(1) George Kamalokyan’ın Ciğer Dağlayan Tesbitleri!
28 Mart 2017
Sâhibsiz Coğrafyada İdlib Ve Sarin Gazı!
6 Nisan 2017

Haçlı George Kamalokyan, Haçlı dünyâsı adına ine çıka, bir tokat iki gülücük fırlatarak; ve twitter’ci sokak çocuklarının canını sıka sıka; ve onların ağız

GEORGE KAMALOKYAN’IN CİĞER DAĞLAYAN TESBİTLERİ!

(2)

Tâhir MÂHİR

 

 

Haçlı George Kamalokyan, Haçlı dünyâsı adına ine çıka, bir tokat iki gülücük fırlatarak; ve twitter’ci sokak çocuklarının canını sıka sıka; ve onların ağız bozmalarına zerre kadar aldırmadan konuşmasına devam ediyor:

“Gül ve Davudoğlu birâderlerimiz, çok az, azın azı kişiye verilen (nişanlara), Kraliçemizin (kutsanmış) eldivenli ellerinden nâil oldu ya, artık sırtları yere gelmiyecekdir! Artık Kraliçe Hazıritlerinin mecnûn ve meczûbu gibi ona bağlılık ve bağımlılık ve zincirleniklilikden aslâ kurtulamazlar!

Anlamasanız da, anlamış olun! Anlamış gibi yapmaya 94. senede de devâm edin!

Siz, “Yurtda sulh cihanda sulh” diyen ATANIZI bile dinlemiyor; bize “sulh içün bey’at” etmiyorsunuz!

Hem, sizin Sûriye’de ne işiniz var?

Size ATANIZ, “Yurtda ve cihanda, hatta Filistin Cebhesinde sulh” demişken, o havâli İngiliz’e altın tepsi içinde “sulh ü sükûn” adına ikrâm edilmişken; onu dinlememenin, Kraliçemiz Hazıritlerini yani İngilizimizi dinlememek demek olduğunu bilmez misiniz?.

Size (kalın kafalı) demek istemiyorum! Ancak, İngiliz neden Krallığını aslâ bırakmazken, sizi, Lozan’da alınan kararlarla, hılâfet ve saltanatıyla Osmanoğullarınızı Avrupa’ya ihrâca zorladı? Ve, “Cumhûriyet ve laikliği de sevgili dost ve adamları ile sizin en nazik yerinize idhâl” etdirerek, sizi, bunu yemeye neden mecbûr etdi?

İngiliz bunu neden yapdı, neden?

Bu ihrâcât ve idhâlât netîceleri, dış ticâret açığı olarak (!) size hiç “yansımadı” ve invanterinizde de görünmüyor değil mi?

Çok hoşsunuz Ekselans!

Siz, “Rejim 1923’de değişdi ve kutsandı; ve Kıyâmet’e kadar bunun dışında rejim olamaz!” demeye devam buyurunuz!. Kıl.oğlu ile “rejimdi yok sistemdi” gibi gevezelikleriniz ne kadar da eğlenceli!. Bu hâlinizle o kadar çok “Avrupalısınız” ki, hatta yüzde yüz 1789’un Paris’lisisiniz!

Sevindiniz mi?

Osmanlı ve din ile zerre kadar alâkanız kalmamış! Çok haklısınız!

Biz son derece sizden memnunuz, kıta Avrupa’sındaki o 9 devlet ve Papa etrafındaki 27’ler acemidir! Siz onların kusurlarına bakmayın, ama dâimâ İngiliz adam ve adamızı dinlemeye lütfen devam edin! Adamız, asâleti i’câbı çok sessiz durur, hiç acele etmez!. Bir vurdumuydu da Lozan’daki gibi vurur ve bir de kazık çakar ki, o kazığı dünyâ bir araya gelse çıkaramaz!

Ahmak ve siyâsetden çakmaz Dünya, terör teşkîlâtlarını veya taşeron eşkıyâları kullanırken, İngiliz Kraliyetimiz (devletleri) kullanır; ABD, İsrail gibi merkezleri, onlara bile çakdırmadan cebheye sürer! Böylesine siyâset puştluğunda birincidir ve üzerine çıkacak ikinci bir mahlûk  yokdur!. Meselâ şu ABD ve Moskof’un YPG terörcülerini kiralayıb kollarına girerek Suriye’de yedikleri (…)u ve kahpeliği, Ankara (yandan çarklıları) seyretsin; ve “Gâvurlardan ne kadar stratejik ve gavurkolikolojik dost” nasıl olurmuş gene görsün! Lakin adam ve madamlar GÖRMEZ, evet basîretleri de laikleşmiş ve kansere yakalandığından GÖRMEZ olmuşlardır!

Mümbiç ve Rakka istikametine ABD ve Moskof nasıl da taş koydu?

“Fırat Kalkanı Operasyonu” bitmiş!. İstersen bitirme koçum! Deniz bitdi, daha nereye gideceksin? ABD ve Moskof PKK ve döllerinin yanında yer alınca, istersen (kalkanını) elinde tut, bir eline de mızrak al ve at nâranı!

Belki duyan olur!

Ekselans!

Biz, sadede gelelim! Biliyorsunuz adamızda İngiliz dükkanları bile hiç acele etmeden saat 10-11 arası açılır!

Amma Krallığımız da hiç erkenci değildir, varlığını yokmuşcasına sürdürür!. O, yalınız dünyâya değil, üzerinde batmayan güneşe kadar, kök salmış (asâlet, liyâkât ve fesâdât) membaıdır!.. Dünyâyı “cumhuriyet, dembokrasi ve laiklik” yemlemeleriyle zehirliyerek narkozlar, sonra da onları kendi zombileri olarak çok güzel oynatır; ve Sarayından da seyreder!. Yahudi onun mühürdârı, ABD de üzerine bindiği katırıdır!

24/Mart/2017 günü, 27 AB devleti olarak Vakitan’daki Papalık Sarayında, PAPA Cenâb..lerinin etrafında nasıl toplandık; ve O Möhderem Peder’imize nasıl “Haçlı Ruhûyla” BEY’AT tâzeledik?. AB’nin 60. yıl kutlaması falan filan, bunlar maske.. Çok akıllı (!) ve zekâvet sâhibi olduğunuz içün bunları, “kutlama, kurtlama, katlama, bazlama v.s.” diye nasıl da iştiha ile yediniz!

Ekselansları!

Afiyet olsun!

Hep böyle yutun! Biz ne dersek, o dosdoğrudur, hemen inanın ve i’tirâz etmeden işkembenize, oradan börkeneğinize indirmeye; ve şifâ niyyetine hazım cihâzınızın bütün labirentlerinde dolaştırmaya bakın!

İşte siz de, Vatikan’daki 27’lerin Papa Möhderem Pederimize bey’atı gibi bize böyle bey’at etmedikçe, sizden “RÂZI OLAMAYIZ!” Sizin Kur’an’ınız bunu 1500 yıldır söylüyor ammâ, sizin kelleler hep SELÂNİK!

Hiçbir şey dinlemiyorsunuz!

Yalan mı?.

Kur’an’ınız: “Yehûdîler ve Nasrânîler (Hristiyanlar), siz onların dînine girmedikçe, sizden aslâ RÂZI olmazlar!” demiyor mu? Hadi demiyor deyin! Açın Bakara 120. Âyeti okuyun!.

Mealci ve sapına kadar münkir bile olsa, insan açar bakar bir kere!.

Bizim Papacılardan Feto kuyruğu şu içerdeki A. Bulaç’ın “meal kepâzesi” o uydurmalarına bile baksanız, gözleriniz fal taşı gibi açılır!. Bulaçoviç bile Kitâb’ınızın münkiri!. O bile Kitab’ınıza inansa, Kur’ân’ı bırakıb bizim Papa’nın ve (Feto Haçlı kuyruğunun) peşine düşer mi?. Bu hâliyle utanmaz hayâsız, bir de “meal” uydurub bunun tâcirliğini ve bezirgânlığını yapıyor!

Şimdi de (delikde) Kur’ân hıfzına çalışırsa, şaşırmayın!

Unutmayın, Mister Lawrens’in izindekiler, derslerini çok iyi yaparlar! Bulamaç, bir zamanlar da, 1980’lerde, Dilipok, S.Eş, H.Aktaş ve Yalçıner gibilerle Humeyni Şiisine bey’at topluyorlardı… Bulamaçoviç, sonra kaçıncı kere saf değiştirdi! Çeyrek asırdır da, yahudi ve mason Fettoş’un kuyruğu olma periyodunda!”

Bizim George, hem nalına hem mıhına demeden, çaka çaka, tesbitlerine devamı sürdürür:

“EY, ANKARA!

Siz Kur’an’ı bile dinlemezken, bizi mi dinliyeceksiniz? Siz, kendi kendinizi bile reddeder olmuşken; bizi mi reddetmiyeceksiniz?

Güven yok möhderemler size, güven!

Onun içün biz de, 27 Haçlı Avrupa devletleri olarak “Möhderem Pederimiz PAPA Cenab.tleri” etrâfında toplanır; ve onunla aynı kare içindeki fotoğrafımızı dünyâya servis ederek, bu “HAÇLI SEFERİ” kurmaylarımızın size nasıl meydan okuyacağı (!) mesajını, böyle apaçık gösteririz!. Siz ise hâlâ, içinizdeki gerzeklerinizle “15 Temmuz DARBESİ” demeye devam ediniz! “Haçlı seferi” değil de “darbe-heybe” diye  Denizli horozu gibi ötmeniz çok hoş!

“Ulan oğlum, bu darbe heybe değil, bu düpedüz HAÇLI SEFERİ!” diyenlerinizi sakın dinlemeyin! Sonra hep, “Mehdi Darbesi” diye halkınızı ninnileyin ki, biz haçlılar devre dışı gibi duralım! Bu bizim ne kadar çok işimize gelir!

Vatikan’daki papalık sarayında, Möhderem Peder’imiz etrafında toplanan 27 AB devletinin liderlerinin, bu fotosu da size bir şey ifâde etmiyorsa, gerzekliğinize doymayın emi!

Demek ki Kur’an’ınızın dediği o kadar doğruymuş ki, biz bile çok hayret ediyoruz! Ama siz, sakın onu dinlemeyin, siz “medenî Avrupa” diyerek bizi dinleyin ve bakın sizi ne güzel “Cumhuriyet-Laiklik ve Dembokrasi müktesabâtıyla” donatdık! 108 seneden beri, size, sizin bizimle beraber yaşamanızın ve bilhassa da bize benzemenizin yollarını, tariklerini, mezheblerini, meşreblerini, hoşgörü ve haçlı diyaloğunu, Fetto imamlarının sırrîliğini (mistisizmini) ne de güzel öğretdik!

Dediğimiz gibi siz, Kur’ânı da dinlemezseniz, başka hiçbir şeyi dinlemez, bizi de şeyinize takmazsınız; ve biz de böyle “Haçlı Seferlerimizle” size, Hanya’yı ve Konya’daki “mistik hümanizma” kapımızı iyi belletiriz! Oraya, “bin kere de tevbenizi bozsanız”, yuvasına girib çıkanlar gibi yol yapar girer çıkarsınız!

Siz, “Ben, Kur’an’ın bendesiyem=kölesiyim; Men, hâk-i Reh-i Mu……d Muhtârem” diyen “VELÎNİZİ” bile dinlemiyorsunuz!. Dîniniz îmânınız, sizin ta’birinizle:

“Turistlerin Getireceği Mikroplu, (b.klu), tahâretsiz ve istibrâsız heriflerin su görmeyen ellerinden dökülen ences Paralar!”

O iğrenç kağıt banknotlar!

Sizi bunlara bile alıştırdık!

Mevlânâ’nız bile “Kur’ân” diyor Möhderemler!

Siz Avrupa’lı değilsiniz! Siz, Kur’an’sız yapamazsınız, çünki sizin yapınızda, genlerinizde, vücud hikmetinizde, mayanızda ve her şeyinizde “Avrupalı olmak” YOK, YOK ve YOK!”

“Hayır var” derseniz, “108 yılınıza bakın” der ve artık susarız!

Avrupa’lının “Avrupalı” demediği adam ve madamlar ne kadar yırtarcasına “Avrupa’lıyız” da dese, onlar “Romalı” olamaz, onlar ikinci sınıf köle takımıdır, o kadar!

Kendi kendinize gelin-güveyi olmayın Ey, Ankara! Güzel Ankara! Duyuyor musun sana söylüyorum! GÖRMEZ olsan da duy, DUYMAZ bâri olma!

Kendi düşen ağlamaz, çok möhderem müttefik ve mültefit, dost, Natolojik Anadoluluların idârecileri!

Ecdâdınız sapına kadar müslümandı, tek kimlikleri vardı, düşmanlarımızdı amma, sözlerine güvenilir merd ve erkek, adam gibi adamlardı…

Ya siz?

Size nasıl, neyinize ve nerenize bakarak güveneceğiz ve sizi ciddîye alacağız?.

Siz onlar değilsiniz ki!

Biyolojik devamları olsanız, maddî vârisleri olsanız da, SİZ, ONLARIN RUHUNA, ÎMÂNINA VÂRİS DEĞİLSİNİZ!

SİZ; ONLAR DEĞİLSİNİZ, boşuna çen çen etmeyin!

Resim meydanda!

Onlar gibi olursanız, haber verin, “olacağız” demeyin, yemem! “OLDUK” deyin! Bir lokma alıb tadına bakdım mı, olub olmadığınızı şırrak diye anlarım çelebiler! Hadi SİZ, BİZ DEĞİL; SİZ OLUN!

“Başkanlık sistemi geliyor, rejim değişmiyor” deyişiniz bile dürüst değil!. Tek adam rejimine gidişinizi bile neden maskeliyorsunuz?. Hangi beşerî rejim, (tek adam) dümeninden müstağnîdir? Dembokrasi ve cumhuriyetlerde de hep (tek adam) veya tek adamlar vardır! Bütün partiler, parti diktatörlüğüyle yürür; ancak bunu ve parlamenter sistemlerdeki manzarayı külleme ve maskeleme kataküllileri ve  mekanizmaları vardır! Milletler bunları görmez ve yutar, yani hapır hupur yer ve bazıları  lıkır lıkır içerler!

İngilizin 10 parmağında 20 marifet vardır, ne sandınız!

Ecdâdınız merdçe ve erkekçe ne diyordu, şunu:

“Allâh’ın rejim ve sistemine bağlanmayan bütün insanlar, bir takım insanları RABB İTTİHÂZ eder; ve onların önünde rükû’a varırlar…”

Ancak bu, açıkdan yapılmadığından, insanların kısm-ı a’zamı bunu GÖRMEZ! Sizler de bizim işgâlimizde (vesâyetimizde = kültür emperializmamızda) olduğunuzdan GÖRMEZ, bize yaranmak içün gece ve gündüz bunların geberesiye reklâmını yaparsınız!.

Bize, “ekonomi” cihetinden de kalın halatlarla bağlısınızdır! Ekselanslarının buyurduğu gibi “Günümüzde fâizsiz ekonomi düşünülemez!” Fâizin olduğu yerde kapitalizma, bunun olduğu yerde de biz!

Nasıl?

Sizi amma da “Homo Economicus” yapmış, kendimizin kötü bir kopyası yapmış iyi benzetmişiz!

Şu köhne Bizans’dan kalma Eygi de, “Müslüman Homo Religiosisdir” gibi ictihadlar yumurtluyorsa da, ona aslâ inanmayın, siz bize inanın! Çünki siz, bize lâzımsınız! Biz, “Homo economicus” olmayan yani sağmal ineklik yapmıyanları aslâ içimize almaz, orasını burasını sıvazlamayız!

İşler süratlensin diye, merdçe deseniz:

“Evet ulan, cihân medyası! Tek adamlığa gidiyoruz, var mı diyeceğiniz, bütün başka başkanlıklara bunu demiyorsunuz da, bize neden dediğinizi biliyoruz!. Hem, dünyâda tek adamsız, neresi var” deseniz ne olur?

Ankara’nız, o Güzel Ankara’nız mı düşer?

Cessurca:

“Dediğimizi ve kafatasımız içindekileri bürokratik bariyerlerden ve filtrelerden geçirmeden  rahatça yapmak içün “tek adamlığa” gidiyoruz; var mı ulan diyeceğiniz” deseniz, bir yeriniz mi eksilir?.

İşiniz hep katakülli! Pardon, işiniz hep politika!

Bizden korkuyorsunuz, değil mi?

“Dembokrasiden çıkdılar” diye sizi ham yapacağımızı düşünüyorsunuz! Siz dininizden çıkınca bile bir şey olmuyor, bizden çıkınca mı olacak stratejik ve traji-komik dostlar, rahat olun?

Dininizi “laiklik dümeniyle” size öyle bir yasakladık ki, bunu siz dünyada görecek göze bile sahib değilsiniz!

GÖRMEZ olub çıkdınız!

Hem siz, cumhûriyete geçeli, ne zaman tek adamsız yaşadınız? Hele 1923’den 50’ye kadar nazi CHEF’lerimiz gibi sizin de “ebedî ve millî CHEF’leriniz” yok muydu? Bu CHEF’ler, ecdâdınızdan size, yıkmadıkları ne bırakdı? Hadi söyleyin, sıkı mı? Hâlâ onları neden (koruma kânunları ile) yaşatıyorsunuz? Dünyânın başka neresinde böyle modern putperestlik var, hadi söyleyin!

Bunları, burnunuzun ucuna dayayan olmayınca da, dünyâya dimdik dikleşiyor; ve meydan okuma havalarına giriyorsunuz!.

Siz evvela hürr olub olmadığınızı “sorgulayın!”

15 senede yapmayı hayâl bile edemediklerinizi “keferandumdan sonra yapacağız” deme dümenlerinizi de göreceğiz!. Siz kitabınızı dinleyib “şia şia, parti parti, fırka, fırka, bölük börçük olmayın!” emrine ne zaman uydunuz ki, bundan sonra bizden kopyalayıb rûhunuza yapıştırdığınız rejim ve sistemlerle (!) uyacaksınız?

15 yıldır diliniz, hep bizim dil… Fâtih ve Yavuz gibilerin diline Vatikan dilinden daha uzaksınız!

Hem, tek adamlık sizin dîninizde yoksa; dinsizliğinizde de yok olması mı lâzım? Yoooo…

Müslümanlığının ne olub ne olmadığını kendisinin de bilmediği şu Kıl.oğlu’nuz: “Tek adamlık, inancımıza da aykırıdır” demedi mi? Tek adamlık, doğru, İslâmiyyet’de yokdur. Biz, sizin dîninizi sizden çook daha derin tedkîk ediyoruz eş başkanlarımız! Kıl.oğlu doğruyu kendi eğrisi içün kullanmak istese de, kullansın! Kıl.oğlu bu, nice şirk ü küfr varsa onları da, yarın doğrular içün kullanır!. Dembokrasi zaten bu demekdir. Siz de aynı şeyleri yapıyorsunuz, öyle değil mi? Hem laikiz martavalları atıyor; hem de dininizi devletin emrine verib terbiyeli maymun gibi oynatıyorsunuz!

Ekselans!

Yalan mı?

DİB’iniz TEPE’niz cihâna ma’lûm değil mi? İncirlik patronları!. Bilinmedik bir tek kıl kökünüz var mı?

Çeneniz de öylesine düşük ki… “Mümbiç de Mümbiç”, sonra “Rakka da Rakka” diye sanki zikretdiniz!. Şimdi dut yemiş bülbül gibi, dilinizde ne Mümbiç ve ne de Rakka kaldı… Moskof ve ABD ayıları PKK ve kuyruklarının yanına yanaşmalığı ve matinatoluk alçaklığı ve zilletini kabul edince, onlarla kapışmayı göze alamadınız! Bu işin TÜRKÇESİ budur bey-fendi ve madam-fendiler!. Bize de tere satmayın, lütfen!

Hani siz Osmanlı DÖLÜYDÜNÜZ? Fâtihiniz son seferinde, nereyi adam etmeye gideceğini soran sırdaşlarına bile bunu söylemedi; ve “Sakalımda bir tel bunu bilse, onu koparır atarım” demedi mi? Siz tam tersini yapıyor, sakalınızın (o bile yok ya, olduğunu farzetsek), her teline dediğiniz gibi, bir de üstelik cihâna i’lân ediyorsunuz: “Mümbiç de Mümbiç, Rakka da Rakka!”

Ne oldu şimdi?

“Fırat Kalkanı” bitivermiş oldu? Cihân da bunu âfiyetle yedi öyle mi?

Yukarıda söyledik. Bin misal daha verebiliriz, amma mes’ele anlaşıldı, uzatmaya hâcet yok!

Deseniz ki:

“94 senedir içimize çakdığınız (b.kdan) rejimlerinizle, şefokrasilerinizle, parala-menter dembokrasilerinizle sizin oyuncağınız olduk, bundan sonra böyle… İşinize gelirse!”

Böyle deseniz ne olur yani? Yere mi geçersiniz?.

Saklayıb korkdukça, biz daha çok üzerinize geliyor; atlarımız, itlerimiz ve piçlerimizle işte bildiğiniz manzara!

Başkanlık rejimi de haçlı Avrupa’dan, bizden müdevver!. Sizin ecdâdınızın hılâfet usûl ve üslûbunu bırakıb, onun sonsuzda biri bile etmeyen bizdekileri alıb taklid etmeye başlayınca da, tam şapa oturuyorsunuz!

Kimseyi aldatmayın, dürüst olun, siz Avrupalı değilsiniz!

VE ASLÂ OLAMAZSINIZ DA…

Kendi kendiniz olsanız mutlaka kurtulursunuz da, olamıyorsunuz! En berbat kere berbat tarafınız da, olamadığınız hâlde “OLMUŞ NUMARASI” yapmanız! Bu var ya, işte bu sizi çukuru saplıyor!. Çünki bu, “olmanızın” önünü kesiyor; olmak içün artık bir milim aslınıza dönmek düşüncesi beyninizi ziyâret edemiyor!

Bunu söyleyen kendi adamlarınıza da “Fitneci, bilmem neci” diye hayvanca saldırıyorsunuz, çok ayıb! Halbuki onlar, aslınıza dönmeyi en samîmî istiyen, yüzde yüz Anadolu çocukları! Sizi batıran da bu. Yol gösterenlere düşmanlığınız; dalkavuk, yalama, yalak ve etek öpenlerinizi danışman ve sıvışman kabul edib ense kökünüzün dibine oturtmak… Arpalık ulemâsı kabûl edib yemleyib beslemek…

Ekselans!

Tanzîmat’dan beri, hele 94 yıldır, bizim dayatdığımız particilikle biribirinizi yiyerek parti sayısınca devletçiklere bölündüğünüzü bile göremiyecek kadar basîretiniz bağlandı!

Bizden bin beter bölünmelerle şey olduğunuz belli! Sizin genlerinizle bizimki aynı mı da, bize benzemek içün 2 asırdır oralarınızı yırtıyorsunuz? Siz bal gibi müslüman bakıyesisiniz. Ammâ aslını unutmuş adam ve madamlarsınız! Böyle olmasanız, “AVRUPALIYIZ!” demeye diliniz mi varır a benim POLİTİKAKOLİK cambazlarım?

Kuzum siz, İngiliz yahudisi Darwin ustamızın nazariyelerini (kânun) diye mekteblerinizde okutarak; onun “homo sapiens maymunlarından geldiğinizi” hâlâ tekrar tekrar zikredib durmuyor musunuz? Herifin teorisine (kanun) diye sarılan, dünyada sizden başka kim var? Teori, isbatlanmadan nasıl kânun olur, a âkil (!) ve möhderem ortaklarımız?

Ciddî soruyoruz, evet, var mı cevab verecek tâkatınız?

Aslında ecdâdınızı, bizim aradığımız kadar siz aramıyorsunuz?. Onlar güven veriyordu, güven!.

Siz, bin türlü Avrupa felsefelerini tanıyıb ciğerlerinize çekdikden; ve Darwin yahudisini de tanıdıkdan sonra, bizden beter fırıldak oldunuz! Bu bizi, ecdâdınızdan bin kere daha çok rahatsız ediyor!. Halbuki biz, sizi bize tam benzetmeyi beklerken, siz, ne biz oldunuz, ne de SİZ!

Ecâib bir nesne ortaya çıkdı!. Mechûl bir varlık!. Uzaylı gibi bir şey mi desem, Mars’lı hortlağı gibi bir nesne mi desem, ne desem bilmiyorum! Ulusallamacı, cehele halt pırtısı yani (CHP), çaltaş vezninde çağdaş, dinsiz aslında dinbaz, hokkabaz, madrabaz, haylaz, ohooo, binbir parça, fırka, parti, şîa, bölük, hödük, düdük, güdük, neler neler, aman Tanrım!

Ekselans!

Biz, sizi aha böyle görüyor ve sizin bu hâliniz bize güven vermediği içün sizden korkuyoruz, hem de çok korkuyoruz möhderem eş başkanlarımız!

Korkduğumuz içün de, atımızla, itimizle ve piçimizle kudurub, Hollanda da ve tüm Haçlı Avrupa’mızda, üzerinize Haçlı şövalyeleri gibi, Pier Lermit’in tapınakçı vampirleri gibi ve Seferat yahudisi Hitler’in nazileri gibi savlet ediyoruz! Papaz kızı ve sâbık nazi dilberi (şimdi turşuluk lahana gibi durduğuna bakmayın) Kir-Kel’in, yani Alamanya Madam’ımızın “nazi” yakıştırmasıyla şoklamaya girmiş gibi zıplamalarını hiç kâle almayınız! O, nazinin su katılmamışıdır! ABD sömürgesi olmaları devam etmese, dünyâyı gene ateşe vermekden zerre kadar çekinmezler!

Mes’ele bu kadar basit möhderem müselman ekselanslar ve 10 şirketden global ortaklarımız!…

Ne yani, kem küm zam zum edib, lâfı dönme dolap gibi evirib çevirmenin âlemi ne?

Ne, ne yani ne?

Ecdâdınız başka korkutuyordu, siz bambaşka… Ama sizin eskilerinki, güven veren bir korkuydu; sizin verdiğiniz korku güven de vermiyen bir başka ecâib korku!..

Siz çok farklısınız cidden!

Ne biz oldunuz; ne siz olabildiniz!

Ya, 1923’de rejim bir anda gelib tepenize çökünce, feleğinizi şaşırdınız! Şimdi de onu değiştirmeden muhâfaza, sizin “referandumsal” nâmus borcunuz olub çıkdı!. Tabunuz oldu!. Kıl.oğlu “rejimi değiştiriyorlar” diye cıyaklayıb “höt” dedikçe, kendinizi suçlu hissedib, “Ne rejimi yaaaa, o 1923 de çakıldı, onu mim kımıldatabilir” yollu kelâmlarınız sizin yüreksiz olduğunuzun isbatıdır! Hemen suçsuz görünmek içün “Biz rejimi değil, sistemi değiştiriyoruz” kıvırtmasına sarılıyor, gûyâ cevab vermiş oluyorsunuz!

Bunu da dünyâ kemâl-i âfiyetle yiyor, öyle mi?

Çok centilmensiniz Ekselans!

Çok hoşgörü ve diyalog kahramanısınız hem Ekselans!

Ekselans!

Bunları hiçbir Avrupalı nazi, faşist ve zâlim yutmuyor ve yemiyor, “Tek Adam ve Madam” devri başlatacaksınız diye atlarını, itlerini ve piçlerini anınçün harekete geçirmekde tereddüd etmiyor!

Evet, tekrar edeyim ve iyice kafamıza perçinleyelim ki, sizden korkduğumuz içün de, atımızla, itimizle ve piçimizle ortalığı muhârebe meydanına çeviriyoruz! Olan da sizin gurbetçilere; sizin, sizi tanımayan, zannetdikleri gibi olduğunuza inanan zavallı ve garibân çocuklarınıza oluyor!

Ekselans!

Artık şu Avrupa karşısında “Biz Avrupalıyız” demenin ne kadar (utanılacak) bir şey olduğunu size bir AVRUPALI olarak anlatabildimse, kendimi cihanın imamı derecesinde bahtiyâr hissedeceğimi, makâm-ı muallâ-yı riyâsetlerinize arza müsâreât edeceğim Efendim!”

İşte Avrupa gâvurları böyle derse, bunları döktürürse, Ey, Ankara!

Var mı verecek 2 dirhem cevabın?

Keferandum’dan evvel veremezsin de, ba’dehû verecek hâlin var mı?

Neee?

“O zaman onlarla biz zaten barışmış, ortak, zortlak, arkadaş, Natodaş oluruz!” mu?

Ulan oğlum, ben HAÇLI GÂVUR’U konuşturub, dediklerini bunca satır kere satırlarla boşuna mı yazdım saatlerce?

Gene etdin edeceğini!

Güvendik gûyâ!

Kul hakklarını geçir bakalım boynuna, encâmın ne olacak?

 

(İntişârı: 30.03.2017)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir