(8) Şevket Eygi Bey’in İcâzeti Yoksa Da, (İzni) Varmış! Üstelik “Asıl Cumhuriyetçi Benim!” Diyor…
24 Mart 2015
(10) Şevket Eygi Bey’in İcâzeti Yoksa Da, (İzni) Varmış! Üstelik “Asıl Cumhuriyetçi Benim!” Diyor…
11 Nisan 2015

Eygi Bey’in felsefesine göre hiçbir Şeriat Kitabında ve hiçbir Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat âliminden nakledilmiyen nice teşehhîye müntehî “ictihadlar”,

ŞEVKET EYGİ BEY’İN İCÂZETİ YOKSA DA, (İZNİ) VARMIŞ!
ÜSTELİK “ASIL CUMHURİYETÇİ BENİM!” DİYOR…

(9)

Mehemmed SAFFET

Eygi Bey’in felsefesine göre hiçbir Şeriat Kitabında ve hiçbir Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat âliminden nakledilmiyen nice teşehhîye müntehî “ictihadlar”, her gün havalarda uçuşmakda ve bunlara aklı başında hiç kimse ve gazete mes’ulleri de “yahu ne oluyor, nereye gidiyoruz!” diyemiyor. BİR “İZİN” SAFSATASIDIR UYDURULMUŞ, acziyet ve cehâlet de böylece başını almış gidiyor!. Merhûm Muhammed Zâhid Efendi Hazretlerinden “iznim var” denilerek, sanki her zırva, Merhum Hocaefendi’ye tasdîk etdirilir hâle gelinmiş!

Bu bir cinnet, bu bir tuğyandır!

4 Nisanda da, “Halifede aranan ŞARTLARA” yeni teşehhîsi olarak “karizma” kerizması eklendi!. Halbuki fıkıh ve akâid kitablarımızın hiçbirinde böyle uydurma ve keyfi bir şart yokdur!

Okuyunuz:

“Zuhur ettiğinde, kendisine biat ve itaat edeceğim İmam’da hangi şartlar, hasletler, özellikler, faziletler, meziyetler bulunmalıdır?…….

On birincisi: Karizmatik olmalıdır.”

Yunanca bir kelimeyi de tutub, fıkhî bir mes’elenin îzâhında dile almak, hangi îmân, ilim ve edebe sığar, o da ayrı bir mes’ele!. O meşhur “izin” içine (!) Merhum Hocaefendi’nin böyle “karizmatik” masalları sokmasına, bunlara izin (!) vermesine imkân olabilir mi?

Eygi Bey’in, ecdadın “akraba ve dostlara iltimas” tabirini atıb, yerine “lâtin gâvurunun nepotizmasını” koyması; veya bunu, zihinlere pislik gibi sıvaması da, ayrı bir Freng bağımlılığıdır! Bu gâvurcayı garîbân kariîn ne anlarsa, şöyle:

“On üçüncüsü: Kesinlikle/asla nepotizm yapmamalı,  ehliyetsiz ve liyakatsiz akrabalarını ve yakınlarını kayırmamalıdır.” 

İyi ki şartlar arasına, İngiliz gâvurunun ETON koleji gibi bir kolej açma; veya Paris’den modacı getirterek müslüman karılarının kıyafetlerini adam ve madam eyleme şartı konulmamış! 

Şimdi sıkı durun!. Eygi Beyfendinin bey’at ve itaat edeceği “Makâm-ı Muallâ-yı Hılâfet” postuna oturtacağı o ütopik kuklada aradığı 20. Şart:

“Yirmincisi: Uluslararası anketlerde, araştırmalarda dünyanın en örnek, en âdil, en temiz, en faziletli, en doğru başkanı olarak seçilmelidir.”

Yâhû müslüman bir insan bunları yazmıya utanır. Müslümanların başı, “uluslararası gavurlardan en yüksek puanı alacak” demiye getiriliyor!!!. Podyumda “güzellik kraliçesi mi seçiliyor” nedir?

Bu ne hâldir Yâ Rabbî!

Yani İngiliz, Yahudi ve ABD triumvurası parmağındaki mason dünyâsı ile global sürüler, “terör” dedikleri İslâmiyyet’in, başına geçecek Allâh Sevgilisinin (halîfesine), “en örnek, en doğru, en temiz…… en bilmem ne adam hah işte budur!!!” diyecek kadar islâmî kıymet hükümleri taşıyacaklar; ve bu adamı da dünyâya “en örnek ve en….bilmem ne” diyerek ÖVGÜLER VE MEDH Ü SENÂLAR DÜZEREK i’lân edecekler öyle mi!?

Oha!

Onun içün mü Abdülhamîd Cennetmekânı binbir hile, desise, kahpelik, alçaklık ve işkence ile makâmından indirib Selânik’deki Yahudinin Alâtini Köşküne sürdüler; ve onun içün mü, harb gemileri o köşke doğru namlularını çevirdi; onun içün mü Halife-i Müslimîn kızı sultana, genç ittihadçı zâbitlerden “kaçırılma” haberleri sızdırılarak nâmus ve iffet TÂCİZLERİ PÜSKÜRTÜLDÜ; Onun içün mü, HALİFE KERÎMESİ Şâdiye Sultan, bir tek takım çamaşırla oralara sürüldü; ve o bir tek çamaşırını yıkadıkdan sonra kuruması içün perdelere sarınarak  beklemek zorunda bırakıldı ve bu tür işkencelere ma’rûz kılındı?.

Oha!

“Uluslarası anket ve araştırmaların” kıymet hükümleri ile “aferinler, takdirler, pohpohlar!” alan bir  “imam-ı kebir”, dünya müslümanlarının BAŞINA geçecek!. Pensilvanya’da tam bu ölçülere göre en “örnek” adam boşuna mı besleniyor?

Müslümanın BAŞI, ancak, müslümanın edille-i şer’iyyesi çerçevesinde, Allâh Azze’nin rızâsına mutâbık olarak ortaya çıkar. Bu da, fıkıh ve akâid kitablarımızda gösterilen şartlardır. Gâvurlar hangi kıymet hükümlerine sâhibdir ki, müslümanın BAŞINI ölçüb tartacak?. İslâm’ın azılı düşmanı HARBÎ kefereler, “Müslümanlar BAŞ sahibi, hem de EN ÖRNEK ve ÂDİL ve en temiz ve en bilmem ne BAŞ sahibi oldular, onları tebrik ederiz, bizden tam puan!” diye sevinib “takdîr ve tahmîn” edecek öyle mi?. Merhûm Muhammed Zâhid Hocaefendi’nin rûhu da bu garâbetlerden (hâşâ) şâd olacak!

Fesübhânallâh!

Eygi Bey hece hece ve anlıyarak, aşağıdaki TEFSİR satırlarını okursa, Kelâm-ı Kadîm, Allâh’ın Sevgilisine dolayısıyla müslümanlara şu emri veriyor:

“EĞER SEN,YERYÜZÜNDE BULUNANLARIN EKSERİSİNE İTAAT EDECEK, UYACAK, ONLARDAN HAKEM YAPACAK OLURSAN, SENİ ALLÂH YOLUNDAN, ŞERÎAT’INDAN SAPTIRIRLAR. ÇÜNKİ ONLAR, HÜKÜMLERİNDE İLME, DELÎL-İ HAKK’A DEĞİL, ANCAK ZANN Ü TEVEHHÜME TÂBÎ’ OLURLAR. NE İ’TİKADLARINDA YAKÎN, NE KÂNUN VE ÖLÇÜLERİNDE HAKKÂNİYYET VE NE DE HÜKÜMLERİNDE İSÂBET BULUNUR. ONLAR, BAŞKA DEĞİL, ANCAK KENDİ MIZRAKLARIYLA ÖLÇER, İNDÎ VE NEFSÂNÎ TAKDÎR VE TAHMİNLERİ İLE KEYFLERİNE GÖRE HÜKÜM VERİR, YALAN SÖYLERLER…..HAKLIYI HAKSIZ, HAKSIZI HAKLI ÇIKARIRLAR, HELÂLE HARAM, HARAMA HELÂL DERLER…..HAKÎKATDE YALINIZ RABBİNDİR Kİ, A’LEMDİR. YOLUNDAN SAPANI BİLİR, DOĞRU YOLDA GİDENLERİ EN İYİ BİLEN A’LEM DE ODUR. BİNÂENALEYH, ALLÂH’DAN BAŞKA HAKEM VE HÂKİM TANIYANLARA UYMAYIN VE ALLÂH YOLUNDAN ŞAŞMAYIN….” (Elmalılı Tefsîri, 1936 tab’ı, c. 3, s. 2035-36)

Bu Şerîat satırlarına rağmen, “uluslarası anket ve araştırma” diye tutduran adamlara, bu âyetlerin hükümlerine îmân etmeleri tavsiyesinden başka hiçbir şey denilemez; ve akıllarını putlaştırmayıb Şerîat’a teslim olmaları; ve milleti de idlâl etmemeleri şiddetle ihtâr olunur!

Gâvur “anket ve araştırmalarından”, “örnek ve bilmem ne çıkacak heriflerden!” imâm-ı kebîr beklemek, Şer’-i Şerîfe karşı kafa tutmakdır; ve:

 “BİZ, SANA GÖRE DEĞİL, TEFSİRDE GEÇEN ÂYETLERİN GÂVUR (TAKDÎR VE TAHMİNLERİNE) göre BAŞIMIZA İMAM İSTERİZ!” DEMEKDİR Kİ, BU DA, İMAM İSTER GÖRÜNÜRKEN, ONU YOK EDEN BİR HIYÂNETE MÜSÂVÎDİR!

Müslümanlık ve Müslümanlarla DALGA GEÇENLERİN ENCÂMI İKİ CİHANDA DA BERBÂT OLUR!

Allâh Azze ve Celle, o “uluslarası anket ve araştırmaların” bin kere belâsını versin; ve ahmakların ve hem dall hem mudill olanların da bunca ifsâdâtını kahreylesin!

(Mâba’di var)

(İntişârı: 04.04.2015)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir