmenin ayyaşlığı ve serkeşliği peşinde; ve bir tâifesi de, milleti gelecek (sandık kumarına) kanalize etmenin iblisliğinde…

Yevmî tonlarca şeytânî vırvırlar (magazin ağız ishalleri), bizim aslâ ömür isrâf etme vesîlemiz olamaz…

“Dembokrasi icâbıdır” diyerek, her türlü desîse (gizli hilekârlık) ve (bölücülük), bu ehâliye iyice zerk edildi. Siyâset elebaşıları ne kadar “bölücülüğü” şu veya bu “terör örgütü” dedikleri şeytanlar üzerinde göstermiye çalışsalar da; dembokrasinin (sandık kumarı) da, bu milleti 4 küçük ulus ve devletçiğe BÖLMÜŞDÜR; ve bunu, dillerine hiç almaz veya alamazlar!. Fakat dembokrasi fırıldağı içindeki elebaşılar, saltanatlarını bu bölücü dembokratik parçaların başlarına geçerek sürdürecekleri içün, bu tür (bölücülük) kat’iyyer ruznâmeye getirilmez; ve millet de, bu minvâl üzre (narkozlanmıya) devam eder gider… Artık ulus içün “sandık kumarı” dışında bir sistem sanki imkânsız gibidir!

 Osmanlının idâre esasları “edille-i erbaaya” istinâd etdiğinden, orada “desâis-i şeytâniyye” denilen gözboyama, kandırma, aldatma ve hilekârlık umûmî ahlâk muktezâsı “haram” hükmünü yer; ve devlet adamlarının bu haramı göz göre göre milletin önünde irtikâb etmeleri de, son derece küçültücü bir ahlâksızlık olarak telâkkî edilirdi…

Bu i’tibarladır ki, i’tilâ devrimiz, dünyâ efkâr-ı umûmiyyesi karşısında “imrenilen ve gıbta edilen” pek büyük bir meziyet ve yüksek ahlâk muktezâsı bir seciye ve asâlet sâhibi olmak olarak bilinir; ve bu keyfiyetdeki idârecilere mâlik millet de, dünyada takdîr ve tahsîn görürdü… Tanzimât belâsına kadar, bu hasletlerden hızı gitdikçe artan bir ivmeyle uzaklaşıldı; ve sonrası ise ma’lum…

Tanzimatçı (mason) paşaların Haçlı Batıl Batı’ya ajanlık kanalizasyonuna girildikden sonra da, artık, 13 asırlık düşmanlara BENZEME denâat ve şenâtı devresine girildi; ve en nihâyet, İngiliz ma’rifetiyle Lozan’da intihâr fermânı imzalandı!..

1923 Büyük Ateist İhtilâli ile de, 14 asırlık Allâh sistemi bütün bakiyelerine varıncıya kadar Anadolu coğrafyasından silindi; ve bunun rüzgarıyla da İslam, bu coğrafyada belli mikyasda dumûra uğratıldı…

NETÎCE OLARAK:

CHP, adı geçen ihtilâl ile peydahlanan bir İngiliz projesi olarak kan ve ateşle; ve asıp kesme püsküren ve eşi menendi görülmemiş müthiş bir zorbalıkla da Anadolu’ya çakılmış; ve onun ma’rifetiyle de, yok edilen bir milletin yerine, tamamen İngiliz projesi iktizâsı bir “ulus” peydahlama periyoduna girilmişdir.

İşte 90 yıllık Anadolu siyâsî hayâtında, cumhûriyet ve dembokrasi devirleriyle yürüyen bu meflûc yapı, beyan etdiğimiz hakîkatlar üzerinden ele alınırsa, şimdiki hükûmet, koalisyon, girilen çıkmaz sokak ve (sandık kumarı) ile varılan anarşik iflâs, ancak idrâk edilebilir…

 Halk Fırkası adıyla başlıyan ve günümüze kadar gelen o mâhut ana damar, 1000 seneden fazla bir zaman içinde vahiyle yoğurularak meydana gelen asîl bir MİLLETİN, İngiliz başda olmak üzere Bâtıl Batı hesâbına eritilerek, yerine tamamen haçlı Avrupa ve yehudi hedeflerine UYGUN, yepyeni bir “ulus” çakma damarıdır…

Diğer bütün partiler de zarûrî olarak, bu nefes bile aldırmaz diktatörlüğün “partiler kanununa ve ateist-zorba ideolojisi ile sapık irâdesine mutlaka esir” bir takım tâlî damarlardır. Bu nokta nazara alındığında, T.C.’de yapılan bütün 90 yıllık “seçim” denen (sandık kumarı), “devlet ideolojisi veya putperestliği kuran”; ve binnetîce, “devletin öz sâhibi biziz” deme megalomanisinden de bir türlü kurtulamıyan o “parti” adlı ejderhanın, moda tabiriyle “orantısız güç” kullanımı ile oynadığı, uyduruk, göz küllemeci ve narkozlayıcı seanslarından başka bir şey değildir!

AKP ve diğerleri ise, dâimâ üveyoğuldur; veya, vasîye muhtac evlât muâmelesi gören, lâ teşbih dembokrasi fırlamaları!

Netîce i’tibâriyle, CHP ne kadar İngiliz güdümündeki ateizma hesabına (sandık kumarı masasına) oturuyorsa; ötekilerin tamâmı da, “muhafazakâr dindarlık!” denen bir gözboyama ile, aynı kökün uç dalları olarak siyâset sahnesinde boy atmaktadır… Bu i’tibarladır ki, bu kumar, dembokrasi fâsit dâire ve tenâkuzları içinde, bir kayıkçı kavgası temelinde devam edib gitmektedir!

Haçlı ve yahudi dünyası, 15 asırdır yok etmek istediği Mutlak Nizamı, işte, ONU içden biribirine kırdırarak son derece uygun bir formülle ifnâ etmenin en müessir çâresini bulmuş ve çok da rahatlamışdır!

Aktüel, (magazinvârî) ve yevmî (lâf ishâllerinin) üstüne çıkamıyan sığ ve basit tabakalar, hakîkatı göremiyenler, bilmem ne böcekleri gibi, günlük hadiselerin ufûnet ve bulaşıcı necâseti ile gece gündüz tepinmenin peşindeler… Bunlar, beş paralık dünya hayâlleri uğruna, “ebedî hakîkatleri” hatırlamak bile istemiyor; hatta, onların varlığından bile rahatsız olur hâllere ve çukurlara düşmüş bulunuyorlar…

Veyl olsun, bu, “müslüman” da geçinen sahtelerin kuyruğuna takılıb onları enselerinde taşımıya mecbûriyet hisseden; ve ebedî çukurlara sürüklenmeyi göze alan, zavallı gâfil veya hâinlere…

 

(İntişârı: 14.08.2015)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir