Dembokrasiniz Batsın!
21 Mart 2019
Cumhûriyetin Lâik Ve Demokrat Adam Ve Madamlarını “Oylamamak, Büyük Vebâl” Mi?
22 Mart 2019

İskenderpaşa Camii Şerîfi Sâbık İmam ve Hatîbi Merhûm Muhammed Zâhid Efendi Hazretleri:

 

“PARTİLER HİÇ DE DOĞRU OLMAYAN BİR TEŞKÎLÂTDIR…”


“HERKES KENDİ MENSUB OLDUĞU PARTİYE ONU MÜDÂFAA SADEDİNDE ÇOK GAYRET SARFEDER…” 

 

“Muhalifi olan partiyi devirmek ve onu haksız çıkarmak için çabalar. Bu hususda YALAN YANLIŞ her türlü PROBAGANDAYI MEŞRÛ’ SAYAR. Bunlar artdıkca büyük bir nehir birçok kollara ayrıldığı zaman nasıl zayıflarsa, işde milletler de böyle bölündükleri zaman öyle zayıflarlar. O zaman her kafadan bir ses, bir nizâm, bir düstûr çıkar. Ammâ hepsi de birbirine muhâlif ve mugâyirdir. Birinin istediği ve beğendiğini diğeri istemez ve beğenmez.”

MASONLAR RASÛLULLÂH’IN ZAMÂNINDAKİ MÜNÂFIKLARDAN DAHA EŞED, MASKELİ KİMSELERDİR

“Hiçbir kardeşin, kendi öz kardeşine yapamadığını, bir müslüman, din kardeşine en âlâsını ve en güzelini yapar ve yapması da lâzımdır. Halbuki, bu gün insanlar, bu kardeşlik râbıtasının lüzûmunu anlamamış ve hissetmemiş olacaklar ki, çeşitli cemiyetler kurmuşlar; herbirine ayrı ayrı isimler takmışlardır. Meselâ, masonların bile kaç çeşit locaları vardır. Fakat hiçbirinin teşekkülleri, islâmî bir gâye ile değildir. Müslüman olmadıkları için de hiçbir sevâb yokdur. Sevâb olmadığı gibi, müslümanlık dışında, belki de mülümanlığa zararlı olmaları sebebiyle, bu gibi cemiyetlerden fayda umarak, onlara girmek kadar mânevî tehlikesi büyük bir şey olamaz. Çünki, bunların ne kadar şöyle yardım ederiz, böyle faydalı oluruz diye yapdıkları probagandalar da yalan ve dolandan ibâretdir. Sonra bunların bir kısmının da kökü dışarıda olduğundan, hırıstiyan veya yahudî teşkilâtı olmaları i’tibârıyle bunlara girmek İslâm’a hıyânetdir. Hiçbir akl-ı selim sâhibi müslüman, altınlara gark olacağını bilse dahî, böyle İslâm’dan gayrı, hatta İslâm’ın zıddı gayelere hizmet eden cemiyetlere girmez ve girmeyi kendine zül addeder, aynı zamanda girenleri de sevmez ve onlardan nefret eder. Buğz-ı fillâh edib, onları kardeşlik defterinden siler. Zîrâ bu gibi menfaatperest insanlar ki, dünyâda nâil olacakları menfaatlere tamâ’en, yabancı ülkelere hizmet eden cemiyetlerin gâyelerine bilerek veya bilmeyerek hizmet eder ve İslâm’ın yıkılması bahasına da olsa, artık onların, o cemiyetin emirlerine uymak mecbûriyyetinde kalırlar. Ondan dışarı da çıkmazlar. Çünki, cemiyetlerin programına uymayı önceden taahhüd etmişdir. Yazık bu gibi hasîs adamların hâline!..

Zavallı, sana ne oldu da böyle şeytânî fikirlerle kurulmuş bir dolaba giriyorsun? Hiç de aklın yok mu? Bu kadar tahsili ve serveti, böyle bir İslâm düşmanı cemiyete girmek için mi yapdın? Yazık sana hem de çok yazık. Senin dîninden sökülüb, İslâm’ın gayrı bir cemiyete intisâbından dolayı, artık seni İslâmiyyet, müslüman olarak kabûl edemez. Çünki, artık sen müslümanın malı değil, bir hırıstiyan veya bir yahudî şebekesinin adamısın. Bunu böyle bil. Namaz kılmakla, oruç tutmakla, boş yere kendini aldatırsın. Artık sen nerede, müslümanlık nerede? Müslümanlık şirke karşı bir dindir. Hiçbir zaman ikilik istemez. O, tevhid dînidir. Birlik, vahdet, onun gâyesidir. Onun için müslüman, ancak müslümanın kardeşidir. Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân’da, “Ancak mü’minler kardeşdirler” buyrulmuşdur. Mü’min olmayan ve müslüman olmayanlarla kardeşlik aslâ câiz değildir. Ammâ kim girerse girsin, onun girmesi bizim de girmemizi iktizâ etmez. Ammâ din adamı imiş, ne olursa olsun. Din adamları içinde de, ne kadar münâfık ve fâsid kimselerin de bulunabileceğini unutmamalı…

Halbuki, müslümanlık bir vücûd gibidir ve öylece yekpâre olmalıdır. Hiçbir âzâsı hattâ bir zerresi bile birbirinden ayrılmaz ve ayrılmamalıdır. Nasıl olur da, müslümanlık dışında ve onun düşmanı bir cemiyete üye olur? Bu çok akılsız ve âhiretini bilmeyen bir ahmaklıkdır dersek, mübâlağa etmiş olmayız. Bunun İslâmiyet’e olan zarârı bugün artık pek âşikârdır. Çünki efrâdı çoğalmış, hep köşe başlarını tutmuş, kendi din ve milletlerine zararlı olmaya başlamışdır. Bunlar, Rasûlullah’ın zamânındaki münâfıklardan daha eşed maskeli kimselerdir. Dinlerine karşı samîmî olmadıklarındandır ki, bu gibi yabancı ve dînimize muhâlif, bölücü ve yıkıcı cemiyetlere girmeye cesâret ederler.

PARTİCİLİK HİÇ DE DOĞRU DEĞİLDİR

Hiçbir cemiyet yokdur ki, onun bazı saklı ve gizli gâyeleri olmasın. Onu açığa vermez ve meydana koymaz. Yalnız faydalarından bahsederek, etrafında adamlarını toplamaya bakar. Sonra bu üyeler de kademe kademedir. Üst kademenin gâyesini, politikasını, alt kademede olanlar bilemezler. Belki de, samîmî hizmetlerini bilmeyerek, körü körüne yapmakla, memlekete ve millete karşı pek büyük suçlar işlemişlerdir ki, gün ışığına çıksa, affolunmalarına imkân yokdur. Bunların yıkıcı ve bölücü faaliyetleri yetmiyormuş gibi bir de, dâhilî fikir ve düşünce ayrılıkları bizi mahv ve perişan etmektedir.

Evvela partiler hiç de doğru olmayan bir teşkîlâtdır. Zîrâ birinci zararları, memleketdeki vahdeti birliği bozmakdır. Herkes kendi mensûb olduğu partiye onu müdâfaa sadedinde çok gayret sarfeder. Muhalifi olan partiyi devirmek ve onu haksız çıkarmaya çabalar. Bu hususda yalan yanlış her türlü probagandayı meşrû sayar. Bunlar artdıkca büyük bir nehir birçok kollara ayrıldığı zaman nasıl zayıflarsa, işde milletler de böyle bölündükleri zaman öyle zayıflarlar. O zaman her kafadan bir ses, bir nizâm, bir düstûr çıkar. Ammâ hepsi de birbirine muhâlif ve mugâyirdir. Birinin istediği ve beğendiğini diğeri istemez ve beğenmez. Bir vücûd gibi bir başa bağlı olmaz, her âzâ kendi arzusuna göre hareket etmeye kalkarsa o vücuddan hiçbir hayır gelmez. Hiç şübhe yokdur ki cemiyetler de böyledir. Biri böyle olsun der, diğeri de onu baltalamaya çalışırsa, orada huzûr ve kalkınma olur mu?”

[Mü’minlerin Vasıfları, Mehmed Zâhid Kotku, Bayrak Matbaası, 1982, sh:75-78]

 

(İlk intişârı: 01.01.2012)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir