-1- Aşı Tehdîd Borsası Yükselişde Ve Her Şeyin Şîrâzesi Çıkdı!
1 Ocak 2021
-3- Aşı Tehdîd Borsası Yükselişde Ve Her Şeyin Şîrâzesi Çıkdı!
3 Ocak 2021

AŞI TEHDÎD BORSASI  YÜKSELİŞDE VE HER ŞEYİN ŞÎRÂZESİ ÇIKDI!

(2)

Ahmed SEYYİDOĞLU

 

İslâm’a taallûku olan bütün mes’elelerin, politikacılar eli ve diliyle İSTİSMÂRI, bugün korkunç mikyaslara bâliğ olmuşdur. Politikacılarla yalakaları, Kur’anımızı, mukaddeslerimizi ve herşeyimizi, hasîs ve son derece kirli politik menfaatleri uğruna pazarlamakda ve satışa çıkarmaktadırlar. Bunu da, “Fikir, vicdân, söz ve ibâdet hürriyeti” gibi uydurma bahanelerle, pek iğrenççe küllemiye çalışıyorlar. Biribirlerine söyledikleri sözler ve ithamlar, suçlama ve iftirâlar, küfür ve hekâretler, köprü altı atışmalarının  pek  fevkinde seyreder olmuşdur!…

Tabii bütün bu sapıtmalar “Balık başdan kokar” hesâbıyla ayak ve kuyruklara kadar yayılıb, böylece de ortaya, kurtuluşu İslâm’da değil, bu kör döğüşündeki taraflardan birini tutmakda gören simsiyah bir halk kitlesi çıkıyor; ve onlar da, her geçen gün başlardaki kokuşmanın narkozlamasıyla bunun militanı olmaya doğru gidiyor!.

İslâmiyyet’in bütününü kasd-ı mahsusla göstermiyen ve gösterenleri en büyük düşman bilen ve susturan sistem, câmi, ezan, Kur’an, namaz, oruç, kandil, hacc, v.s.” diyerek, Allâh’ın irâdesine anbargo koyub, sonra da “Din ve vicdân hürriyeti ve bütün dinlere eşit mesâfedeyiz” diye gûyâ “İslâmiyyet’e sâhib” çıkıyor!!! Bu şablona göre halkı şartlıyor ve “îmân ile şirki eşit tutarım” derken, artık bunun nasıl bir “İslâm Düşmanlığı olduğunu” halk göremez, duyamaz ve hissedemez hâle getiriliyor!

Halk bu narkozu yiyince de, artık ne “İstanbul Sözleşmesi, ne zina ve LGBT serbestisi, ne kapitalizma fâizciliği, ne âile mahvı, ne tarih katliâmı, ne TÜRKÇE piçleştirilmesi ve ne her hangi bir KIYMETİN harâbiyyeti, artık halka dert ve mes’ele oluyor! Milletden “ulusa=İbranice sürüye” taşınma işte bu…

Sandıkkolik olan halk da, bu anafor içine girerek, bütün ma’nevî kıymetlerini her geçen gün bir bir kaybediyor! Tekrar eder ve hassâsiyetle dikkati çekeriz ki, Osmanlı İslâm milletinden, ibrânice sürü demek olan (ULUS) türetilmeye çalışılıyor… Zaten pek büyük mikyasda buna muvaffak oldular!. Zînâ ile homoların (nikâh denemez), resmen birlik olma (akidlerini) yapan bir sistem, ana partiler ve “Avrupa standartlarına tapanlar” tarafından; bu halkın tepesinden geçirildi.

Bu hayat tarzı içine girenler, Nazlımata’sına kadar CEHAP’lılar ağzıyla hemen ayağa kalkıb “Zinâ ve Homoculuğa” avukat kesilmeye başladı! AKAP da zaten 20 yıldır, o sevgili vatandaşlarının bütün yollarını,  pek ciddi bir şekilde ve müslüman görünerek TESVİYE etmiyor mu?.. Hulâsa Globalizma, bütün partilerle geminin rotasını çok güzel eline geçirmiş ve istikâmeti de ta’yîn ederek Türkiyâ’yı “kayıkçı kavgalarıyla” belli bir noktaya sevkediyor!

Hele “seçim” dedikleri gözboyamalar yaklaşdıkça, politika esnafının ŞÎRÂZESİ ve endâzesi, Bağçeli Bozkurt’un diliyle ROTASI (Aşağıda gelecek) saptırılıb, her şey iyice yerinden çıkıyor ve ortalık bir herc ü merc yaşar oluyor!

Artık her küfr ü şirk ve haramın “MİLLÎ ve YERLİSİ” üretilmiş, her haltı sevdirmenin şeytanlığı îmâl edilmiş görünüyor!

Dîn ve îmân ilmi sıfır olan politikacılara ve filozofik yalaka kafalara kadar, herkesin dilinde, ŞÎRÂZESİ bozuk, hatta ucûbe bir ta’bîr dolaşıyor:

“TÜRKÇE KUR’AN ve TÜRKÇE EZÂN!”

2015’in Mayısında Kürt halkın yaşadığı yerlerde RTE, “Kur’an’ın KÜRTÇE MEÂLİNİ” dağıtdı!

Sorarsanız bu da “Millî ve yerli” bir hızmetdi!

Neden Türklere “Türkçe Meal” dağıtmaz da, kütlere dağıtır?, Korkarım diğer kavimler de “Mealkolik” olub, “Biz de isterük” deyû, Arabı, acemi, çerkezi, dağıstanlısı, arnavudu, boşnağı ve bilmem nesiyle topu da sıraya girebilir!

Hem, meal dağıtınca, kürtler pek sevindirik olub şöyle mi şakıyıb coşacaklardı:

“Mealimiz var, öyle ise artık dört dörtlük İslâm’ımız da olacak! Fıkıhsız, mezhebsiz ve Müctehid İmamsız kalıb her birimiz kendi hevâ ve hevesimize göre bir çeşit, İslâm uydurub, rahata, sükûna ve iki cihân seâdetine nâil olacağız! Dağdaki Pekeke eşkıyâları artık hiçbir yeri bombalamaz, yakıb yıkmaz, adam ve kız kaçırmazlar! Katliâm yapmaz, kızlarımıza kadar kaçırdıkları yavrularımızı tıpış tıpış getirib baba ocaklarına teslîm ederler! Oylarımız da, bize bu nimetleri bağışlıyan Ümmetimizin Liderine, bundan böyle anacığının ak südü gibi helâl olsun!”

Meâle kavuşan KÜRD, demek ki bunları diyecek ve düğün bayram edecek diye hayâllere dalındı!. 

Bir tek ferd-i vâhid bunu demiş mi, bunu duyan var mı?

Mealle Müslümanlık olmıyacağı gibi, mealcilikle de Müslüman olunamıyacağını, BÜTÜN EHL-İ SÜNNET ULEMÂSI 15 asırdır cihâna ta’mîm etmişken, (Elmalılı Merhûm’un satırlarını yukarıda gördük), bu egzantirik ve reformist hâllerin ve oryantalist taklidçiliklerin temelinde, acebâ hangi garâbetler yatmaktadır?..

Cumputrasinin, “dört dörtlük laikim” diyen başları ve reisleri, “İslâmiyyet” ile neden bu kadar çok ve seçim zamanları alâkadâr olur, 15 asırlık İslâmiyyet’i, islâmî usûl çerçevesi dışına ZORLIYARAK, “İslâm dışı bir “İslâm’dan” bozma yamultmaları”, halka neden aşılamıya çalışırlar?..

Fıkıhsız, ilmihâlsiz, akâidsiz, amelsiz ve ahlâk-tasavvufsuz bir İslâmiyet’i, Martin Luter izinde inşâ’ etmek, 15 asırlık İslâmiyyet’in ŞÎRÂZESİNİ dağıtmak olmayacak mıdır?. Böyle olursa, bu dîn artık kimin kalbinde yer edecek? Etmeyince de, insanlar anarşist ve terörist olub dağlara çıkmayacak mıdır; çıkınca da, 7 düvelin ve insanlığın başına belâ olmayacak mıdır?..

Fettoş da, İslâmiyyet’i tahrîf, tağyîr ve tebdîl ederek, böyle bir dîn uydurmanın peşine düşünce, ortaya nelerin çıkdığı görülmemiş midir?. “Kedicikli ve grup bilmem neli Adnan Hoca” ve benzeri onlarca çetenin yapdıkları da, esasda aynı şeyler değil midir?. Daha sayalım mı?. Taaa DİB’in, İmam Liselerinin ve ilhâdiyatların kuruluşuna ve memleketi ne hâle getirdiklerine kadar gidelim mi?

Buradaki ŞÎRAZE kaymasını acebâ kimin emrindeki DÎNÎ otorite veya makâm görmeli ve HAKKI ortaya koymalıdır?.. Bugün Türkiya’da böyle bir yer, bir karışcık da olsa bırakılmış mıdır?. Zîna, faiz, heykelizma, İslâmbozarlık, istavroztaparlık, kiliseyaparlık, homoseverlik, putdanöperlik, sarhoşyatarlık, kumartutarlık, soygunçakarlık, boğaz keserlik, can çekişen boğazı kesilen kadınları yakarlık, sövüb sayarlık, partitaparlık, insana kul ve köle olurluk, darbehortlarlık, târihsaparlık,  âileyıkarlık, dilidilerlik, laikçakarlık ve binbir şirkekerlik ortalığı istîlâ ederken, orada İSLÂMİYYET’in hangi hücresi veya zerresi diri ve nefes alır kalacakdır!?.. 19/Ağustos/1923’de İkinci ve kinci şef  de diğerleri gibi, “GENÇLİĞİN KAFASINI ALLÂH VE PEYGAMBER GİBİ BOŞ LAFLARDAN VE KAVRAMLARDAN KURTARMIŞ OLACAĞIZ” demedi mi?. Mevcûd AKAP hökûmât-ı cümhûriyyeleri bu emre göre mi CHAP ile si.ik yarışı yapacak veya kayıkçı kavgasından muzaffer çıkacakmış?..

ŞÎRÂZESİ ÇIKIK SİSTEMİN, NESİ ŞÎRÂZESİNDE-ENDÂZESİNDE-ZIVANASINDA VE ROTASINDADIR?

RTE, Doğu’da Meal dağıtmıya başlayınca, bunun karşısında o zaman, Bozkurt Bağçeli demediğini bırakmıyor! Bugün bir yedikleri ayrı gitse de, o zaman yani 6 senecik evvel Bağçeli ateş püskürüyor! RTE “Kur’anın KÜRTÇE MEÂLİ” dese de, Bağçeli “Kürtçe KUR’ÂN dağıtıyorsun” diyerek politik hasmı karşısında küplere biniyor!. Çünki ikisi de “Ne mealden anlıyor, ne de Türkçe Kur’ân’ın ne demek olduğundan!”

Hâşâ ve kellâ!.

Anladıkları tek şey, neyi kullanırsak, onu bir fazla oya tahvîl ederiz maddesi!. Bu ne olursa olsun, meal v.s. hiç farketmez!. 

Dedik ya, ŞÎRÂZESİNDEN çıkmıyan hiçbir şey kalmadı!

Politikacıların derekesini, manzarasını, keyfiyetini, dindeki zerrece miskâl kifâyet ve samimiyyet taşımadıklarını görmek ve göstermek bakımından o bahsetdiğimiz 2015’e gidelim; ve bugün RTE ile kanka olub aralarından su sızmıyan Bozkurt Bağçeli’nin, yiyeni bir sene yatalak edecek sözlerine bakalım!

Anın çün böyle cumhur ittifaklı politika, son derece “Yerli ve millî” olduğu içün (!) olsa gerek, ŞÎRÂZESİ her an çıkıb formalar sağa sola nasıl dağılır, bunu da Hakk Teâlâ Hazretleri bilir!

Çünki yapı harcı beton değil, görüldüğü üzere kerpiç gibi çamurdan şeylerdir!

Bağçeli, Bozkurt damarı tutub bir nâra ve iki adet nağme ve üç adet de boğaz patlaması atarsa, bütün “Gayr-i millî ve yerli olmıyan” çakallar nerelerde saklanacak, delik arar! Bunu da zamanı gelince göreceğiz!. Fettoşistler dünyanın 4 bir köşesine, çil yavrusu gibi nasıl saçma gibi saçılıb döküldüler! Bugünün DARBE coronası nükseden, darbeci yeğeni C. Pataklı ve “Menderes erken seçime gitseydi ipe gitmezdi” demiye getirerek, saraya, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen dinle”  havalarına giren ve emeklemek ve beklemek periyodundaki OR Cenırıl Taşbuğ da, öylece yani fettoşistçe yani saçma gibi arz küresi kutupları ile hatt-ı istivâya kadar saçılırlar!!!

Bağçeli bu, ne demişdi (15.5.2015) târîh-i efrencîsinde?..

Seçim evveliydi…

Yenir yutulur cinsden değil!

Ammâ birileri âfiyetle nasıl yemişdi! Okursanız korkarsınız!

DEVLET BAĞÇELİ ATEŞ PÜSKÜRÜYOR!

Ama bu noktaya geldikden sonra okumadan da olmaz, nasıl kıyarız? O 12’den vurub (!) delik deşik eden, gırtlak patlatan cümleler şöyle ki, aradan sâdece 5-6 sene geçmiş:

“PKK ile masaya oturmuştur. Erdoğan ve Davutoğlu Türk ve Müslüman katilleri ile iş tutmuştur. Haçlı saldırılarını doğu-batı kaynaşması olarak sunan Erdoğan’dır.”

Bozkurt politikacı Başbuğ Bağçeli, “Doğu Batı kaynaşmasına” 5 sene evvel böylesine karşı çıkarken, bugün Perinçek ve Destici ile kol kola hükûmet ortağı bir vaz’iyyet iktisâb edince, Erdoğan’ın şu sözlerine en küçük bir aksül’amel göstermiyor!

40 gün evvel (20. Kasım 2020’de), “Ümmetin Lideri RTE” şöyle demiş:

“Dostlarımızla ve müttefiklerimizle daha güçlü iş birliği hâlinde olmak istiyoruz. AB’den bize ayrımcılık yapmamasını, ülkemize yönelik aleni düşmanlıklara alet olmamasını istiyoruz. Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz.”

“Ümmetin Lideri” dediğin işte böyle konuşur!
Kafasına sıkan Gökalp, “İslâm Ümmetinden, Garb medeniyetindenim” der de; RTE, “İslâm Ümmetinin Lideri, Avrupa’nın tasavvurcusuyum” diyemez mi?. Derse Kıyâmet mi kopar?. Der mi der! Demiş işte!..

Üstelik de, bunu demeden evvel aynı konuşmada, o Avrupa düvel-i muazzamasına (!) “Demokrasimize set kurdunuz, sinsi oyunlarla karşımıza çıkdınız” diyerek pek sert kaş çatıyor, zımnen “Fettoş terörüne çanak tutdunuz” demiye getiriyor!. Evvelâ “hâinlik etdiniz” diyor, sonra “Biz ancak sizin içinizde var oluruz, siz olmadan geleceğimizi kuramaz, hatta tasavvur bile edemeyiz!” diyor!

İşte cümleleri:

“Demokrasi ve kalkınma mücadelemizin önünde set kuramayacaklarını görenler, son 7 yıldır ellerindeki tüm kozları sahaya sürdüler. Ülkemizi yeniden kendi iç mücadeleleri ile vaktini ve enerjisini harcayan bir ülke haline getirmek için çalıştılar. Sinsice yeni oyunlarla karşımıza çıktılar.”

Bu kadar tenâkuza “metal yorgunluğu” mu denilmeli, yoksa “Bozkurt Bağçeli Bey’in güvencesi” mi?..

Bay Kılıçdârzâdenin akşam başka, sabah başka konuşduğu ve ŞÎRÂZEYİ kaybetdiği doğrudur, ammâ Bay Raiz’in aynı evet aynı konuşmadaki ŞÎRÂZESİNE ne diyeceğiz?

Ne diyelim, Haçlıdan idhâl “millî ve yerli” politika böyle îcâbetdiriyor! Yola devam, durmak yok deriz; “Yâ Allâaah bismillah” deyiverir, işi tatlıya bağlayıveririz!

Bozkurt Bağçeli Bey devam eder:

“Sizler bir öğün aç, diğer öğün tok yatarken, Erdoğan Ankara’ya Kaçak saray dikmiştir.”

5 sene evvel “kaçak” olan Sara-yı hümâyûn, bugün sanki “müşterek karargâh” olmuşdur!

2023’de, bakalım o saray kime kalacak?. Hiç belli olmaz, ŞÎRÂZESİ düzelirse, Kraliçenin de izn ü keremiyle Kayserili Hacı Abduş ile Hayrünnefâset hanıma kalır mı kalır! İşte o zaman Emnânımla ihtilâfın âteş-i sûzânı bütün okyanuslara kadar şu ences dünyâyı alev topuna çevirmiye yeter ve hatta artar!

‘ERDOĞAN’I PEYGAMBER İ’LÂN ETTİLER’

Saygıdeğer ve solcusavar Bozkurt Bağçeli devam eder:
“Soyguncuları koruyan ve kollayan yine Erdoğan’dır. Erdoğan, maneviyat üzerinden başkanlık propogandası yapıyor. Kürtçe Kur’an Erdoğan’ın dilindedir. Bunlar Erdoğan’ın propoganda malzemesidir. Erdoğan rotayı kaybetmiştir. Kürtçe Kur’an ne demektir? Bu nasıl bir edepsizliktir. Erdoğan, bu günahların bedelini nasıl ödeyecektir. Milletimiz asırlardır Kur’an ile nefes almaktadır. Bu olanlar yoldan çıkmanın belirtileridir. Erdoğan’a dokunmak ibadettir dediler. Peygamber ilan ettiler. Allâh’ın elçisi diye Erdoğan’a seslendiler.”

Nasıl?. “Rotayı kaybetmiş, Kürtçe Kur’an (Tevbe bin kere), edebsizlik, günahlar, yoldan çıkmalar, RTE’a dokunmak ibâdet, Peygamber ilânı, Allah’ın elçisi, v.s…”  

Yerli ve millî TÜRK POLİTİKASI!

Bunları biz söylesek, herhalde ya ayaklarımızdan Musolini gibi asılır, veya İngiliz başvekili saç-baş oğlanın dedesi Ali Kemal gibi İzmit’de LİNÇ edilirdik!

“5 yıl evvel ROTA KAYBOLMUŞ”, ammâ bugün bulunmuşdur!!!

Politikacıların ŞÎRÂZESİ mes’elesi!

Bağçeli’den devam:

“Türk milletinin vereceği her karara saygılıyız. Çünkü biz demokrasiye inanıyoruz.

Yeri gelir demokrasiye inanırlar, yeri gelir laikliğe, yeri gelir İslâm’a, yeri gelir Bozkurta iman ederler, yeri gelir halka, yeri gelir mozaleye, yeri gelir partiye, yeri gelir cumhuriyete inanırlar!… Mekân ve zaman mes’elesi!

Bugün cumputrasi devr-i dilârâsında, kim neye inanacaksa inanır, ammâ onun “Müslümanlığı” demirbaşdır, hiç bitib tükenmez! Dinamo hiç durmadan hatta uyurken bile çalışır ve elektrik üretir gibi müselmanlık  ve süselmanlık üretir! Artık onu, Müslümanlık bile (hâşâ, sümme hâşâ ve kellâ) içinden çıkararak fırlatıb atamaz! O her hâl ü kârda yerinde çakılı kalır, kimse onu bir milim yerinden, başkanlık koltuğundan, saraylardan, makamlardan, baş olmakdan, ümmet bilinmekden, diyaloglardan, ittifaklardan, kilise ve papalardan, âyîn-i rûhânîlerden, cennet köşklerinden, hûrilerden, gılmanlardan, ırmaklardan ve binbir cennet-i a’lâ ni’metlerinden ebediyyen ve bir mikron kımıldatıb oynatamaz!!!

Yeter ki 9 ışık ile 4 (yani râbia), ikiz kardeş gibi yaşasın ve aralarına darbeci ve heybeci 6 kazık girmesin!

Bozkurt Bağçeli devam eder:

“Çünkü biz Isparta’ya güveniyoruz. Eroğan’a milli irade nedir diye sorsak, AK Parti’ye oy verenleri gösterir. Cumhurbaşkanı olmasına rağmen bize yavru muhalefet demeye devam etmektedir. 2002’de biz gittik. Müslümanların hakkını gasp eden işgalciler geldi. 2002’de biz gittiğimizde milliyetsizler geldi. 2002’de biz gittik, şehitler çığ gibi arttı. Türkiye’nin bahtı karardı.”

2002’de gelenler kimmiş: Gâsıplar, işgalciler, milliyetsizler, bahtımızı karartanlar!

Kim bunlar yâhû?

Şîrâzesi kayan Kılıçdârzâdenin kurtarmak istediği HADEP ile, 52 kişinin ölümünden mes’ûl tutdukları şu Kemirtaş takımı mı?..

“Bozkurtların Dirilişi” gibi bir manzara!

Devam:

“Biz yürüyoruz. Başkaları tir tir titriyor. Erdoğan 24 gün daha ye iç dolaş. Erdoğan 24 gün daha sefa sür. Saltanatına devam et. Aldığın beddualar yoluna taş koyacaktır. Allah’ın adaleti yerini bulacak, Türkiye ise özgürlüğüne kavuşacaktır. Aziz Ispartalılar, 7 Haziran günü Isparta’dan tarihi bir hamle bekliyorum. Sandık başına gittiğinizde tertemiz bir sayfa açmak için MHP’ye oy verin.”

BEDDUA seansları bile eksik değil!

Ne diyelim memleketin şîrâzesi, endâzesi, zıvanası, Ziganası ve ROTASI işte bu…

LOZAN VE İNGİLİZE TAPALIDAN BERİ ŞÎRÂZE KAYIK!

AKAP da, “yerli ve millî” kılarak, her şeyi kılıfına sokmakda ve Çin aşısına kadar herşey güzel gösterilebilmektedir!

Dünya piyasasında “DANDİK” mal satan bir pespâye olarak görülen  do..z tüccarı Çin âleminin aşısı da, “millî ve yerli” AKAP büyük başları tarafından “övgülerle ve sevgilerle” karşılanıyorsa; ve halkın gözüne gözüne hamle yapılarak dile ve enjektörlere alınıyorsa; artık onun da “yerli ve millî” olmasına inanmamak ve hele o Çin mahlûklarından elde edilen ifrâzâtın zerkedilişine karşı çıkmak, neden “Vatan Hâinliği” ve daha bir çok kepâzelik olmasın!???…

Gerçi 1000 yıllık Selçuklu ve Osmanlı TÜRK yazısı (Elifbâsı) bile “Gayr-i millî ve yabancı, şîrâzesi kayık” olmasaydı, kapıdışarı atılır mıydı!?. Ve Haçlı Avrupa Lâtinlerinin yazısı da, “MİLLÎ ve YERLİ, şîrâze, endâze ve rotası, hatta rotarysi” yerli yerinde olmasaydı, birşey anlamaz ehâlî ile  “Türk milleti zekidir” denilen kavm-i etrâka zorla da olsa giydirilir miydi?.?

Hâlâ Aristo mantığı ile mi yaşanacak?. Cumputrasi mantığı ne güne duruyor!?. Hele “14-15 asır evvelki” Kur’an, Sünnet, İcmâ’ ve müctehid imamların  Şerîat mantığıyla yaşamaksa, hiç ama hiç olmaz, bu aslâ, “Bugün yani 14-15 asır sonra hiç uygulanamaz!” Global gâvurlar ne demez adama!!!

Evet, ŞÎRAZE öyle bir kayıyor ki, düzeltebilene aşkolsun!

Ankara jakobenizması neye “millî ve yerli” demişse, o hemen öyle olur; ve neye de “Atatürk Milliyetçiliği ve Devirimlerine” aykırı demiş ise, o da der’akab, füc’eten (ânında) hemen “Yabancı ve gayr-i millî” oluverir!.

Bu bir hârıkul’âdelikdir ki, cumputrasi istidrâcı demek de câizdir!

“Şîrâze, endâze ve Darwin’in şempanze genetik ve biyopolitik teorisi” gibi şeylere bu zâviyeden bakan yüce sarayımız, büyük bir “atılım ve katılım gerçekleştirmekte”dir…

97 yıldır, “millî ve yerli” olmıyan ne vardır? Ne ararsanız hepsi de tâ Fransız ihtilâline kadar 3-4 asır evvelki Haçlı Avrupa’dan İDHÂLDİR!…

Çağdaş ve “Muâsır medeniyet veya edeniyet seviyesine çıkmak” demek, bir asırdır “millî ve yerli” olmak demekdir! Piyango kumarı ve Manukyan mesleğine varıncaya, eğitim ve cinsî eğilim ve esinimlere kadar “millî” olmıyan ne var? “YERLİ” yerinde bulunmıyan ne var? Parti-pırlara kadar hangisi “Millî ve Yerli” değil?. Para-lakentolarda, milletin parasıyla beslenen dağ çetelerinin uzantılarına kadar, “millî ve gâzî mecâlisde” “millî ve yerli” olmıyan bir gramlık ifrâzâtdan bile bahsedilebilir mi?..

Kökü, Lozan İngiliz irâdesine oturan Sistem ise, her şeyi ve cevheriyle toptan “millî ve yerli!”

 

(Mâba’di var)tt

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir