Nüshâ-i âşufte-i dîvân-ı ömrüm sorma hiç!
Hat ğalât, imlâ ğalât, inşâ ğalât, ma’nâ ğalât
Bundan seneler evvel, fatih cami’inde emin sarac xoca dan mecelle dersleri oquduğumuz bir hengamda xoca, ders oquduğumuz müezzin mahfelinin üzerindeki tablo nun hikâyesini anlatmışdı.
Emîn (sarrâc)-i toqâtî xoca, bu resmin istanbuldan hicrete mecbûr qalan mustafa sabrî efendinin evinin yağması netîcesinde fâtîh cami’inin aşağısındaki malta çarşısında mezata düşdüğünü ve buradan bahis mevzu’u tabloyu satın alan bir hanım efendiye oradan geçen bir Müslimân bu resmin mustafa sabrî efendinin evinden resmen çalınan bir tablo olduğunu söylüyor ve o hanım efendi de tabloyu fâtih camiine veriyor. Ya’ni câmi’nin duvarında, mülkiyyeti mustafa sabrî efendi ve veresesine ‘âid hırsızlanmış bir tablo var.
Bi’l-âxere 1437 (2014) senesinde, abdullah gülün reis-i cumhuriyyetde olduğu bir hengamda istanbul belediyesinin parasıyla çıqarılan bir mecmuâda bu mülâqatımız, tablonun sâhibi mustafa sabrî efendinin da’mâdı, mi’mar-zâde muhammed ‘ali bey [1] den bahs eden bir yazı münâsebeti ile mevzu’ edilmiş.
Meqâlenin ‘unvânı, “Sultan Ahmet Camii’ndeki Harem-i Şerif Tablosu ve Ressamının İlginç Hikayesi” [2] Bu yazının doğru adı: “Hazret-i Mûsanın Qızını Qurban Ederken Cenâb-ı Haqqın Gökten Öküz Göndermesi” olmalıydı.
Ortada haqîqaten bir “harem-i şerîf” tablosu var ve sultan ahmed câmi’inin duvarında asılı. Mecmuâda neşr edilen meqâlenin başına qoyulan resim, bu. Faqat bu resmin anlatılacaq bir hikâyesi yoq. Emîn xoca ile mülâqatımızda bahs etdiğimiz, reîs-i cumhûriyyetin ‘alâqadâr olduğu resim, fâtih câmi’inin duvarında, müezzin mahfelinin üzerinde asılı ve “elsanatları” mecmuâsında bu resim basılmış değil. Ya’ni “elsanatları” mecmuâsını oquyan bir kimsenin bizim mülâqatda bahs etdiğimiz resmi bu meqâlede görmesi bahsi mevzu’u olmadığı gibi iş olsun diye sağa sola serpişdirilip haqqlarında düzgün ma’lûmât verilmeyen resimler üzerinden bir şey’ anlaşılması da mümkîn değil.
Mi’mâr-zâde muhammed ‘ali beyin fâtîh câmi’inde, müezzîn mahfelinin üzerinde bulunan ve emîn xoca ile mülâqâtımızda bahs etdiğimiz tablonun resmi bu meqâlenin üzerinde neşr edilmiş bulunuyor. Tablonun sol tarafında mekke ve medîne, sağ tarafında yıldız sarayı resm edilmiş. Resmin alt tarafında bu mübârek beldelerin hicâz demir-yolu vâsıtası ile istanbula bağlanması tasvîr olunmuş. Kûfî xattla yazının yuqarısına şûrâ sûresinin 19. âyet-i kerîmesinden iktibâsla الله لطيف بعباده yazılmış.
26 rabi’u-’l-axir 1439
Kaynak: https://goo.gl/yAhk6r
=======================
[1]
Merhûmun ismini “mimarzade mehmed ali” etmişler. Bu zâtın ismi, muhammed dir. ‘İlmiyyeden bir müslimân adını mehmet hâline soqmaz.
[2]
Fatih Tığlı, “Sultan Ahmet Camii’ndeki Harem-i Şerif Tablosu ve Ressamının İlginç Hikayesi”, “Elsanatları” mecm., 17nci aded, 1438 (2014); 114-119.s.;
http://ismek.ist/files/ismekOrg/File/ekitap/el_sanatlari/ELSANATS-17X.pdf
(İntişârı: 14.01.2018)