Keşke Bin Kere “Diktatör” Olsan Da, Öteki Şâibeler Bir Kere Olmasa, Yakışır!
13 Haziran 2014
“Sandıksal” Kumardan Kazanan Olmadı!
4 Kasım 2015

Şimdi yepyeni nevzuhur bir proje (taktik) piyasaya sürülmeye başlandı!. Cem vakfı başkanı alevi dedesi prof. İzzettin’in tabiriyle “BARIŞ

CAMCEM (câmi-cemevi) KOALİSYONU DÎNÎ DÜZENEĞİ, GLOBAL FİTNENİN BİR PARÇASIDIR!

Ahmed SELÂMÎ

 

Şimdi yepyeni nevzuhur bir proje (taktik) piyasaya sürülmeye başlandı!. Cem vakfı başkanı alevi dedesi prof. İzzettin’in tabiriyle “BARIŞ VE TANIŞMA projesi!”

Câmi ve cemevi denen yer aynı komplex içinde bulunacakmış! Kısaltarak bu câmi-cemevi fitnesine (camcem religionu) da diyebiliriz… Bu camcem düzeneğinin fikir babası veya dedesi de, okyanus ötesindeki emekli bir vâizmiş!.

Camcem koalisyonu dinî düzeneğinin, “ılımlı İslâm” plânlarının bir parçası olduğunda elbetdeki şübhe edilemez. Yehûdiyyet ve nasrâniyyet gibi nice mecâzî ma’nâdaki bâtıl dinler ve alevîlik gibi dedeye secdeli bir takım gelenekçi hayat tarzları ile Allâh Azze’nin dîni ne kadar kırıştırılır ve katıştırılırsa, o kadar da sulandırılmış; ve kendi dışındaki din ve inanç katagorileri ile de arasında fark bırakılmamış olacağından, bu Hakk dînin, dünyâdan kaldırılma planları da, o kadar muvaffak (!!!) olmuş bulunacakdır!

Camcem koalisyonu dînî düzeneğinin, vâizfendi ve dedefendi işbirliği ile hayâta geçirilmesi, dünya “hoşgörü ve diyalog” şebekeleri tarafından da ne kadar takdîre şâyân bulunacağında, elbetde şübhe edilemez… Projenin hangi dünyâ patronları tarafından hazırlandığı ise, ayrı bir mes’ele…

İslâmiyyet’in, vâizfendi yârânı Dedefendi İzzettin tarafından daha şimdiden nasıl hücûma uğradığı; ve içinin nasıl kin ve adâvet ile dopdolu olduğu, 11.9.2013 târihli haberler arasında aynen şöyle ve son derece zararlı ve tehlikeli bir keyfiyet olarak ortaya konulmaktadır:

“- Camiye ve cemevine gidenlerin arasındaki iletişimin önemine işaret eden Doğan, “Alevilerin Sünniler hakkında, Sünnilerin Aleviler hakkında yıllar yılı siyasi iktidarlarca üretilen, Ebu Suud Efendiler, şeyhülislam tarafından yaratılmış olan yalanlar, iftiralar, karalamalar bu projelerle tamamen silinecek halkın beyninden ve gerçek gün yüzüne çıkacak” diye konuştu.” 

Dikkat ediniz, sünnîlerin büyük müfessir ve şeyhülislâm’ı Ebû Hanîfe-i Sânî Merhûm Ebussuud Efendi Hazretleri şahsında, sünnîlere (ehl-i sünnet vel’-cemaate) nasıl hakâret ve iftirâ ediliyor:

 “Ebussuud Efendiler, şeyhülislamlar tarafından üretilen yalanlar, iftirâlar ve karalamalar…..”

Oha!

Sevsinler, cemaat hocfendisi ile  alevî dedefendisi İzzettin’in “barış ve tanışma projesini!”

Sünnîliğin kıymetlerine, yalan, iftirâ ve hakâretler yağdırarak, “kardeşlik, barış ve tanışma!” masalları…

Tabii alevi dedesi İzzettin tarafından, İslâm Dîni, Osmanlı ve Büyük Şeyhülislâm Ebû Hanîfe-i Sânî Ebussuud Efendi Hazretleri’nin, bu derece hücûma uğraması apaçık gösteriyor ki, bu projenin (ş.ytânî) olmadığı husûsunda aklı başında bir müslümanın iknâ olması imkânsızdır… Adı geçen alevî dedesinin bu kabil hakâretleri karşısında, Pensilvanya cânibindeki emekli vâizin de, “Ebussuud” Efendi Hazretleri hakkında “yalancı, iftirâcı, kara çalıcı” ve bunları “yaratıcı” bir zât olduğu îmânı ve kabûllenişi var mıdır?. Varsa, alevî dedesi İzzettin ile, aynı îmân ve kabûllenişi benimsemiş ve paylaşmış demekdir!. Bu îmân ve kabûllenişler yoksa, İzzettin kankası ile acaba Ebussuud Efendi Hazretleri gibi dünya çapında bir allâmenin, “yalancı, iftiracı ve kara çalıcı!” oluşunu bir iftirâ olarak kabûl etmesi; ve İzzettin’i, hizâya, îmâna, edebe ve terbiyeye da’vet etmesi, kat’iyyen lâzım gelmez mi?.

Merhum Ebussuud Efendi Hazretleri gibi bir Osmanlı Şeyhülislamı ve bir allâmesinin, bu şekilde aşağılanması karşısında susmak, aceba, “haksızlık karşısında susan şeytan olmak!” telâkkî edilmiyecek midir?. Essebebu ke’l fâil sırrınca, alevî dedefendisinin, sünnîlere, bunca  hakâret ve iftirâlar savurmasına sebeb olan emekli vâiz hocfendinin, mes’ûliyyeti, acebâ İzzettinin’kisinden hafif mi olacakdır?

Ebussuud Efendi Hazretleri gibi 5 asır evvel Rahmet-i Rahmân’a kavuşmuş, kendisini müdâfaaya mecâli kalmamış bir Osmanlı âlim ve velîsinin, bu derece hukûkuna tecâvüz, onun gıybetinin yapılışı ve levmedilişi, aceba, insanlık şeref ve haysiyeti taşıyan en basit bir adam tarafından bile kabûl edilebilir mi?

Öyle anlaşılıyor ki, cemaat hocfendisi ile alevî dedefendisi İzzettin’in, “barış ve tanışma projesi!” perdesi ve maskesi altında, Müslümanların nice kıymetleri, Ebussuud Efendi Hazretlerinde olduğu gibi, iftiralar, gıybetler, karalamalar, yalanlar ve hakâretler v.s.lerle itibarsızlaştırılıp, yerlerine bir takım alevîmeşreb ve alevîmeslek adamlar oturtulacakdır!. Daha şimdiden, Müslümanların büyük ve velî bildiği, pek muhterem zevât, ulemâ, şüerâ, rüesâ, fudalâ, küberâ, nücebâ ve şühedâ, böyle son derece menfi lâf ve iftirâlarla dile alınmaya başlanırsa, bu işin sonu, birkaç ay veya birkaç sene sonra, hangi “felâket ve sefâlet ve kıyâmet ve cinâyet!” hududlarına varıb dayanacakdır hesâb edile?. Bu projenin altından, târihde olduğu gibi acebâ hangi azîm fitneler zuhûr edecekdir?

Bu kadar galiz iftirâ ve hakâretlere ma’ruz bırakılan Büyük allâme ve  şeyhülislâm ve müfessir Ebussuud Efendi Hazretleri’nin hukûkunu, adı geçen cemaat hocfendisi ve alevî dedesine karşı kim müdâfaa edecekdir?.

Pensilvanya’daki cemaat başkanı emekli vâizfendi, susmakla, aceba “ikrâr” mı etmiş sayılmalıdır; yoksa, haksızlık karşısında susan dilsiz bir nesne mi kabul edilmelidir?

10-15 yıl kadar evvel bir televizyon programında, “Allah yoksa bile insanlar onu yaratmalıdır!” diyecek kadar, akâid ve iman nizâmı değişik ve acib ve alevimtrak bu ma’lum Profededesörfendi’nin, camcem koalisyonu dînî düzeneğinin temel ilâhiyyât kânunları, hep böyle, vahye ters düşer cinsden mi olacakdır?

Bir yazısında, “Alevî Dedesi Prof. İzzettin Doğan Bey çok asîl bir âiledendir, en kısa zamanda kendilerini ziyârete gideceğim!” yollu laflarla, ona medh ü senâlar düzen, böyyük SÜNNÎ Mehemmed Şevket Eygi Sünnefendi Hazıretleri de, bu alevî dedefendisi hakkında, aceba hâlen, daha ne gibi övgüler ve saygılar sayıb dökmeyi planlıyacakdır?.

Haberi okumaya devâm edelim:

“Doğan, “projenin finans yapısının rencide edici olduğu” yönündeki eleştirileri de değerlendirdi.”

Finans kaynağı, cemaat hocfendisidir!. Alevî Dedefendisi Doğan’ın O “Hocfendisi”, 130 memleketde mekteb açmak içün finans kaynak ve kaymak kuyuları bulub dururken, Mamak’da açılacak camcem komplexi içün kesenin ağzını açmışsa, bundan diğer alevi vatandaşları, aceba neden “rencide edici!” bir hâl ü keyfiyet imbiklediler?. Vatikan, Telaviv, Londra, Brüksel, Vaşington gibi çok mühim merkezlerin maddî ve manevî rüzgârını; hatta bazen de Vatikanın “papalık misyonunun bir parçası olmayı” arkasına alan bir “hocfendinin,” bir komplexlik ikrâmını geri çevirmek, hiç “hoşgörü ve diyalog!” ahlâkına, “tanışma, barış ve kardeşlik masallarına!” sığar mı?

Okuyalım:

“Rencide olanları finansmanı sağlamaya davet eden Doğan, “Çok hayrettir, bunlar da ülkenin aydını. Bir barış projesini, ‘neresinden acaba aşağı çekebiliriz, halkın nazarında itibarını düşürtebiliriz’ aracı yapmaya çalışıyorlar. Ülkenin aydını geçinenler böyle olursa normal” dedi.” 

Alevîler alevi, sünnîler sünnî kalmak isteyince; ve “biz ne isek oyuz!” deyince, bu, alevî dedefendisine batmış; ve onları “aydın olmakdan!” aforoz eylemiş!. Böyle iki dedefendinin “projesini aşağı çekmek, halkın nazarında bu projenin itibarını düşürmek!”  çok ayıp ve çok gayr-i aydınlık bir amel-i kabîha imiş!.

Adamlar alevî ve sünnîlere sorub danışmadan, istişâre, istihâre (!) eylemeden, kendi kendilerine gelin güveyi olacaklar; ve bunu, Şam Şeytanı Esed diktatoryası havası ve nefesiyle locadan yeni çıkmış mason kararı gibi elâleme emr-i vâki’ yapıb dayatacaklar; sonra da, ehâli buna tasdik ve tahsin vermeyince, asıl kendileri “karalama” periyoduna girib kıllaşacaklar!

Oha!

Okuyalım:

“Doğan, temel atma sırasında yaşanan protestolar için “fevakalade üzücü” değerlendirmesinde bulunarak, şöyle konuştu: “Bunu yapanların Alevi olması mümkün değil. Bence Sünni de değil.”

Bu ibârede ise, Alevî Profededefendisör’üne âid akıl ve mantık hazînesi yatmaktadır! Kim ki, böyle “cemcam koalisyonu dinî düzeneğinin tapınağını protesto ederse!” o kişi veya kişilerin, alevî ve sünnî olması imkânsızdır!. Ta’bîr-i âharla, bir kişi veya birçok kişi veya Benî Âdem’in, alevî veya sünnî olması içün, Alevî Profededesör’ü ile onun Pensilvanya’daki Hocfendidedesinin camcem projesini protesto etmemesi lâzım ve şartdır!.. Böylece yeni religionun yani “CAMCEM koalisyonu tanrısal düzeneğinin” mü’mini olmanın yolu ve iman şartı, lâ teşbih, kelime-i tevhîdi şudur: “Lâ protesto illâ camcem, dede+efendi profet!”

Dembokraside hergün, din de, tanrı da, cam da, cem de, yem de, herşey uydurmak; ve bunları savunmak, nasıl olsa hem suç değil, hem de sonuna ve dibine kadar serbestdir!

Alevî ve sünnî olmanın tek yolu, böylece keşf ü kerâmet çapında değilse de, kehânet ü istidrâc çapında bulunmuş ve açılmış olmaktadır!

Locasal Profededesör’lerin hâli bambaşka oluyor!

 Alevî Profededesör’ü, aşağıdaki cümlesiyle ise, artık fıtratındaki “SÜNNÎ NEFRETİNİ” bu sefer Büyük Sahâbî Hazret-i Muâviye Radıyallâhu Anh Efendimiz üzerinden gaseyân eder; ve sünnîlere hakâreti, 100’e katlıyarak yürütür!. “Tanışmak, barışmak ve kardeşlik köprüsünün” peri masallarındaki tokmaklı ayakları, iki kafadar dede tarafından nasıl atılırmış, okuyalım:

“ Sünni İslâm ile Alevi İslam arasında barışla ilgili herhangi bir ayrılık yoktur ki. O ayrılık, Yezid ile Muaviye’nin getirdiği kötü tohumlardı.”

Sünnî İslâm ile Alevî İslâm mes’elesine daha sonra gireriz inşaallah… Hazret-i Ali’nin, cemeviyle, dedelere secde ve semah denen şeyle kadın erkeği fırıldak gibi döndürmelerle ve daha yüzlerce noktada zerre kadar alâkası olmamışken; bu “alevî İslâm” nerede, nasıl ve kimin tarafından icâd edilmişdir, cihanda bilen varsa görelim!. Ancak, son inşa mahall-i mahsûsunun, Globalizmanın Pensilvanya cânib-i rûhânîsi olduğu apaçık ortada!

Bu alevî Profededesör’ü olacak adamın, Hazret-i Muâviye’nin, sünnîlerin îmânında her sahâbî gibi mukaddes bir yeri bulunduğu; ve (Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm Hazretlerinin ashabından) olduğunu bilmemesine imkân var mıdır?.

O sahâbinin, Kâinâtın Fahri Aleyhisselâm’ın kaim-i birâderi olduğu; vahiy kâtibliği yapdığı; kütüb-i sittede hadis râvisi olarak bulunduğu; yani ömründe bir kere bile yalanı yakalanmamış (ehl-i sika) bir müslüman kişi olarak geçdiği; Doğu Roma Emperial devlet-i kâfirânesine “sizi, Ali ile birleşir saltanatınızı havuç söker gibi söker atar; ve o sisli puslu Kostantıniyye’yi yakar yıkar kömür eyler ve sahibimle musâlaha eyler seni de (d.muz) çobanı yaparım!” gibilerde mektublarla bile perişan etdiği; saltanatının, Süleyman Aleyhisselâm gibi bir nice hikmete mebnî, ilâhî bir saltanat bulunduğu;  aleyhindeki bütün söylenti ve iftirâların, mükeffir-i ashâb olan râfizî mel’unlarının yakıştırmaları ve isrâiliyyât cümlesinden olduğu, aklı başındaki her müslümana ma’lumdur… Bir eksiksiz, bütün ashâb-ı kirâm (rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn) Hazerâtının sevilib sayılması, ehl-i sünnet vel’-cemaat olmanın en baş prensiblerindendir. Ashabı seven, Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm Efendimiz Hazretlerini sevdiği içün sever; ashâbı sevmeyen de, O Şâh-ı Rusül’ü sevmediği içün sevmez… Bu da nebevî bir hakîkat!

O halde bu cür’eti, bu hakâret etmeyi, bu saldırmayı, bu “tanışma, barışma ve kardeşlik” maskeleri takarak sünnîliği yok etme projelerini, bu adamlar ve bu hoca kılıklılar, hangi localardan ve hangi AB ve ABD merkezlerinden aldıkları talimâtlar istikâmetinde yürütmektedirler?

Son cümleler:

“Ayrıştırarak bölmek, bölerek de yönetmek. Şimdi bu fevkalade iyi niyetle yapılan, Alevi-Sünni çatışmasının önünü kurumsal olarak almada büyük katkı sağlayacak çok önemli bir proje. Ben onun için ‘binyılın projesi’ diyorum.”

İslâmiyyet’in ibâdethânesi olan câmiyi, Türkçe Olimpiyatlarının göğüs, kalça ve göbek çalkalattırılan zavallı dünya kızları ile bozmak yetmedi, ibrahimî dinler uydurmaları ile sulandırmak da kâfî gelmedi, Kelime-i Tevhidden “Mu………….Rasulullah” demeyi çizmek içün nice perende atmalar da sadra şifâ olamadı! Şimdi mi, şimdi ise, saz çalan dedelerin önünde secde eden ve semah diye fırıldak gibi dönen erkek-kadın alevilerin hayat tarzları ile, Allâh Azze’nin Muazzez ve Mukaddes Dini ılımlılaştırılma istikâmetinde sulandırılacak…

Bundan sonra, Hinduizm, Brahmanizm, Şamanizm, Kamalizm, kilise ve havra gibi bir düzine religionun tapınakları da komplexe dâhil edilirse, işte o zaman keyiflerine diyecek bulunmaz!

Alevî dedefendisi bu fitne projesi içün “binyılın projesi!” diye de bir şey uydurmuş!. 28 Şubatçı Genel K. Başkanlarından Kıvrıkzâde de, rezâletlerin 1000 yıl süreceğini sıkmışdı!.

Alevî Dedefendisiyle cemaat Hocfendisi de, kendilerini bir başka tür GENEL KURMAY BAŞKANI MORCENIRIL görüyor olabilirler!. Aç tavuklar da kendilerini darı ambarında görmezler mi a canım, o hesab!

Allâh Azze’nin lâ’neti kimleri vurur, meraklısı açar KİTAB’ı okur…

(İlk intişârı: 15.09.2013)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir