(2) Pensilvanya’daki Hocfendi’nin Dershâneleri Tershâne Olunca, Başvekîl De Fir’avn Oldu!
18 Kasım 2013
(4) Pensilvanya’daki Hocfendi’nin Dershâneleri Tershâne Olunca, Başvekîl De Fir’avn Oldu!
20 Kasım 2013

Emekli Vâiz Efendi, Çevik Bir’e Alâettin Kaya ile gönderdiği mektûbunda şöyle yazıyormuş: “Tamamen Türk eğitim sistemine

PENSİLVANYA’DAKİ HOCFENDİ’NİN DERSHÂNELERİ TERSHÂNE OLUNCA, BAŞVEKÎL DE FİR’AVN OLDU!

(3)

Zıyâiyye BEKÇİSİ 

 

 

Emekli Vâiz Efendi, Çevik Bir’e Alâettin Kaya ile gönderdiği mektûbunda şöyle yazıyormuş:

“Tamamen Türk eğitim sistemine bağlı olarak faaliyet gösteren bu okullarda, eğer, Türkiye Cumhuriyeti’nin lâik, bağımsız ve sosyal bir hukuk devleti özelliğinin aksine bir faaliyet varsa, devletimizden önce ben, bu okulların açılmasını teşvik etmiş biri olarak kapatılmalarını teşvik ederim…”

Hocfendi böyle demiş… Beğenmiyen, “takiye ve takunya” gibi bir kulp takacak; beğenen, “hoca lâfıdır, hikmet ve kerâmet membağıdır!” diyecek; ve o da, gemisini kurtaran kaptan olub çıkacakdır! Hem de, tereyağından kıl çeker gibi böyyük bir manevra ile! Herkes, muvâfık ve muhâlif, artık “durmak yook, yola devâm” çekmiyor mu?! Bunların suratlarına bakılsa, nereden nereye gelindiği hemen ortaya da çıkıverecekdir!

Öyle bir cümle ki, bugün yere geçirdikleri Türk eğitim sistemi, o gün zemzemle yıkanmışdır; “cumhuriyet, laiklik, bağımsızlık, sosyallik, hukuk devletçiliği, devletimiz” gibi şeylerin takdîs edilişi “kutsanışı”, ancak bu kadar “inandırıcı” veya “yalakalandırıcı” veya “tam ibrâhimî dinler misyonu yüklenmiş bir hocaya yakışanından” olabilirdi!.

Hani adam ve madam bile olsa, düşünür ve der:

“-Yahu 1000 yıllık şu müslüman memleketi, cumhuriyeti, laikliği, bağımsızlığı, sosyalliği ve hukuku olan bir yer midir? Bu mefhumlar, milletin îmân ve an’aneleri, târihi, mayası, südü, soyu ve sopu ile ne kadar te’lif edilebilir ve edilebildi?”

 Vâiz Efendi, ne popolitik ve dehâ çapında bir adam ama… Cemaat, böyle politik bir velîyi (!) yüz kere fezâya çıkıb inse ve oralarda arasa bulamaz!

Globalizma çapında, mehdi, müceddid ve müctehid, böyyük hoca, bakın daha ne muazzam lâflar etmiş, adamın gözleri “tüllenib” yaşarıyor, salya sümük ağlıyası geliyor… Okuyalım:

 “Bununla birlikte, devletimiz, zaten kendisinin olan bu okulları dilediği zaman devralabilir. Kaldı ki, bu okullar zaten devletimizin olduğu için, böyle bir devirden söz etmek bile abestir.”

Düşmenini bundan daha helâk edici ve yere vurucu bir “erkekçelik ve mertlik”, dünyâda görülmüş olabilir mi?. Zaten o mektebler “devletimizin”miş!. Dolayısıyla onları devletimize “devirden söz etmek bile abesmiş!”

Bu kadar devletinde fenâ bulan bir başka fânîye, nerede, kim rastlıyabilir?

Bu fedâkârlık karşısında, gel de 28 gibi Erbakan, Çiller ve Onun dâhiliyye nâzırası Meral Kadınefendiye ve milleti kıvır kıvır kıvrandıran Çevik bir çelik kılıç olsan, hocanın bir tüyünü nasıl kıyıp kesebilirsin!? O zaman da, seyr-i sülûk-ı rûhânîde “Fenâ fi’d-devleh” makâmına kat’-ı merâtib eylemiş böylesine pîr ü pâk bir hocafendiye nasıl ve neresinden kıyılabilirdi?!

Ancak, bu “mekâtib-i kitâbiyye ve ibrâhimiyye” mâdem ve zâten devletindi; sen, neden onların tepesindeydin ve orada ne işin vardı?. Seni de oraya “devletiniz” mi, ta’yîn eyleyüb oturtmuşdu?… Oturtmadı ise, kim oturtdu? Sen, kimin adına, neyi, kime peşkeş çekiyorsun möhderem? Hadi, cemâat-i ahırzamâniyye, böyle bir salâhiyyeti, lutfen ve i’timâden zât-ı havâcepenâhîlerine tevdi’ eyledi; ve o zaman, bunlar “devletinizindi”; şimdi neden devletinizin olamıyor ve günlerdir “dershânelerimiz!” diye ısyândan beter ısrarla ısırmanın tepinmesi içindesiniz?!

Bu kaçıncı sınıf hocfendi olmakdır Allâhaşkına?. Son Peygamber Aleyhisselâm’ın mihrâkından fırlayıb “İbrâhimî DİNLER” içinde ve misyonunda olunca, böyle bir hoca türü veya cinsi mi ortaya çıkıyor acebâ?

“Okullar zâten devletimizin!” deniyorsa, o zaman bu babda (hakk) iddia etmiye hakkınız yok demekdir; ve bir haftadır milletin kafasını işkenceye sokarak bunca tozutmak da, abesin en habîsi olmaz mı?

Karahasanoğlu oğlumuz, ne de kibâr ve nâzik veriştiriyor, hele kıraat buyrun:

Çevik Bir’e okulları devretmeye hazır olan Hocaefendi..
“Bu okullar zaten devletin” diyen Hocaefendi..
Şimdi okulların devlete geçirilmesini bir kenara bırakın..
Dershanelerin kapatılmasını bir kenara bırakın..
Dershanelerin sadece okula dönüşmesi çalışmasına mı itiraz edecek?”

Ali Bey evlâdımız demek istiyor ki, dün böyle diyordunuz, bugün mangalda kül bırakmadınız! CHP (altı .oklularından) bin beter, Geziparkı gezi ve geri zekâlılarından 2.000 beter muhâlefetle, Hökûmet-i Tayyibe aleyhdarlığında rekor kırdınız!”

Öyle ya, dün öyle diyen bugün böyle yaparsa, bunu akıl, mantık, îmân, iz’an, vicdân ve cüzdan, neresine sokub sığdıracak?

Yaaa, dembokratik ve Allâh’sız popolitikanın derin sırları işte budur; dünyâ global şeytanları ile hemhâl olmanın ve onların parmaklarında ve dengelerinde ip cambazı gibi icrâ-yı faaliyyet eylemenin encâmı da, âtîde göreceğimiz gibidir!!!

Karahasanoğlu diyor ki:

Bence mümkün değil..
Onun için diyorum ki, “Hocaefendi’nin konuşması, niye görüntülü değildi?”

Görüntülü, büküntülü ve bürüntülü olmak şart mı?. Hep yüz göstererek olmasın, biraz da yüzsüz olsun, ne farkeder?

Ben Hocaefendi’yi, şu hoşgörüsü ile tanıdım..
28 Şubat’ın en tantanalı günleri..
Milli Güvenlik Kurulu kararları alınmış.
Sözkonusu olan, “dershaneler” değil..
“Allah’ın kelamı öğretilen” Kur’an kursları kapatılıyor..
“Matematik, fizik” öğretilen, “üniversiteye hazırlık amaçlı dershaneler” değil…
“Kur’an-ı Kerim, tefsir, hadis dersleri” verilen İmam Hatiplerin orta kısımları kapatılıyor..
Hocaefendi o karanlık günlerde bile, 28 Şubat toplantısına katılan komutanlarımız için bakın ne diyor.”

Ne diyorsa, bunu da müteâkıb makâlemize havâle edelim…

 

(Mâba’di var)

 

(İntişârı: 18.11.2013)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir