(3) Müşâvir Olmak; Ve Üç Religionun Misyoner Vâizi Oldurulmak!
13 Şubat 2014
(2) En Büyük Tehdîd Şimdi Sünnîlik; Ve Bu, Başlarına Derd Oldu!
2 Mayıs 2015

Dünyânın hiçbir noktasında, Anadolum’uzda yapılan din, dil, mezheb, târih, âile, harsiyât ve topyekûn medeniyet katliâmı gibi insanlık dışı bir şenâat

BİR VELED-İ CUMHÛRÎNİN OSMANLICA ÜZERİNDEN ASLINI İNKÂR EDİŞİ!

 

Ahmed SEYYİDOĞLU

 

Dünyânın hiçbir noktasında, Anadolum’uzda yapılan din, dil, mezheb, târih, âile, harsiyât ve topyekûn medeniyet katliâmı gibi insanlık dışı bir şenâat irtikâb edilmemişdir!

15 asırlık münezzeh nizam, hiçbir haçlı ve yehûdî keferesinin yapamıyacağı bir barbarlık ve vandallıkla, ağaç keser gibi kesilmiş, kökleri toprak altında;  gövde, dal, çiçek ve meyvaları da toprak üstünde bırakılarak, kurumaya ve çürümeye terk edilmişdir!

Böylece, bu İngiliz projesi, İngiliz kafası burgulanmış câsuslara ve vatanımızda yahudi kanı taşıyanlara tatbik etdirilmiş; ve dolayısıyla da, OSMANLI nizâmı İslâmiyyet’den, intikâmın en cerahatlisi alınmışdır!

Haçlı keferesinin ALFABE-ta’sını alacak; ve 1000 yıllık ELİFBÂ’mızı yok etmek üzre ateşe vereceksin; sonra da bunun adı “Millî Alfabe”ta, olacak!. Buna kargalar bile gülmeden evvel, İngiliz, yahudi ve şürekâsı, kasıkları patlayıncaya kadar keyif nârası atar!. “Ohhh! İntikâmımızı aldık!” diye de, 15 asırlık (Müslüman DİN ve Şahsiyeti) üzerinde gâvurca taht kurarlar!. Ve bu haysiyetsiz ve şerefsiz istîlânın adı da: “Vatanı, emperialist batılılardan kurtarmış olmak!” olarak, millete bayram seyran bir sürü vesile uydurarak, zorla, bağırta bağırta, kanırta kanırta, bazılarına da anırta anırta zerk edilir!. “Hulâgu!” eşkıyâ ve barbarından 1000 kat daha cerehatli bir vandallık ve barbarlık, bu şekilde, Anadolumuz’da hâin ve lâ’netli eller tarafından icrâ ve irtikâb edilir!

Tabîb-i Hâzık-ı Müslim-i Âdil Dr. Malatyalı Muhammed Reşad Bey’in mesajından da haberdâr oluyoruz ki, tv spikeri, millete Fransız, ences bir mahlûk, bütün dünyânın gözü önünde, haberi, “Osmanlıca lâfzıyla” ve (alay etmek) üzere okuyor!. Bunlar, “aslını inkâr” denâeti içindeki cumhûriyet fırlamalarıdır!. “İknâ odaları” cadısı kancık sırtlan da, “harf devrimine karşı darbe” diye uluyarak, öyle bir hırlayış içinde çırpınıyor ki, tam bir psiko-patalojik manzara!

Ayrıca tek kelime ile iğrenç!

Bu betonik cumhûriyet putperestlerinde “harf devrimi” denen, o, milletin kökünü kurutma cinâyeti, o kadar (tabu=Polinezyaca’da ibtidâî cemiyetlerin dokunulmaz nesnesi) hâline getirilmişdir ki, ateist ve DÎN düşmanı Allâh’sız cenâh, “1000 yıllık elifbâmız karşısında” topdan ayağa kalkmışdır!. Bunlar, bir avuç hâin hizipden ibâret olmalarına rağmen, şirretce gürültü koparma cibilliyetinde olmak sebebi ile, ev sâhibini bastıran hırsız rolü oynamaktadırlar! Onların bu ihtilâcları, aslâ nazara alınamaz; ve hele aslâ, artık geri adım da atılamaz… Aksi hâlde, bu teşebbüse, yaklaşan seçim vesîlesi ile el atan ve bunu millete (yem) olarak sallıyacak dembokrasi politikacıları, feci bir âkıbete giriftâr olacak demekdir!

Hatt-ı zâtında “falan liselerde seçmeli olacak” lâfı bile, ürkekliğin, titrekliğin ve ayağını yere sağlam basamıyan bir iktidar hâlet-i rûhiyesinin, muktedir olamayışını gösteriyor ki, bu da, şirret sırtlan sürülerine cür’et yüklüyor!.

 Ne demek “Seçmeli Osmanlıca?”

Gâvur dillerinden birini “keyfince seçer” gibi, köküne bağlıyan o son derece lâzım hayat damarını da, “keyfin isterse seçiver gitsin!” dercesine bir hoyratlık ve hödüklükle almak…

Adam gibi, erkekçe ve gönülden, KÖKE bağlanılamadığı müddetçe, ne bilmem ne “süreci” ile iç terör durur; ne de, İngiliz-yahudi lokomatifine bağlı dünya sırtlan sürülerinin binbir fırıldak çevirerek devam etdirdikleri hücum ve saldırılar… Milletin1000 yıllık ELİFBÂ’sını bir gecede Neron’ca ateşe verip yok eden; ve on asırlık medeniyet ve hayat tarzını, en azılı haçlı gibi bir günde berhavâ  eden zalemeye KAŞI bu pespâye keyfiyet, affedilmez bir suçdur!.

“Şu asırda, (milletin aslî) harfleri yani ELİFBÂSI, istiyenlere öğretilecek, istemiyenlere öğretilmiyecek; ammâ, 86 yıllık gâvurdan idhâl müstevlî ALFABETA, herkese mecbû ren öğretilecek!” demek; “bu milletin bir kısmı okuma yazma bilmesin, câhil kalsın, soy-sop ve ceddinden kopuk, onları inkâr eder hâlde komada yaşasın!” demekdir!. Böyle bir rezâlet ve cehâlete, Kongo ormanlarında bile rastlanacağını sanmıyoruz!. Hele “müslüman kılıklı” bir takım antikamalist geçinen tatlı su frenkleri ile; “hânedândan geçinen sultan” maskeli madamların da “seçmeli olsun” deyişleri, son derece traji-komik bir sahneleme iblisliği gibi görünüyor!. Bunlar, “menfi tarafda” bile olsa safını açıkca belli edenlerden çok daha çukur bir manzara ortaya koymaktadır!

Bu, millete âidiyyet tanımama ayıbının ve ecdada “ankebut ağı” gibi çürük bir bağla bağlılığın da bir hücceti!

Osmanlı dili ve elifbâsı, (ona alfabe(ta) deyiş de apayrı bir echeliyyet ve çürüyüşdür), ilkmektebden üniversiteye kadar bütün maarif noktalarında, en mühim ve en temel ders olarak mecbûrî olmadıkca; ve temelin temeli olarak da, Osmanlı îmân, amel ve ahlâk esaslarına tam bir hâkimiyyet tanınmadıkca, bu iktidârın ecdâda kalbî bağlılık sahib olduğu, hiçbir sebeble tam bir itimad telkîn edemez!

İngiliz gâvuru ile Çin ucûbesinin lisanlarına kadar reklâm edilen nice horultulara, zerre kadar ses çıkarmıyan sırtlan sürüsü şirretler, aslâ kâle alınamaz!

“Devrim” adı ile bu memlekete çakılan bütün İngiliz kazıkları, bir bir sökülerek, millet ve vatanımızın bağrına saplanan hançerler çıkarılmalı; ve dünyanın hiçbir zaman ve mekânında görülmiyen bu kıtâl âletleri, bir cerrah ihtisâsıyla bünyeden alınmalı; ve yaraları da, an karîbüzzemân tedâvî edilmelidir!

(İntişârı: 10.12.2014)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir