İskenderpaşa Cemaati Nereye? Veya Ve Mine’l-Garâib
2 Haziran 2011

Ecdâdımın hançeresinde “Hayât-ı şahsiyye!”  Dembokratik din, mantık, tarz, şeytânî akıl ve ideoloji içinde “özel hayât ve onun dokunulmazlığı!”

“ÖZEL HAYAT!”

Mehemmed SAFFET

 

Ecdâdımın hançeresinde “Hayât-ı şahsiyye!”

Dembokratik din, mantık, tarz, şeytânî akıl ve ideoloji içinde “özel hayât ve onun dokunulmazlığı!” denilen nesne, aslında eşşek hürriyeti cümlesindendir; ve hiçbir hudud da tanımayan batılı dünyâya âid bir keyfiyet… Bu dünyânın hayât tarzına geçit verici, hayvanlık altı şeytânî bir manzara…

Lenin bile, “Bir komünistin özel hayatı olamaz!” derken, bütün bir komün hayatının, kendi ideolojisine hasrını ister ve bunu ifâde eder..

Mutlak hakîkat İslâm da, Kelâm-ı Kâdîm’iyle “müslümanım!” diyene:

“-Namazım, ibâdetlerim, hayâtım ve memâtım ancak Allâh içindir!”

Dedirten mutlak tenzîhin nizâmı…

T.C. denen beşerî ve tâğûtî arâzî, “kaset skandalları!” denen 9 kuvvetindeki rezîl zelzele sarsıntılarıyla herc ü merc… Türkeş’in 9 ışığı, 9 kuvvetindeki zelzele ile 9 istifanın elinde 99 parça!!!

Belden aşağısıyla alâkalı aşşağılıkların genitalizması, her evin haremine kadar ağız ve tenâsül ishâli olarak yaygınlaşan bir meşgâle mihrâkı! Anadolu çapında, târihde ilk lâğım patlaması ve iğrenç bir ufûnetin istilâsı!

Müslüman geçinici güruhlar da, dembokratik propaganda esiri olarak müdafaalarını “özel hayat!” denen nesnenin masûniyyeti istikâmetinde sarf ediyor… Zaman gazetesi yazıcısı ve Pensilvanya müridi Gülerce de, (23.5.2011) her türlü medyada fuhuş tellâlliği ve avukatlığına soyunanlara munzam, kasetlerle uçkuru düşükleri ortaya çıkaranları “şerefsiz, ahlâksız, alçak, haysiyetsiz!” v.s. diyerek yerin 7 kat dibine geçiriyor!… Böylece “Okyanus ötesi!” diyen “Piskevit ve sandaj!” kelimelerinin mu’cidi kurt totemli ve kurt bakışlı bağırgan Bahçeli’ye şu mesajı veriyor:

“-Bak, seninle aynı kanaatdeyim! Bu belaşağısı aşşağılık işler “özel ve gözel hayatdır, dokunulamaz!” Dokunmak ve kasetlemekse, alçakça ve şerefsizce işlerdir! Böyle olunca da, bizim gibi Okyanus ötesi takımının bu kabil pis işlerle alâkamız aslâ olamaz! Onun içindir ki, seni zorda boğan bu kabil cinsiyet sırlarının ifşâını “özel hayat!” nakârâtına sarılarak yerin dibine geçiriyorum; ve artık böylelikle de isbât etmiş oluyorum ki, bu işlerin altında bizim aslâ parmağımız olamaz! Bizim yumuşak, mütevekkil, el öpen ve muti’ takım, sütden çıkmış ak kaşıkdır! Okyanus ötesindeki sâhib-i zemân Efendimiz Hazretleri siyâset üstüdür, aslâ politikaya bulaşmaz, “eûzübillâhi mineşşeytâni vessiyâseti” diyen Bediüzzeman’ın yolunda bir velî ve bir Allâh ve “ibrâhimî dinler!” ve “Papa Hazretlerinin!” dostudur, yârıdır, yârânıdır, mahbûbudur, nâsırıdır!..

Ammâ ve lâkin, dünyâ siyâsetine nazar eden müsbet mülâhazalarına aslâ bir söz söylenemez! Bunlar, O’nun engin merhamet ve şefkat dolu yüreğinin insan ve hayvan ve yaratılmışlara sevgisindendir! Ve Bin Ladin nefreti ise, o ayrıdır, o, nice esrarlı hikmetler taşır!. “ABD dünyâ gemisinin kaptanına” bey’at etmek, “papalık misyonunun bir parçası olmak!” yahudi “otoritesini dinlemek”, referandumda “ölüleri de mezarından kaldırıp” (evet) dedirtmek, “Cebrâil bile parti kursa rey vermem, başörtüsü fürüatdır!” diyerek beyanlarda bulunmak, “her câminin yanına bir cemevi kurulmalıdır!” fetvâsı höykürmek, hoca maskesiyle Vatikan, Waşhington, Tel-Aviv, Brüxselles ve Londra beşgeni hesâbına “Türk Okulları!” ve “Türkçe Olimpiyatları!” ile mehdiyyet ve müstakbel ve ılımlı ve hoşgörülü ve ehlîleştirilmiş kadife kadar yumuşak bir hılâfet makâm-ı muallâsına âid şiivârî büyük diyalog ve takiyye yatırımlarına girişmek, v.s.ler gibi düzinelerce kerâmet ve hâller, bunlar başka!. Bunlar, öyle her akıl sâhibinin idrâk edeceği esrâr-ı âdiyeden küçük işler olarak “mülâhaza” edilemezler!!!”

Bu kabil akıl ve mantık yürütmeler, tamâmen dembokratik îmân tarzının bir dışa vuruşudur; ve bir müslüman, şer’î terâzinin ibresi dışında da, aslâ bir başka şıkka el ve dil uzatamaz. Uzatana “müslümanlık müslüman!” demez…

“Özel hayatın gizliliği!” perdelerine bürünerek her türlü rezâlet ve ahlâksızlığı meşru’ ve bunları da mürtekiblerinin en tabii bir hakkı imiş gibi göstermeyi, yine bir müslüman, “alçaklık, şerefsizlik, haysiyetsizlik, şirk, küfür ve nifâk!” bilir; ve bu dembokratik îmân ve istikâmetin adına da, “Allâh korkusu, hesab îmânı, adâlet hissi taşımayan, mücerred batılı ağzına sâhib, hayvanlık altı bir keyfiyet!” der…

“Dinci!” denilerek müslümanlıklarına atıf yapılan T.C. içindeki birçok sürülerin partikolik politika haşerâtı, bu istikâmeti yağlayarak, dembokratik tabasbus ve yalakalığın birer parçası olmuşlardır…

Zinâ ve ona açılan genitalizma oynaşlarını, “müslümanım!” diyen mahlûkâtın en alt derecesinde bulunan bir ferdin bile, hangi telâkkî içinde olursa olsun tel’in etmesi, onun içün dînî bir zarûretdir…“Milletin vekili!” unvan ve temsîlini taşıyan bir gürûhun en aşgarî dembokratik bile olsa îmân ve nâmus borcu da, varsa nikâhlı karısı, öz oğlu ve kızı, anası ve babası ve bütün usûl ve fürûunun ve vekâletini aldığı milyonların önünde irtikâb edemiyeceği belden aşağı aşşağılıkları, hayâsızlık ve hayvanlıkları, hiçbir zaman ve mekânda da söz ve fiille ortaya koyamıyacağı hakîkatıdır… Bunları “Özel hayâtın gizliliği!” diyerek meşru’ göstermek, kabuklu haçlı ahlâkında bile yeri olamayacak bir şenaatdir.

Deniz Baykal hâdisesinde de, ne fâil ve ne de mef’ûl, “biz bu zinâ fiil-i şenîasını irtikâb etmedik!” diyememişlerdir!. Aynı manzara burada da aynen vâkidir ve suçlu olarak bunlar “özel hayat!” denilen kapitalist-dembokrasi dininin bir îmân umdesiymişcesine gözden uzak tutulmak isteniyor; ve bu noktadaki dembokratik şerefsizlik suçu da, şerefsizlik ve alçaklık suçunu tesbit eden ve yakalayan “derin kaset şebekesinin!” üzerine boca ediliyor…

İşte iğrenç nokta budur…

Dembokratik milletvekilliğini, genitalizması içün azgınlık ve cinsî şehvetinin kudurmasına sarfedenler suçsuz, ama bunu açık edenler suçlu… Ne o, “özel hayâtın mahremiyeti veya dokunulmazlığı!!!”

İğrenç!

Bir kere genital hayvanlıklar, kasete alınabilecek vasatlarda tatbikata konulabiliyorsa, o mekân “tecessüse” kapalı değildir; ve araştırılıp kurcalanması haram olan bir bölge de olamaz!.

Aşşağılık olmayan, nâmuslu bir adamın bir tek tecessüse kapalı mekânı, onun (nikâhlı haremi veya zevceleri veya câriyeleri) ile paylaşdığı hususî “özel!” yatak odasıdır; ve bunun dışındaki hiçbir zamân ve mekân, o adamı ma’zûr gösteremez…

Müslümanım demenin, bundan başka tarîfi de yapılamaz. Bir insan ya müslümandır (edille-i şer’iyye) terâzisinde hâdiseyi tartar ve bu noktada karar kılar; veyahut o adam, bu terâziyi kullanmadan hüküm sâhibi olarak dembokratik-ateizma-kapitalizma telâkkîleriyle hezeyânlar kusuyorsa, onun adı ancak münâfık veya müşrik olabilir… Hakk’ı bâtılla (telbîs) küfründen uzak duramayanları, bizim müslüman kabûl etmemiz de küfürdür; ve millete dembokratik sex ritüellerini meşru’ telâkkîler olarak dayatan kim olursa olsun, o, aşşağılık ve şerefsizin tekidir…

Efendiler!

Müslüman geçinip, kapitalizma-dembokratik dininin “özel hayat!” fuhşunu ma’zur göstermek alçaklığı ve şerefsizliğini irtikabla, fuhşa rızâ fuhuşdur neticesini veren “masiyete rızâ ma’siyet ve küfre rızâ küfürdür” mutlak hakîkatını, “îmân ve fikir fâhişeliğine” tutunarak işlemezliğe sürükleyemezsiniz…

Bırakın genitalizma hayvanlarını ve kaset şebekelerinin it gibi dalaşmalarını, evvelâ siz adam olmaya ve “aşşağılık ve şerefsiz!” olmamaya bakın!

Yoksa, geri dönüşü “intihâr!” kabul eden Okyanus ötesindeki muhterem gibi:

“-FBİ’lı Pensilvanya yollarına nasıl olsa girdik, Okyanus ötesi bizi tesbit etdi ve bağladı, artık geri dönüşümüz yok!” mu diyorsunuz?.

Tabii sözlerimiz, zerre kadar akâiddeki “şer’î îmânı” olan ve “LÂ İLÂHE”diyebilenleredir… ABD ağzıyla yazan ve konuşanlar, dembokratik kapitalizma diliyle lâf çevirenler, müslüman mahallesinde satmak istedikleri salyangozlarını kendileri mideye indirmek zorunda kalacaklardır…

Hem de kabuklarıyla!

 

(intişârı: 23.05.2011)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir