Allahım
16 Temmuz 2017
İmam-ı Rabbâni’nin Hayatı
31 Temmuz 2017

SIÇANI GEBERTİNİZ.

Merhûm Üstâd Necip Fazıl

 

Bu dünyada öyle unsurlar vardır ki, birinin hâkimiyeti, mutlaka öbürünün mahkûmiyetiyle kaîmdir. Işığın girdiği yerde karanlığa hiç bir hisse yoktur. Işığın doldurduğu odada, karanlığın fırsat kollama ve nöbet bekleme hakkı düşünülemez. Birbirine zıt dünya görüşleri de aynen öyledir. İslâmiyet, hâkim olduktan sonra müşriklere hayat ve fikir hakkı tanıdı mı? İslâmiyet gibi mutlak kurtuluş kefaletçisi, ulvî ve münezzeh misali bırakalım da, örneklerin adilerini, hattâ batıllarını ele alalım: Fransız İnkılâbı, krallık idaresinden kimlerin varlık hakkını kabul etti? Hattâ şu erzel ve esfel komünizma ne yaptı? Çarlık ve burjuvazya muhitinden kimleri yanı başında seyirci olarak muhafaza etti? Nazizma, faşizma nasıl iş gördü? Düşmanlarını halk iradesi etrafındaki mücadelelerde serbest mi bıraktı? Olamaz efendim, olamaz! İki parti arasındaki karşılıklı hayat hakkı telâkkisi, ancak küçük ıslah ve program farklarıyle birbirinden ayrılıp esasta bir olan teşekkülere mahsustur. Halk Partisi bunlardan biri olabilir mi? O, bu vatanı yoktan var etmiş olmak iddiasında, halis ve muhlis bir vatan hainidir. Ya böyledir, yahut da (muhal farz) bunun tam aksi… İkisi ortası mümkün mü? Tam aksi ise yerini alması, değilse yerin dibine geçmesi lâzımdır. Mademki yerinden, bizzat halk eliyle yere atılmıştır; mutlaka yerin dibine geçirilmesi içindir bu… Binaenaleyh bu memlekette , soylu millet kedisiyle tam fare gibi oynayan bu veba deposu sıçanın, kurtulan, kurtarılan ve artık kediliğini takınan milletin gözleri önünde bıyık burmasına tahammül edilemez! Onun, içi kanımızla dolu şişkin karnı, mutlaka pençemiz altında delinmelidir. Demokrat Parti! Son şansın, seni sıçandan intikam alman için seçen milletin iradesine tercüman olarak ve bu mevzuda C.H.P. azmanı bazı şeflerini bertaraf ederek, veba sıçanını kanun yoluyle gebertmektir. Bunu yapmaz ve Halk Partisi gibi bir şekavet yatağının demokrasya haklarına uzak mânasını takdir edemiyecek olursan, nihayet 1954 te tasfiye edilmeye mahkûm olduğunu ve o güne kadar bir C.H.P dümdarı gibi zaaftan zaafa sürüklenip gideceğini bil!!!

[ÇERÇEVE 2/ SAYFA 179-180/ 8 ARALIK 1950]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir