Ehl-i Sünnet, Kendisini “Gelenek”den İbâret Görerek Küçülmekden Münezzehdir!
3 Mayıs 2017
(4) Mescid-i Fetih (Ayasofya), Mescid-i Nebevî, Mescid-i Haram Kurtulmadan, Mescid-i Aksâ Öyle Mi?
5 Ağustos 2017

Cem Vakfı Başkanı “alevî dedesi” maskeli “laik ateist” İ.D., 17.7.07 târihli Hürriyet’den şu dört madde ile höykürüyor: 1. Madde: “-Bu seçim, sonuçları

ALEVÎ DEDESİ DEĞİL, “LAİK ATEİZMA” MÜRÎDÂNI… 

Ahmed SEYYİDOĞLU

 

Cem Vakfı Başkanı “alevî dedesi” maskeli “laik ateist” İ.D., 17.7.07 târihli Hürriyet’den şu dört madde ile höykürüyor:

  1. MADDE:

“-Bu seçim, sonuçları i’tibâriyle, gelecekdeki siyâsî sistemin kaderinin ta’yîn edilmesi ve 84 yıldır devâm eden lâik Türkiye’nin devam edip etmemesinin testini oluşturacak!”

  1. MADDE aynı gazetede:

“-AKP iktidar döneminde, laik Türkiye Cumhuriyyetinin tüm değerlerinin tartışmaya açıldığını; ve (yeniden cumhuriyyeti inşâ edelim) tezinin halkda tedirginlik yaratdığını söyledi.”

  1. MADDE gene aynı mevkûtede şöyle:

“-İ.D., halkın, oylarını laik cumhûriyyetin yaşatılmasını sağlıyacak olan siyâsî partilere verilmesini istiyor. Yani CHP, MHP, GP ve HYP’ne…”

  1. MADDE aynı ma’lum gazete ile:

“-Laik bir cumhuriyyetin başbakanı olarak (alevîler müslümansa camiye gitsinler!) diyen başbakan samimi değildir!”

Evet, “laik ateist dede” de, aynen başbakan kadar samimi değildir; ve alevîler üzerinden servet ü sâmân ve dünyâlık devşirmektedir…

Evvela biz, şu tesbiti yapalım; ve bu adamın, alevîler adına mı, yoksa “laik ateizma” adına mı konuşduğunu bedâhaten vuzûha kavuşturalım. Alevî dedesi olarak geçinip, kendini de böyle tanıtan “mûmâileyh”, aslında, yüzde ikiyüz gibi kat’î bir nisbet bedâhetiyle tam bir “laik ateizma dedesi”, aynı zamanda da loca yanaşmasıdır, hepsi o kadar…

İsbâtı mı? İşte, dört beş yıl evvel bir televizyon programında, bizzat kendi ağzıyla bütün kâinâtı iliklerine kadar iğrendirip tel’în etdiren, cehennemî âidiyyet çığlığı:

-Eğer Allah yoksa bile, insan, onu yaratmalıdır!

Gadab-ı İlâhîyi, bütün tecelliyâtıyla adı geçenin üzerine çeken bu iğrenç ifâde, gerzek münkirlerde rastlanan:

-Farz olmasından ziyâde, kilolarımı atmakda fâidesini gördüğüm için oruç tutuyorum!

Soylu beyin sululuğundan, çok daha farklı bir iblislik takdiğidir…

Bu taktiği, “laik ateizma” müridlerinden, müteveffâ İmran Öktem nâmındaki adam da, 30-40 sene evvel, masonik bir edâ ile daha net ve açık, şöyle höykürmüşdü:

-İnsanları Allah değil, Allah’ı insanlar yaratmışdır!

Ve bu cehennemî âidiyyet çığlığının sâhibine âit ceset de, Hacıbayram musallâsından, hayli gürültülere sebeb olarak, ineceği çukuruna vize alabilmişdi…

Bunun üzerine 1950 Taksim’inde:

-Din, medenî bir cemiyet olarak yaşamaya mâni bir zehirdir!

Höykürüşüyle cehennemî âidiyyet vesîkası imzalıyan “laik ateist” tâğutlardan, şef-i sânî ikinci adam da, İmran hâdisesinde, “irticâ” diyerek, Allah nizâmının üzerine “katır” mahmuzlamışdı!!! Bugünün “laik ateist dedesi” de, aynı masonik İmran Öktem taktiğini, sâdece, kulağı arkadan gösteren bir dolaşma farkı ile tatbikde…

Bu tip “laik ateist” güruh, Güldemir’de de rastlandığı gibi, çukurlarına inerken, “Şeriat musallâlarında” vize alabilecekleri maaşlı leş kargaları bulmakda, bilhassa son senelerde hiç de zorlanmaz olmuşlardır…

Cemiyetde, öyle bir seviyesizlik manzarası ki, Nesîn-i laîni dahî, mert gâvur kayalıkları gibi, seviyeli göze sokmakda!..

Ve çok daha seviye altı bir manzara ise şu:

-230 âyeti bırakın, bunlar laik cumhûriyyete ters düşüyor, geriye kalan 6400 küsûr âyet neyinize yetmiyor!

Allah’sızlığı ile meşhûr, “bilgi localı” sülü’yü:

-Müslümandır!

Hezeyânı ile omuzlayan; ve bir zamanların “Toplu namazlar mûcidi” bir “mücâhidimiz” de, adı geçen “laik ateist dede” için, “Milli Görüş” gazetesinde şöyle döktürmüşdü:

-İ.D. Beyefendi, asîl ve köklü bir aileden münevver bir zatdır, onu en kısa bir zamanda ziyarete gideceğim!..

Evet, rahmetli Üstâdımızın:

-Cemiyet âh cemiyet yok edilen rûhiyle,

Ve cemiyet cemiyet yok eden gürûhiyle…

Beytinde işâret buyurduğu, hem dâll hem mudill olanların keyfiyeti… Bunlar, bugünün seviyesizliğinde, “Ehl-i Sünnet müdâfii mücâhid abiler!” bile olabilmektedirler…

-Alevîler müslümansa camiye gitsin!

Şeklindeki politik cambazlıklarla, Fettoş’un “hoşgörü ve dialog Vatikan mezhebinin” hükûmet içinde meczubu olanlar da, “laik ateizma” adına güyâ karalanırken; seviye düşüğü gürûh-ı lâ yüflihûn tarafından da, “dindar!” zannı ve vehmi ile baş tâcı edilip, başlara geçirilmek isteniyor!.

Allah’ın mutlak nizâmı olan İslâmiyyet’le, uydurma Yahudiyyet ve Nasrâniyyeti “İbrahimî dinler, dinler bahçesi, medeniyyetler buluşması” gibi maskeler altında aynı seviyede göstermek şeytanlığı, aslında, Hakk’ı tenzîl ederken, bâtılı terfi’ etdirmekdir; ve bu, yeni Fettoş mezhebinin irtidâda bâdî sapıklığından başka birşey de olamaz…

6 îmân esâsını, binlerce “Zarûrât-ı Dîniyyeyi” içinde toplayan, olmazsa olmazlar bütünü bir ana temel olarak; ve cezm ve yakîn derecesinde, kalbinde hiçbir rahatsızlık duymadan ve mutlak bir TASDÎK ve TAHSÎN edişle kabûl etmeyen bir adam, değil başbakan, Cenâb-ı Hakk’a şekil, cihet ve cisim isnâd eden İbn-i Teymiye gibi “Şeyhülislam!” olsa ne yazar; ve:

-Mezhebimiz gereği 12 İmamın vardığı bu mânevî makamlara, Nebîy-yi Mürsel ve Melek-i Mukarreb dahî erişemez!

Diyen Humeynî gibi “Âyetullah, Rûhullah, bilmem ne” olsa ne yazar!!!…

(İntişârı: 17.07.2007)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir