1) Ahkâm-ı İ’tikâdiyye (Birinci Kısım)
17 Nisan 2021
3) Ahkâm-ı Ahlâkiyye (Üçüncü Kısım)
6 Mayıs 2021

AHKÂM-I AMELİYYE

(İKİNCİ KISIM): Ahkâm-ı ameliyyedir ki, bunları bilmekden maksad, ıslâh amel olub on kısım üzeredir. Farziyet, vücûb, sünnet, istihbâb, ibâhe, hurmet, kerâhet-i tahrîmiyye, kerâhet-i tenzîhiyye ile sıhhat, fesâddan ibâretdir ki, âkıl ve bâliğ olan kimselerin fiilleri bu hükümlerden hâlî olamaz.

Bunlara Şer’i Şerîf ve Şerîat-i İlâhiyye denir. Enbiyâ-yı İzâmın şerîatları hep bir olmayıp bazısı bazısının şerîatını nesh etmiştir.

Şerîatların müteallik bulundukları ef’âl-i mükellefînin envâ’-ı icmâliyyesi üçdür.

1- İbâdât ki, namaz, oruç, zekât, hac ve sâir ferâiz ve vâcibât ve müstehabâtdan ibâretdir.

2- Muâmelât ki, nikâh, talâk, hibe, vasiyyet, bey’, şirâ, şirket, kefâlet gibi.

3- Ukûbât ki, diyet ve kefâret ve fidye ı’tâsı gibi şeylerden ibâretdir.

Bu ahkâm-ı ta’yîne dâir mezâhib-i külliye dörtde karar bulmuşdur ki, İmâm-ı A’zâm Ebû Hanîfe, İmâm Mâlik, İmâm Şâfiî, İmâm Ahmed Bin Hanbel Hazerâtının mezheblerinden ibâretdir. Bu mezheblere sâlik olanların cümlesi hidâyet üzeredir.

Eimme-i erbaanın ittifâk ettikleri hükümler kat’iyyen hak ve savâbdır. Zirâ her müctehidin musîb olması lâzım değildir.

Fakat hatâsı ma’lûm olmadıkça ma’fû olub gerek kendisi ve gerek ona tâbi’ olanlar me’cûr olurlar. Herkes tâbi’ olduğu müctehidin kavlini savâb i’tikâd etmek lâzımdır. Eğer hatâ i’tikâd ederse taklîdi câiz olmaz.

Farziyyet ile Vücûbun her biri, bir fiilin işlenmesi matlûb ve terki mennû’ olmakdan ibâretdir. Eğer şu taleb ve men’ delîl-i kat’î ile bilinirse fiile farz, ve delîl-i zannî ile bilinirse vâcib tesmiye olunur.

Sünnet ve İstihbâb: Bir fiilin terki mennû’ olmamakla berâber işlenmesi matlûb olmakdır. Fakat sünnetin bilâözür terki itâba ve hırmân-ı şefâata bâis olur. Müstehâbın olmaz.

İbâhe: Fiile men’ ve taleb taallûk etmemekdir.

Hurmet ile Kerâhet-i Tahrîmiyye: Bir fiilin terki matlûb ve işlenmesi mennû’ olmakdır ki, eğer şu taleb ve men’ delîl-i kat’î ile ma’lûm olursa kerâhet-i tahrîmiyye ile mekrûh tesmiye olunur.

Kerâhet-i Tenzîhiyye: Bir fiilin işlenmesinde hırmân-ı şefâat gibi mahzûr olmamakla berâber terki matlûb olmakdır.

Sıhhat: Fiilin şurût ve erkânını tamâmen cem’ile şer’a muvâfık.

Fesâd: Fiilin bir şart veya rüknün fevâtıyla şer’a muhâlif olmasıdır.

Tenbîh: Her farzın terki harâm ve her harâmın terki farz olduğu gibi her müstehâbın terki kerâhet-i tenzîhiyye ile mekrûhdur.

(Ayasofya Şeyhi Manastırlı İsmâil Hakkı Hocaefendi, Telhîsü’l-Kelâm Fî Berâhîni Akâid’il İslâm, sh: 4, 7)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir