Ham Yobaz Ve Kaba Softa
21 Mart 2012
Samyeli
14 Mayıs 2012

Başta Allah'a (Azze ve Celle) ve onun Sevgili Habibine (SAS), aşkın, bağlılığın, sevginin, muhabbetin azalıp pörsümesi. Mutlak nizamın

AL SANA HAKİKAT, AL SANA RÜYA

İbrâhîm Selçuk GÜLŞENÎ

 

Başta Allah’a (Azze ve Celle) ve onun Sevgili Habibine (SAS), aşkın, bağlılığın, sevginin, muhabbetin azalıp pörsümesi. Mutlak nizamın muhafazasındaki acziyyet. Dünyaya muhabbet. Nefislere paye. Hakkı bırakıp batıla meyletme. Bu Osmanlı’nın son demleri, Yahudi’nin hazırladığı zaman ve zemindir. Pusuda bekleyen yine Yahudi’dir.

“-Yahudi öteden beri kendi dışındaki insan topluluklarının olanca birlik ve bütünlük müesseselerine düşmandır. Evvela dînî birlik, sonra milli, ırkî, iktisadi birlikler…

İşte onun içindir ki, Yahudi topyekün, insanlık vûcuduna mikrop gibi yerleşirken, kendi gizli tesir şebekesini hakim kılmak için zift bünyeli, sebatsız ve istikrarsız tezzatlar ve (Kakofoni) ler panayırı, hiç bir sahada tam olmıyan ve bütünlüğe kavuşamıyan bir beşeriyeti muhafaza etmek, daima birbirini kemirici ve her oluşu öbürüne kemirtici insanlığın illet bünyesini kıyamete kadar sürdürmek ve hastalık kıvamında tutmak borcu altındadır.

O nerede birlik ve bütünlük görürse türlü yollardan üzerine çullanır her (tez) in (antitez) ini imal eder ve hiç bir inanış manzumesinin ruhlarda mihraklaşmasına müsâade etmez. Bütün bunlarıda, her zamanki usulüne zıt olarak bir plân altında yapmasa bile, soysuzlaştırdığı soyunun insiyaki dehâsiyle meydana getirir.

Yahudi işte budur: Biricik gayesi de insanlığı kendi zaafları içinde boğarak madde ve mânada sömürmek ve ondan tarihi intikamını almaktır”

Nitekim maşa olarak kullandıkları, İttihat ve Terâkki eşkiyaları tarafından giden Mâkam-ı Muâllayı Hilâfet ve geride kalan başsız ve sahipsiz, çil çil Müslümancıklar.

“-Bu sebeble Yahudi inkılâbcı geçinen cereyanlarda bu davanın sözde idealisleri yanında yer alır; onlar kuvvetlenince karşı cepheye geçer, boyna yer ve renk değiştirir ve dünyada ne kadar yön ve yol varsa hepsini birden karartmayı ve çukura tıkamayı bilir.”

Sırf İslâm’a hayat hakkı tanımamak için, bugün İslâm’ın ve insanlığın karşısına DEMOKRASİ putunu diken odur, onun için her gün demokrasi ayinleri yapılır, Demokrasi nâraları atılır attırılır. İnsan Hakları, hürriyyet, laiklik, eşitlik perdesi altında, tüm beşeriyeti ulusallaştırma (sürüleştirme) say’ ve gayreti içinde olan yine odur. Bir türlü eritemediği, istediği kıvama getiremediği İslâm’ı, yine T.C. deki çömezleri vasıtasıyla çeşitli kılıf ve renkler içerisinde yeni bir modelle dünya Müslümanlarına takdim etmek ve netice itibariyle de onları ezelî arzusu olan kendi ağıllarına doldurma hesap ve plânını yapmak için kafasını çatlatan yine odur. Bugün başta Türkiye olmak üzere bütün Dünyada, ruhî, ahlâki, ticarî, iktisadî, siyasî, hukukî kokuşmuşlukların içinde Yahudi mikrobundan başka bir şey yoktur, yalnız o vardır bütün bünyeyi sarmıştır. Çare, ilaç ve kurtuluşta ancak ve ancak İSLÂMDA’ dır, başka kurtuluş çaresi de yoktur.

AL SANA HAKİKAT, AL SANA RÜYA…

Not: Yukarıdaki tırnak içindeki kısımlar: Rapor 10/Sh: 6-7 den iktibas edilmiş, Temmuz 1980 baskısı

 

(İntişârı: 09.04.2012)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir