Allâh Azze, Zâlime Bir Başka Zâlimi Musallat Eder…
24 Temmuz 2015
Cb “İslam İslam İslam!” Diyor Ammâ!
1 Ağustos 2015

Dünyanın, topyekûn devlet ve hükûmetleri ile Allâh Azze ve Celle’yi karşısına aldığı; ve Kâinât Devlet ve hükûmetinin MUTLAK sahib ve mâliki

İBLİSLEŞEN DÜNYADA MÜSLÜMAN KALMAK…

Zıyâiyye BEKÇİSİ

 

Dünyanın, topyekûn devlet ve hükûmetleri ile Allâh Azze ve Celle’yi karşısına aldığı; ve Kâinât Devlet ve hükûmetinin MUTLAK sahib ve mâliki RABBÜLÂLEMÎN’e, O’nun toprağında en iğrenç TERÖR alçaklığı estirdiği, aklı başında vasat bir insanın bile, (müslüman demedim) hemen göreceği bedâhaten ortada bir vâkıadır…

Ancak, VÜCÛDU VÂCİB (mutlak) olan O, yaratdığı kulları gibi acûl ve kenûd (nankör ve zâlim) olmakdan mutlak olarak münezzeh bulunduğundan, beşer gibi adâletsizce hemen (intikâm) almak noksanlığından da, gene mutlak olarak münezzehdir… İhmâl de O’nunçün düşünülemez, muhal… Ancak mühlet verir yani imhâl eder… Dilerse, anında; ve Lût kavmi lûtîlerinin başına gök kubbeyi geçirdiği gibi, “çağdaş, dembokrat, laik, seküler, tunçlaşmış ve puştlaşmış, internet ve bilmem ne çağı diye kudurmuş ve biribirine TAPAR olmuş, putperest, fâizkâr, zinâkâr ve merhametden sıyrılarak nemrut ve İngiliz zulmüyle zâlimleşmiş” bir dünyanın tamâmının; veya yarısının veya İngiliz adasının veya İngilizin “Ortadoğu” adını takdığı kadîm memâlik-i İslâmiyye (Osmâniyye) coğrafyasının, veya tanrılık iddiasını bir takım ideoloji ve doktrinlerle sürdüren bir takım (merkezlerin) de, bir anda altını üstüne getirir; Sodom, Gomore ve Pompei gibi “eşbilmemne” pisliklerini tuzruhunda kalmış gibi eritir veya taşlaştırır; ve bundan, bir tek sivrisinek lârvası bile kurtulamaz… Evet, irâde eder, dilerse…

Dünya iblisleri, çok şişinip durdukça, Hakk Sübhânehû ve Teâlâ’nın (irâde ve hâkimiyyetine) zerre kadar bir noksanlık da îrâs edilmiş olamaz!. Çünki O, “dünyadaki ins ü cin iblislerini” yokdan yaratdığı gibi, dilerse bir anda YOK edecek kudretin de mutlak sâhibidir… İnsî iblislerin bir kısmı dilleri ile ve biribirlerini aldatmak içün “O var ve birdir” deseler bile, bunu, sâdece dilde ve salak aldatmak üzere kullanırlar… Asıl, iblisler O’nun irâde ve hâkimiyyetini beğenmezler… Dünyanın iri, hatta dehhâmeleşmiş; ve “devletlû ve atıfetlû!” ne kadar iblisi varsa, şarkdan garba, cenubdan şimâle, hepsi de “sekülerliğin=ilhâdın=ateizmanın” istediği “rahat ve saltanat” içün geberesiye bir didişmenin içine daldıklarından, O’nun irâde ve hâkimiyyeti akıllarına geldikçe son derece rahatsız olur; ve o hatırlayışı derhal kovar ve ötelerler… Dediğimiz gibi de, aldatmak üzere ve insanların tepelerine oturma vâsıtası yapmak içün, O’na, “var ve bir” demekden de geri durmazlar!. Elmalılı Merhûm bu noktada üç sınıf olan kâfirlerin bir kısmını şöyle ta’yîn ve tesbit buyurur:

“ALLÂH’A AZ ÇOK İNANSALAR BİLE AYNI ZAMANDA TÂĞÛTLARA DA İNANIRLAR.

Yaradan, “Âdem’e secde” emrini verince, melekler secde etdi ise de, İblis îbâ ve istikbâr (tiksindi ve kibr) etdi. Cinlerden (gizli mahlûkâtdan) olan İblis dayatdı… İblis’in küfrü, o zamana kadar da fiilen ortaya çıkmamışdı! Elmalılı Merhûm burada şu tefsîri yapıyor:

“… Ulemâmız diyorlar ki, İblisin sebeb-i küfrü, yalınız emre itaat etmemesi değil, onu beğenmemesi: “Ben Âdemden hayırlıyım” diye istikbâr ederek, (kibirlenerek) kendi kıyâsıyla intikâd etmeye (o emri kötülemiye) kalkışmasıdır. Ve akâid ü fıkıh kitablarımızdaki mesâil-i tekfîrin (tekfîr mes’elelerinin) bir kısmı da bu esâsa mübtenîdir (dayanır.) (Elmalılı, 1936 tab’ı, c.1 s.318)

Cehennem FIRKASI zamanında Allâh Azze’nin DÎN-İ HAKK’ını beğenmiyenlerle, son zamanlarda “Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaati beğenmiyenler”; ve  bunu, “mezheblere bölücülük” deme  hezeyanları, yâve, iftirâ ve yalanları ÜZERİNDEN sürdürerek ateş püskürenler, bu iblis çizgisi takibçileridir; ve bunların tamâmı da, işte bu “ALLÂH AZZE’Yİ BEĞENMEME” illetinin elebaşları…

Seküler, laik, müşrik ve fırka-yı dâlle dünyasının devlet ve hükûmetlerine doldurulmuş olan bugünün bütün insî iblisleri de, Cenâb-ı Hakk Azze ve Celle Hazretleri’nin (irâde ve hâkimiyyetini), dolayısıyla bunu aksetdiren kânun ve nizamları beğenmedikleri içün iblisin yolundadırlar; ve durmadan kul yapısı kânunları ve bu kanunların anası veya babası olacak “yasa, yasama erki” dedikleri nesneleri, bir türlü ağızlarından bırakmazlar… Bunları gece gündüz dillerine dolar ve bunlarla her dertlerinin şifâyâb olacağı kuruntusu ve evhâmı ile yaşarlar; ve yaşadıkça da, zaman içinde bunların bir halt etmediğini anlar, o zaman da “Hakkın irâde ve hâkimiyyetine” dönmeyi değil; “değişim-dönüşüm, açılım, saçılım v.s.” soyundan saçma sapan gözküllemeler uydurarak “uluslarının” gözlerini küllemiye ıkınır; ve yeni kanunlar peşine yani “fâsit dâire” içine gömülerek de, kendi belâlarını kendi elleri ile hazırlamış olurlar…

Dünya iblislerinin idrâk, îmân ve akıl seviyeleri “Mutlak irâde ve Hâkimiyyet sahibini” görmekden, bilmekden ve O’na itaat etmekden, O’nu beğenmemek sebebiyle o kadar ve son derece uzakdır ki, her tedbiri ya zamanında ve rızâya muvâfık alamaz; veya mutlaka yanlış ve yamuk alır; ve netîcesi de dâimâ hüsrân olur… Çünki Allâh kânunları ne kadar noksanlıklardan münezzeh ise; bunların “paralel dinleri” olan “kulatapış” dînindeki tasa veznindeki “yasa” dedikleri evham ve uydurmalar, o kadar noksan, çarpık-çurpuk ve ankebut (örümcek) ağı gibi püf denilince (delinecek) cinsden şeytânî ıvır zıvırlardan ibâretdir…

Dünyadaki iri (GLOBAL) iblisler, devlet ve devletçiklerdeki küçük iblisleri; onlar da, Okyanus ötesi, PKK, PYD, IŞİD ve THKPC v.s. gibi taşeron iblisleri, onlar da, en altdaki halk tabakalarını kullanırlar. Bunlarsa, “üst akıl” dedikleri dünya iblis projelerinden habersizdirler… Ve tepelerine oturmuş iblis piramidinin irilerini görüb tanımakdan, bu en altdakiler son derece âciz olduklarından, bir üstdeki iblisler, onları kukla veya başka (şey) gibi oynatıb kullanmıya, hatta “canlı bomba” olarak patlatıb cehenneme göndermeye me’murdurlar…

 “İntikâm sahibi” de olan O Mutlak irâde ve hâkimiyyet sâhibi ALLÂH, tâğî ve bağî, ne kadar dünya devleti adı altında kendisine karşı eşkıyâ varsa, topunu da ve bir anda, isterse; ve sâdece “kün” demekle, YOK eder; ve, irâde ve hâkimiyyetini de dilediği gibi icrâ eder… Dünyâ insanlarının muhâfazaya çalışacakları biricik kıymet, işte bu (irâde ve hâkimiyyetdir.) Yoksa global politik iblislerin durmadan ve her belâ karşısında bile ağızlarından düşürmedikleri “Muhafaza edeceğimiz tek değer demokrasimizdir, demokrasimizi kurtarmakdan başka hedefimiz olamaz, buna karşı çıkacak hiçbir şeye müsaade etmiyeceğiz!” gibi hezeyanlar, mücerred Allah Azze’ye karşı en büyük terör kalkışmasıdır… Bunlar, ancak, İslâm’ın tahrîf, tağyîr ve tebdîli ile ortaya çıkan  “kulatapış” religionunun (lâ teşbih) âmentüsü gibi düşünülebilir…

Dünya iblisleri, kendi hırs, şehvet, saltanat ve dünyalıkları içün, siyâsî, iktisâdî, ictimâî, hukûkî, askerî, tıbbî, âilevî, ibâdî, îmânî her noktada bir temerrüd, istikbâr, istismâr ve istiskâl içinde oldukları hâlde, bugün dünyayı son derece huzursuz edib, iğrenç fitneleri ile de iğneli fıçı hâline getirmişlerdir… İnsanlığı zîr ü zeber etmişler; ve dembokrasi kumarı oynatdıkları parti-pırtıları ile de, beşeriyeti bölücülük fitnesi elinde lime lime ve paramparça eylemişlerdir…

Yevmî laf ishalleri, tv,  internet ve medya paçavraları ve politik ifsâd makineleri ile, zihinleri esir alıb, “uluslarını” cehenneme istikâmetlendirmektedirler… Ahidlerinde aslâ durmıyan bu politik ifsâd makineleri, “uluslarını” da son derece sihirbazca kataküllilerle ifsâd ederek, onların fıtratlarını bozmakda en birinci teröristler bilinmelidir…

 

(İntişârı: 25.07.2015)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir