(8) Ateist Rejimde Emekli Vâiz…
27 Temmuz 2017
Bu İktidâr İslâmiyyet’in İçine, Onun Zerre Kadar Alamıyacağı Herşeyi Boca Etdi!
3 Ağustos 2017

  (ATEİST REJİMDE EMEKLİ VÂİZ…)

ATEİST REJİM, HAÇLI AJANINI “MÜSLÜMAN VÂİZİ” DİYE KÜRSÜLERDE AYILTIB BAYILTIR VE DÎNİN İÇİNİ BOŞALTDIRIRSA…

(9)

Zıyâiyye BEKÇİSİ

 

Ehl-i Sünnet’i (İslâmiyyet’i) beğenmeyib mezhebsizliğe kayarak Hakk ve Hakîkatden firâr eden adam ve madam sürüleri, bu serî makâlelerimizin 9.’su da dâhil, ele aldığımız Feto sapıklıklarını yıllardır “İslâm” diye yutdular ve millete de yutturdular!. Eğer, (Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat) i’tikâdından çıkarak İslâm esas ve hassâsiyetlerinden firâr etmeselerdi bu Haçlı oyuncağı herifin “niyet ve hedefini” daha 50 sene evvel anlar; ve onun, memleket derûnunda açdığı tâmiri imkânsız iğrenç rahnelerin vücûd bulmasına sebeb olmaz ve zemin hazırlamazlardı…

Anası yahudi RABİN olduğu halde bunu Refia diye şâkirtlerine (!) akıtan bu deccal bozuntusu, babasının da ermeni oluşunu bile yarım asırdır bu milletden saklamış; ve böylece nice fırıldaklar çevirerek “sûret-i hakkdan” görünmesini becermişdir!

Bizi asıl alâkadâr eden, onun ne anası ne babası ve ne de soyu sopudur. Üzerinde mutlaka durulması i’câb eden husus, onun, İslâmiyyet’in yerine yepyeni (b.kdan) uydurmalar mecmuası bir şeytanlığı “Ilımlı İslâm” adı altında oturtmak isteyişi; ve bunun içün de, yahudi-haçlı dünyâsının emrinde İslâmiyyet’i tanınmaz hâle getirmek üzere bir ajan olarak ve su katılmamış bir HÂİN olarak; veya müslüman olmuş manzarası çizen San’alı yahudi hahamı İbni Sebe çizgisinde ilerleyişidir… Feto’nun “sızıntı şeytanlığı” ne kadar kendisini saklamıya mâtuf bir maske olsa da, beyân etdiğimiz gibi “15 asırlık Mü’min (sünnî) basîret ve ferâsetinden” firâr eden adam ve madam sürülerinin gözüne görünmemişdir!. Bunlar, “Allâh’ın nûru ile bakma” hasletinden tard olundukları içün, onun yarım asırlık “İslâm’ı TAHRÎF ve tağyîr projesini ve binnetîce korkunç bir ihânet faaliyyetinin başını çekdiğini” fark edememişler; ve eblehçe Feto’yu alkışlamış, onu alabildiğine şımartmış ve “ne istemişse vermişler” ve önünü açmışlardır… Böylece Feto, kendisinin “insanüstü bir varlık” olduğuna inandırılmış; ve herif, Haçlı patronlarının da sıvazlamasıyla “Mehdîyyet, Kâinâta İmamet, Mesîhiyyet” gibi makamlara göz dikmişdir!.. Papa’nın Türkiye Mümmessili müteveffâ Katie Marovitch, hastanedeki ölüm döşeğinde bile şöyle diyordu: “F……Hocafendi Allâh tarafından ÖZEL OLARAK GÖREVLENDİRİLMİŞDİR…” Bu manzara ve sözler, Samanyolu Tv’de Feto’nun yeğeni spiker Kemâl Gülen tarafından defalarca ve ağzını yaya yaya zil takıb okunuyor ve gösteriliyordu… Papa’lığın, katolik olmıyan bir adamı bu sözlerle “azizler ve kardinaller” derecesine çıkararak dünyâya çalkalaması imkânsızdır. T.C. siyasîleri olacak “ehl-i sünnet” nuru yani “islâmî değerlerden” bîhaber adam ve madamlar, bu manzaraların neye delâlet etdiğini bile anlayacak akıl sahibi değillerdi. Belçika’daki fitne toplantılarında FETÖ haşerâtı, şarkıcı ve talim tecvitden bile bîhaber boru hançereli bir maskaraya, “EşhedüenneM……r…llah” cümlesi kaldırılan bir ezan (!) okutdurmuş ve bu Allâh’sızlığını da bütün dünyaya göstermişdi… Daha nice rezillik, kepâzelik ve Allâh’sızlıklar ki, bini bir paradan gırla gidiyordu. Ankara “müslüman (!) politikacıları”  ise bunları, “hocfendi şâkirdânının oyları hatırına” yumuşak koltuklarına kurulmuş, ahbâb u yârânı ile sâdece seyrediyordu!

Fakat Feto diliyle Refia, asıl adıyla RABİN nâm yahudinin çocuğu Gülen ise, ağını, bu politikacıların en yakınlarındaki yaverlerine ve uşaklarına kadar atıb, onları sazanlar gibi avlıyacağı günü bekliyor; ve onlara geçireceği dişlerini kazma biler gibi çarka tutuyordu!

Ankara nasıl olsa, “Ehl-i sünnet=islâmî değerleri” sıyırıb atdığı içün, bu derin çukur ve tuzakları göremezdi ki, Feto bundan yüzde yüz emindi!.. Öyle de oldu; ve ABD, İngiliz ve Yahudi çocukları veya piçleri, 15 Temmuzda milleti imhâ ve tenkil harekâtına kudurarak mübâşeretde bir beis görmediler!

Biz, sadede rücû’ ile Feto iblisinin islâmî değer ve hükümleri nasıl sulandırdığına dönelim.

54 senedir haçlı hesabına çalışan adamın 1977’de yani 39 sene evvelki “İSLÂM (!) VÂİZİ” olarak saçdığı “sızıntılı” erâcif, dîni tahrîf istikâmetinde ve “şer’î ıstılahları” aksine kalbetme şeytanlığı ile ve aynı “piç mantıkla”  ve yahudi mahâretiyle şöyle devam ediyordu:

“Dârü’l-harbin ta’rifini nasıl yaparlarsa yapsınlar fakat pratik hayatda, tatbîkâtda dârü’l-harbin durumu bu idi. Müslüman orada AZINLIKDA İDİ, bulunursa. Müslüman orada onların te’minat vermesiyle iş yapardı. Müslüman onların vereceği cevâba bağlı olarak işler yapabilir, ticâret yapabilirdi. Bugün işte Rusya gibi af buyrun Çin gibi komünist memleketler gibi çok sıkı böyle gözetleme, ta’kibât altında ancak oralarda dolaşabilirdi. O zaman ben ricâ ederim, ya’ni Türkiye’yi böyle mi görüyorlar, Türkiye’yi dârü’l-harb diye i’lân eden kimseler? Dârü’l-harb gösterib de ALTINDA FÂİZ ALMAYI düşünen, tefecilik yapmayı düşünenler Türkiye’yi böyle mi görmek istiyorlar? Sorayım ben size tekrar siz cevâb verin VİCDÂNINIZDA, Türkiye’de bir mü’min beş başı ma’mur da olsa, MESELÂ BEN OLSAM PARLAMENTOYA SEÇİLEBİLİR MİYİM SEÇİLEMEZ MİYİM? LİYÂKAT KÂBİLİYYETİM OLSA BAŞBAKAN OLABİLİR MİYİM OLAMAZ MIYIM? SİZİN İÇİNİZDEN BİR TANESİNE “YÜRÜ ARKADAŞ MECLİSE” VEYÂ “EFENDİM RİYÂSET-İ CUMHÛRİYYEYE” REİS-İ CUMHÛR OLABİLİR Mİ OLAMAZ MI? HÜR DEMOKRATİK DÜZEN İÇİNDE HER VATANDAŞ BUNLARDAN HERHANGİ BİRİNİ OLMAYA SELÂHİYYETLİDİR, HAKKI VARDIR. BİNÂENALEYH BÖYLE BİR VATANA DÂRÜ’L-HARB DEMEK BU MİLLETİN HUKÛKUNA TECÂVÜZDÜR. TÜRKİYE DÂRÜ’L-HARB DEĞİLDİR. DÂRÜ’L-HARBDE MÜSLÜMANIN HAKK-I HAYÂTI YOKDUR. Türkiye’de müslümanın HAKK-I HAYÂTI VARDIR. SÂİR İSLÂM MEMLEKETLERİNDE BÖYLE MÜSLÜMANIN HAKK-I HAYÂTI VARDIR.”

Görüldüğü gibi Haçlı ajanı, HANEFÎ Fıkıhdaki “dâr-ı İslâm” mevzuunun içine “parlamenterlerini, C.Başkanını, hür demokratik düzenini”  v.s.sini ne de güzel yerleştiriyor; ve HANEFİ mezhebini de, mücerred “fâiz alma peşindekilerin mezhebi-mektebi-usûlü” gibi gösterme şerefsizliğinden bir mikron geri durmuyordu!. Üstelik de “Müslümanın dâr-ı harbde HAYAT HAKKI yokdur” diyerek, müslümanlara “mâdem ki yaşıyorsunuz, öyle ise dâr-ı İslâm’dasınız” zehrini akıtıyor; ve böylece, iğrenç bir tahrif ve kuyruklu YALAN peşine düşüyordu. Kendisini “yıllarca din âlimi bir müslüman” olarak takdimden utanmıyan bu Lavrens modeli şeytan, çöreklendiği Pensilvanya Dâr-ı İslâm olduğu içün mü acebâ orada“HAYAT HAKKINA SAHİB oluyordu?!.”

Görüldüğü gibi, bu iblisce tahrifler 52 yıl devam etdi; fakat bunları görüb karşı çıkan “Ehl-i Sünnet Müslümanları” politika dümenini elinde tutan kök ve usûl (mekteb-mezheb) mahrûmu siyâsetçiler tarafından dâimâ “gelenekçiler” diyerek aşağılandı; ve Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm Efendimiz Hazretleri ile başlıyan 15 asırlık “islâmî değerler” ayaklar altında utanmadan çiğnendi durdu…

Feto denen ajan, “Hanefî mezhebinde müftâbih olan kavil İmâm-ı A’zam Hazretlerinin değil imâmeynin kavlidir; buna göre de bir dârda, ahkâm-ı Kur’aniyye ve Şer’iyye tam ma’nâsıyla tatbik ediliyorsa orası (dâr-ı İslâm), tatbik edilmiyorsa dâr-ı harbdir” diyerek (hakîkatı) söyleseydi, bu takdirde Papalığın istediği istikâmetde bir ajanlığın yürütülmesi imkânsız olurdu!. Böyle olunca, müctehid imamlara bağlılık ortaya konulmuş; ve ucu Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm’a müntehî olan bir USÛL DİSİPLİN ve CİDDİYETİNE yani İslâmiyyet’e tam bir (îmân ve inkıyad) meydana çıkardı… Bu ise, Papalık ve Haçlı Bâtıl Batı’nın verdiği vazifenin (ajanlığın) reddi ma’nâsını tazammun edeceğinden, elbetdeki bahis mevzuu bile edilemez; bu imkânsız olan şıkdır…

Yahudi-Haçlı dünyasının, son asırda bütün dünyâ müslümanlarının arasına sokduğu en zehirli (maşa-ajanın), işte “Vâizliği ve Muhterem Hocfendi”liği!.

Ne yazık ki bu millet, 108 senedir “Ehl-i Sünnet Usûlü ve ÂKÂİDİ Temellerinden” mahrûm bırakıldığı içün, bu Lavrens’in teşhîsini zamanında yapamamış; iş işden ve atı alan Üsküdar’ı geçdikden sonra çok ağır bedel ödeyerek ancak “15 Temmuz Haçlı Seferi” esnâsında gâvurları anlamışdır… Bunda da en büyük mes’ûliyyet payı, Mutlak Hakîkat İslâmiyyet’i anlama, bilme, îmân ve amel etme (usûlü ve YOLU) demek olan; ve başında da Rasûl-i Rusül Aleyhisselâm’ı taşıyan; ve 15 asırlık milyarlarca müslüman ve din allâmesinin müdâfaa içün fedâ-yı cân etdikleri Sünnîliği=Ehl-i Sünnet Ve’l-Cemaat MÜSLÜMANLIĞINI şamaroğlanı hâline getirerek, onu her fırsatda tokatlama ve dışlama cür’münü irtikâb eden (idâreci mevkiindeki) câhil ve ceberut takımlarınındır…

(Mâba’di var)

 

(İntişârı: 05.11.2016)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir