(6) Diyalog Aşk Ve Tutkusunun Bâtıl Ve Haçlı Temeli!
31 Aralık 2013
(2) Müşâvir Olmak; Ve Üç Religionun Misyoner Vâizi Oldurulmak!
12 Şubat 2014

Yehûdi-haçlı gâvurları ile onların kuyruğu cemâdât veya herhangi bir grup veya parti-pırtının, İslâmiyyet’in başına getirdiği sıfat, bu mukaddes ve muazzez

MÜŞÂVİR OLMAK; VE ÜÇ RELİGİONUN MİSYONER VÂİZİ OLDURULMAK!

(1) 

Ahmed SEYYİDOĞLU

 

Yehûdi-haçlı gâvurları ile onların kuyruğu cemâdât veya herhangi bir grup veya parti-pırtının, İslâmiyyet’in başına getirdiği sıfat, bu mukaddes ve muazzez Allâh Dîninin, tahrif, tağyîr ve tebdîlinden başka hiçbir ma’nâ ifâde edemez. Hâşâ, “Ilımlı İslâm” demek, “İslâm dışı İslâm” demekdir; ve bunun, “İslâm’sızlık” demekden başka da, hiçbir delâleti yokdur…

“Ilımlı İslâm” muhâl, “ılımlı İslâm’sızlık” mümkindir; el-ân da dünyâda vardır!.

“Siyâsal İslâm”  düzmesi de, küffâr uydurması olub muhal; “siyâsî İslâm’sızlık” ise mümkindir ve bugün yaşanmaktadır!

İslâmiyyet gibi mutlak ve mukaddes Allâh Dîninin bir tek şekli vardır; o da, Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm Efendimiz Hazretlerinden ashâbına, onlardan tâbiîn, tebe-i tâbiîn, müctehidîn ve etbâına geçen bir DÎN olmak… Delillerinin de, “edille-i erbaaya” adam gibi mutâbakât ve mutâvaat eder bulunması… Ve bu ana edille ile tahsîs ve ta’yîn ve tesbît edilmiş olarak, 15 asırdır gelen İslâm… Dünyâ şeytanları emrindeki iç yırtıklar, buna şöyle veya böyle dermiş, bunları dinliyen ve bunları yiyen, kim olursa olsun, îmansız, İslâm’sız ve ahlâksızdır; veya gerzek bir zavallıdır… Böyle modernite ve reformite beyinsizlerinin “İslâmiyyet’e nisbet iddiaları!” salaklığın da ötesinde bir geri zekâlılık ve haşhâşîlik veya şartlanmış olmakdır!

Allâh ve Rasûlü İslâmiyyet’inin dışında, adı ne “İslâmlığı” olursa olsun, o, İslâm değildir; ve “Müslümanlık” diye yutdurulan, GDO’lu, hormonlu, haşhâşîlik veya şeytânîlik yüklü zehirli bir bulamaçdır…

Pensilvanya’lıların, “fâiz ve vâiz lobilerinin”, kriz ve keriz sürülerinin veya haçlı-yahûdî kuyruklarının uydurduğu ve İslâmiyyet’i yıkmak içün kitablarla piyasalara sürdüğü “Türk Müslümanlığı” gibi hâinlikler de, sâdece münâfık küfrü kabilinden pislikler!…

Kâinât’da, ne Türk müslümanlığı, ne Arab müslümanlığı ve ne de İngiliz müslümanlığından bahsedilebilir… Bahsediliyorsa, bilinmelidir ki, karşımızda ya hâin veya gâfil bir İslâm düşmanı oturmaktadır!. Şeytânî ve dembokratik “tartışma ve ağız ishâlini”, vahy gibi mutlak hakîkatın içine kadar sıvamak isteyiş, vahyin ne olduğundan bîhaber oluşun veya ona inanmayışın bir delil ve ifâdesidir…

Diyalogçu ve ibrahimî dinler hezeyanı içindekilerin, “Türk Müslümanlığı!” diye bir küfür, şirk veya nifâk hezeyânı ne kadar olamazsa; “Türk gayr-i müslimliği veya Türk İslâm’sızlığı, Arab İslâm’sızlığı, Acem İslâm’sızlığı” o kadar vardır ve ortalığı da kokutmaktadır!

Başvekîl müsteşarı Akdoğan’ın (5.2.2014)de yazdığı günlük fıkra, hiçbir müslümanı bağlamaz; çünki adı geçen, dembokratik bir zemindeki döner koltuğundan, dünyaya ve Müslümanlığa, Müslümanlığın dışından ve uzağından bakmaktadır!. Aynen, tâ Pensilvanya’lardan bakanlar gibi…

 Müslümanlığa, müslüman gibi ve nâmusluca bakmadıkça, hiç kimse, Müslümanlığın ne olduğunu bilemez; hissedemez ve beşer çerçevesi içinde kalarak idrâk de edemez… Ömründe hiç denize girmiyen bir adam, denizde yüzenin ne hissetdiğini ve deniz hakkındaki idrâklerini ne kadar bilebilecek ve hissedebilecekse; İslâm’a dışından bakıb, Müslümanlık hakkında konuşan veya yazan adamların ortaya koyduğu hamûle de, bundan sonsuz kere daha abes ve mülevvesdir…

Okuyalım:

“Paralel yapının propagandacılarının uluslararası topluma pompaladığı iki iddia (yalan) var. Birincisi AK Parti’nin el-Kaide gibi terörist örgütlere yardım ettiği, ikincisi, siyasal İslam’ı temsil eden AK Parti’ye karşı ılımlı İslam kanadının bir mücadele içinde olduğu…

 Dediğimiz gibi “siyâsal İslâm” veya “ılımlı İslâm” denen şeytan üfürmesi olsun, İslâm düşmanı Bâtıl Batı tarafından imâl edilerek, onların içimizdeki kuyrukları tarafından piyasada tedâvüle sokulmaktadır… Bu kabil bütün sınıflandırmalar, bir eksiksiz dünyâ kefere sürülerinin İslâm aleyhine uydurduğu iblisliklerdir; ve fakat Allâh Azze ve Celle ise, bir tek İslâmiyet göndermiş, bununla da, (tevhîdi), bütün insanlara biricik hedef olarak göstermişdir… Bunun içün de, Allâh Azze’nin insanları tasnîfi, bu (tevhîde) mutlak ve sübhânî bir te’yîd ve tasdîk olarak: 1. Müslümanlar, 2. Kâfirler, 3. Münâfıklar olarak üç kısımdan ibâret bilinir…

Müşâvire, dayışman vezninde “danışman”la devâm:

 “Malum, batılılar siyasal İslam deyince radikalizmi, köktenciliği, fundamentalizmi anlıyorlar. Yani demokrasiyi kabul etmeyen radikal hareketler ve silahlı örgütler… AK Parti’nin bu kategoriye girmediği 11 yıllık politikalarıyla ayan beyan ortada. Demokratik siyaseti yöntem olarak seçen hiçbir hareket, köktencilikle ve radikalizmle birlikte anılamaz.”

 Şu ibâreler bile apaçık gösteriyor ki, Bâtıl Batı önünde eğilenler, biribirlerini bile o Batı denen Bâtılın tasnifi ile muhâtab almakda; ve kavgada üstün gelmek içün, ağızlarına Batı denen necâsetin verdiklerini geveliyerek ıkınmaktadırlar!. Bâtıl Batı’nın “dembokrasisini”, o dembokrasinin genlerinde mevcûd “siyasal İslâm, ılımlı İslâm, radikalizm, kökdendincilik, fundamantalizm” gibi zehirleyici mefhumlardan uzak tasavvur edemezsiniz!..

“Müşâvir ve fâiz-vâiz lobi” karşı tarafları, “dembokrasiden dönüşü”, dinlerinden dönüş olarak kabûl etmiş göründüklerine göre, görülen o ki, bunlar, Batı’nın, ağızlarına tutuşturduğu “mefhûmlar anarşisi” içinde boğuşmalarına devâm edib gideceklerdir!. Müsteşarın i’tirâf etdiği üzere; “Batılıların anlayışı”, dembokrasi ana temeli üzerinde ne ise, onun üzerinden biribirlerine vuruş ve dalaş vardır!. “AKP’nin, demokrasiyi kabul etmiyen radikal hareketler ve silahlı örgütler” dışında yer aldığı müdâfaa edilmekde… “Demokratik siyâseti, YÖNTEM olarak” seçtiklerine göre de, bu mantık üzerinden netice, “biz, kökdendinci ve radikal-siyâsal-fundamantalist İslâm içinde olamayız!” oluyor!.

O zaman soralım, neyin içindesiniz?.

 Bâtıl Batının “istemediği” İslâm’ın içinde değilsiniz; pekiy, “istediği İslâm’ın” içinde misiniz?

Var mı cevab?

İkisinin de içinde değiller!. “İstenmiyen ve istenen İslâm’ın” dışında, üçüncü İslâm hangisi?

Yok!

İşte AKP “inançlı” bürokrasisinin, beyin takımının röntgen filimleri bu…

Lâf canbazlığı, mugâlâta, cerbeze, göz külleme…

Nereye kadar?. Öyle mi efeler ve efendiler!?

İşte böyle, senede dört mevsim, 4 “darbe” davetçisi bir çizgi içine kendinizi fırlatır ve hem kendiniz rahat edemez; ve hem de, milleti huzurlu kılamaz ve netîceten de, alacağınız duâ neyse bol bol alırsınız?

Bâtıl Batının, prangalı mahkûmları gibi konuşuyor; ve AB kıblesinden şaşmamanın hâşâ “âmentüsüyle” nefes alıyor gibi de diyorsunuz ki:

“- Batı, bundan, kötü anlar; öyleyle biz, o değiliz; şöyleyiz dersek sever, öyleyse biz oyuz!”

Tam 175 senedir, işte  “esâretin” konuşturduğu dil, kopası dil bu!.

Sonra da, “Müslüman Gençlik Yetiştirme!” dümenleri; ve böylece de, oy toplama dilenciliklerine yem serpmeler!

 Şimdi de, al sana, sırılsıklam îmân törpüsü, tepeden tırnağa tahrif kiri ve kabuklu Batıl Batı’yı “sevindirici” ve onun gözüne girici bir uydurma daha: “Sosyal İslâm!”

 “Türkiye’de sosyal İslam diye adlandırılan yapılar da bellidir. Bunlar dini cemaatler, tarikatler ve manevi temelli fikir hareketleridir. Risale-i Nur grupları, sosyal alanda manevi çalışmalar yürüten hareketlerdir.”

 AKP kafatasının içinde, demekki böyle şeyler cirit atıyor!

Müteveffâ Nureddîn Topçu’nun “İslâm Sosyalizmi” küfrüyle boy ölçüşen ve yeni şişirilib tedâvüle sürülen, AKP dilinden “Sosyal İslâm!”

Kelime-i Tevhîd’in, ilk cümlesi olan “lâ ilâhe” demeye bu kadar uzak olmak…

“Lâ şerîkeleh” dediğimiz ve sübhân olan Allâh Azze’nin nizâmı ve vahiy bütünü münezzeh İslâmiyyet’i beğenme; ve onu, “İslâm sosyalizmasından, İslâm cumhuriyetinden, İslâm demokrasyasından, İslâm burjuvazisinden, ılımlı İslâm’ından, radikal- fundamantalist ve siyasal, sosyal İslâm’ına” kadar, Bâtıl Batının “seveceği” bir sürü kapanın içine hapset; ve kapan içindeki mahlûku, tepesinden su dökerek boğmaya çalış ve bu sûretle öldürmeye kadar, her işkenceyi mubah gör!

İşte, “Din hürriyeti” diyerek bal niyetine, millete yalatılan baldıran zehri!

Demek oluyor ki, “dini cemaatler, tarikatler ve manevi temelli fikir hareketleri ve Risale-i Nur grupları, sosyal alanda manevi çalışmalar yürüten hareketler!”

O kadar!

Sosyal alan, kamusal alan ve bilmem ne talan dünyasının, Allâh’ın Dînine biçdiği hüviyet ve hakk-ı hayât!

Kapıma “oy dilencisi” olarak bir dembokratik mahlûk gelmesin, âcile yetiştirilemiyebilir!

Müslümanların şeref ve haysiyyetleri ile bu kadar oynandığı dünyanın neresinde görülmüşdür?. Müslümanlar, “oy sağılan sağmal inekler” olarak görülecek; ve dembokratik menfaat şebekeleri, bu sağılan sütlerle beslenib semirecek!

Müslümanlara, “dembokrasiye kul olmuş “Sosyal Toplum Kuruluşları=STK” olarak yaşayın” deniyor!.. Ve yine deniyor ki, “sakın, idâre ve siyâset kânunları olmıyan bir Müslümanlığa îmân ederek, “sosyal İslâmcı” denen, burulmuş, hadım  ve iğdiş edilmiş bir haremağası rolü ile yaşayın!.”

 Deniyor ki: “R. Nûr Grupları gibi olun, sosyal alanda manevi çalışma” içinde, haremağası olarak dolaşın!. Ensene tokadı yedin mi, lokmanı vermek üzere!

Bu tepelerden inen yüksek mesaj ve emirlerin, Pensilvanya Kal’asından gelen kalkışma ve emirlerden zerre kadar farkı ne?. Kale kumandanının kitablara geçen sözleri, buyruk ve ictihadları nasıl? Buyrun:

“…doğrudan doğruya idâreyle alâkalı mes’eleler, Şerîat’ın sâdece %2’sini meydana getirir ki bu da, idârecilerin görevidir, öncelikle onları ilgilendirir. Toplumun her ferdini alâkadâr etmez.” (Küresel Barışa Doğru, 2002, s: 99)

 O kadar!.

Allâh ve Rasûlü ve 15 asırlık fıkıh, tefsir, hadîs, akâid müdevvenâtı ne demiş; “Kale kumandanı”, şakirtleri vasıtasıyla cihâna hangi mesaj ve masajı şaplaklamada!?. Türk Okulları, Türkçe Olimpos dağları; hergün, Herkül fısıldama, (sızıntı)lama ve horuldamalar, medya iblisleri ve onlarcası, işte böyle bir tahrif ile, hıristiyanlaşmış ve yehudileşmiş ve onların dişine uygun bir religion uydurmanın peşinde!!!.

 

(Mâba’di var)

(İntişârı: 09.02.2014)

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir