21) Melâike-i Kirâm
7 Mart 2021
23) Peygamberân-ı İzâm Aleyhimü’s-Salâtu Ve’s-Selâm
21 Mart 2021

KÜTÜB-İ İLÂHİYYE

 

Allâhu Teâlâ’nın Kitâbları: Gökden Cebrâîl vâsıtasıyla peygamberlere göndermiş olduğu kitâblardır.

Bunlarda Cenâb-ı Hakk’ın emri, nehyi, iyi kullarına mükâfât ile va’di, kötü kullarına mücâzât ile vaîdi beyân buyurulmuşdur Cenâb-ı Hakk’ın cümle kitâbı yüz dörtdür bunlardan yüzü suhuf ve dördü büyük kitâblardır.

Suhuf

10     Âdem Aleyhisselâm’a [1]

50   Şît Aleyhisselâm’a

30   İdrîs Aleyhisselâm’a

10   İbrâhîm Aleyhisselâm’a indirilmişdir.

Dört Kitâbdan

Tevrât-ı Şerîf: Mûsâ Aleyhisselâm’a

Zebûr-ı Şerîf: Dâvud Aleyhisselâm’a

İncîl-i Şerîf: Îsâ Aleyhisselâm’a

Kurân-ı Kerîm: Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’a inzâl buyurulmuşdur.

Kurân-ı Kerîm topdan nâzil olmayub âyet âyet, sûre sûre tedrîcen iktizâ ve îcâbı zamanlarında nâzil olarak yirmi üç yılda tamâm olmuşdur.

Kütüb-i ilâhiyyenin efdali Kur’ân-ı Kerîm’dir sonra Tevrât-ı Şerîf, sonra İncîl-i Şerîf, daha sonra Zebûr-ı Şerîf’dir bu kitâbların cümlesi Allâhu Teâlâ’nın kelâmıdır ve hepsi hakkdır her erkek ve her kadına bu kitâbların hakk olduğuna îmân etmek farzdır lâkin Yehûdî ve Nasârâ’nın el’ân ellerinde bulunan Tevrât, Zebûr ve Enâcîl-i Erbaa papaslar tarafından düzülmüş birer târih kitâbı olub Allâh kelâmı ve hakk olmadıklarını i’tikâd etmek dahî farzdır.

Kurân-ı Kerîm nâzil olunca gökden gelen kitâbların cümlesinin tilâveti ile ba’zı ahkâmı nesholunmuş ya’ni kaldırılmışdır geri kalan ba’zı ahkâmı da Kur’ân-ı Kerîm’de zikr ve beyân olunduğu cihetle (Şerîat-ı Muhammediyye)den ma’dûd olmuşdur binâenaleyh Kur’ân-ı Kerîm’den evvel nâzil olan kitâbların ahkâmından ancak Kur’ân-ı Kerîm’de zikrolunan aksâmıyla amel edilmek lâzım olub bundan başka hükümleriyle amel aslâ ve kat’â hiçbir kimse içün câiz değildir çünki mensûhdur şu hâlde bu kitâb-ı semâvîlerin Yehûdî ve Nasârâ gibilerini ilzâmdan başka bir maksad ile okunmaları câiz değildir.

Kur’ân-ı Kerîm’in bütün ahkâmı kıyâmete değin bâkîdir nesh ve tebdîlden berîdir bir harf ve harekesine aslâ halel ve noksân ârız olmamışdır ve kıyâmete kadar da tahrîf ve tağyîrden mahfûz kalacağını Hallâk-ı Zü’l-Celâl Hazretleri tekeffül buyurmuşlardır.

Âdem Aleyhisselâm’dan Hazreti Muhammed’e kadar olan umûm peygamberlerin şerîatları usûl ve akâid mes’elelerinde müttehid olub ba’zı ahkâm-ı fer’iyyede muhtelifdirler Şerîat-ı Garrâ-yı Muhammediyye ise enbiyâ-i sâlifenin dîn ve şerîatlarında bulunan bütün mesâil-i akâidiyyeyi muhtevîdir, binâenaleyh Yehûdî ve Nasârâ’nın şimdiki dînleri hem usûl ve akâid ve hem fürû’ ve ahkâm i’tibârıyla Şerîat-ı Muhammediyye’ye büsbütün mugâyir ve zıd olduğundan Yehûdilerin dînleri Hazreti Mûsâ’nın gökden nâzil olan şerîatı olmadığı gibi Nasârâ’nın dînleri de Hazreti Îsâ’nın semâdan nâzil olan şerîatı değildir. Belki bunlar papaslar tarafından düzme ve uydurma bâtıl şeylerdir.

_________________

[1] Allâhu Teâlâ Hazretleri Âdem Aleyhisselâm’ı toprakdan, kuru balçıkdan yaratmışdır insan cinsinden ilk evvel yaradılan ve cümle insanların aslı odur hepsi A’nın neslindendir bütün insanlar A’na müntehîdir Cenâb-ı Hakk Âdem Aleyhisselâm’ı yaradınca (Âdem’e secde ediniz) diye meleklere, cinlere, şeytanlara emreylemişdir cümlesi secde edüb yalnız şeytan secde etmemişdir işte bunun içün Cenâb-ı Hakk şeytana la’net edüb anı rahmetinden koğmuşdur ve ancak kıyâmete kadar yaşamasını irâde etmişdir ve ana pek çok evlâd vermişdir ki cümlesi Âdem Aleyhisselâm’ın evlâdı olan insanlara iğvâ verirler lâkin kimseyi zor ile kâfir ve âsî kılmağa kâdir değillerdir yalnız küfür ve günâh işlemek üzere insanlara vesvese verirler ve o tarafa kandırmağa çalışırlar imdi anları düşman bilüb vesveselerine uymamak her mü’min üzerine vâcibdir.

Şeytân: Ateşden yaradılmış diri cism-i latîfden ibâret olub cümlesi kâfir ve insanlara düşmandırlar.

Cin: Dumansız ve sâfî âteş alevinden yaradılmış diri cism-i latîfden ibâret olub anın bir kısmı mü’min, bir kısmı kâfirdir gerek cinler ve gerek şeytânlarda erkeklik ve dişilik olduğundan tenâsül ederler ve yerler, içerler her ikisinin vücûdu Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîfe ile sâbitdir bunları nefy ve isbâtda aklın dahli yokdur çünki akıl ile bilinecek ma’lûmât cümlesinden değildirler.

 

[Mir’atü’l-İslâm, Büyük Şehîd İskilibli Muhammed Âtıf Hocaefendi, 1332 Baskı, sh:26-27-28-29]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir