11 Eylül Saldırıları’nın Bilimsel Analizi: Dev Kulelerin Düşüşü, Dev Komploların Yükselişi!
30 Nisan 2017
Münasebetsiz Mehmet Efendi
26 Mayıs 2017

CEMALEDDİN ESEDABADİ (AFGANİ) İNGİLİZ AJANI MIYDI?

 

Her ilahiyatçıdan bir ses çıkıyor. Her biri farklı ve hiçbiri birbirini doğrulamıyor. Müslümanları savurmak isteyen bu tahrifçiler kim ve nereden besleniyorlar? Bunu anlamak istiyorsanız bu eseri mutlaka okuyun.

‘İslam Birliği’ kelamıyla dili dışarda ortalıkta dolaşan Cemaleddin Esedabadi’nin (Afgani), İngiliz ajanı olduğu su yüzüne çıktı. Lakin bu, İslami yaşantıdan uzak, din  düşmanı adamın hakkında şaibeli durumları ortadan kaldıran ‘Osmanlı ve İran’ın İngiliz Paraleli Cemaleddin Esedabadi (Afgani)’ adlı eseri siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunmak için yazarı Doç. Dr. Yılmaz Karadeniz hoca ile mülakat yaptık. İyi okumalar.

Hocam bu çalışmaya nasıl ve niçin karar verdiniz?

Bu çalışma, bundan yaklaşık on yedi yıl önce Kaçar Hanedanı (1795-1925) isimli doktora tez çalışmasına başlarken, İran’daki ana kaynaklar üzerindeki çalışmalarım sırasında ve tezin kaynaklarını okumam sırasında karar verdim.

Tez çalışmama konu olan dönemin yoğun olarak İngiliz sömürgeciliğine maruz kalmış olması, İran’ın adım adım işgale doğru götürülmesi sürecinin Osmanlı Devleti ile birebir aynı olması ve bu sürecin içerisinde her iki devlette Cemalettin Esedabadi’nin birer araç olarak İngilizler tarafından kullanılması ilgimi hayli çekmişti.  Bundan dolayı bununla ilgili ana kaynaklar ve arşivlerdeki bilgiyi ayırarak ileride yazmayı planlamıştım. Sonra üzerinde çalışmak nasip oldu. Bu fırsatı bana bahşeden rabbime hamd olsun.

Bahailerle gizli ilişkisi

Cemalettin Esedabadi  ya da çokça bilinen adıyla Afgani ile alakalı yeterli çalışma yok mu ki buna ihtiyaç duydunuz yoksa başka bir sebebi var mı?

Elbette Cemalettin Esedabadi ile alakalı olarak çok sayıda çalışma var. Ancak gizemden tam anlamıyla kurtulmuş değil. Onunla ilgili İran’da çalışmalar devrimden sonra başlamış. Çünkü o döneme kadar İngilizler tarafından bir askeri darbe ile iktidara getirtilen Pehleviler zamanında bu hususla ilgili yazmak ve belgeler ışığında siyasi faaliyetlerini ortaya çıkarmak sakıncalı ve tehlikeli görülmüş.

 Neden korkuyorlardı ki?

İngiliz Siyonist Wilfrid Blunt, Yahudi Salamoni, Mısır Yüksek Komiseri Cromer, İranlı Mason Melkum Han ve daha birçok Siyonist kişi ile yürüttüğü gizli ilişkilerin, Afganistan, Mısır ve Sudan’da İngiliz işgaline zemin hazırlamak için yürütülen projelerin içerisinde nasıl yer aldığı ve nihayetinde İran, Afganistan, Hindistan, Hicaz, Mısır, Paris, Londra, Almanya, İtalya ve Amerika seyahatlerinin ve çıkartılan gazetelerin masraflarının nasıl ve kimler tarafından finanse edildiği ve Bahailerle olan gizli ilişkilerinin bilinmesi istenmemiş.

 Belgeler Saklanmış

 İlginç ve biraz da İstanbul hayatından söz etsek…

Onun İstanbul’da bulunduğu sırada, Osmanlı ittihatçı çetesi ile Esedabadi ve İranlı meşrutiyetçiler arasındaki haberleşme de dâhil bütün bağlantılar Bahailer üzerinden yapılmış.

 Bu daha da ilginç…

Bu hususta Pehlevi Döneminde İran’ın önemli tarihçilerinden Mahmud Mahmud, sadece Şii ve İranlı olduğunu söyleyerek elindeki belgeleri saklamış, ölümünden sonra Alman olan karısı da bu belgeleri vermemiş. Lakin İran Devrimi’nden sonra bir hayli çalışma yapılmış.

Dinini yaşamayan şarlatan

 Türkiye’de durum ne?

Ülkemizde de yeterli çalışmanın olduğunu söylemek mümkün değil. “İttihad-ı İslâm”ı slogan olarak söylemesi, İngilizlerin İkinci Abdülhamid’in bu önemli projesini etkisizleştirmek için yürüttükleri sinsi siyasetin bir parçası. Ülkemizde bazı eşhasın bunu bir hakikat ve Esedabadi’yi de bu fikri savunan bir müdafi olarak görmeleri, aslında dinini yaşamayan bu şarlatanın hayatı ile ilgili ana kaynakları bilmemelerinden kaynaklanmakta.

 Bu zat gerçekten bir şarlatan mı?

Gördüğünüz gibi öyle olduğunu söyledim.

 Abdülhamit, Afgani’yi İstanbul’a mahkum etmişti

Darısı şimdiki ajanın başına

2. Abdülhamid Han’ın Afgani’nin sinsi gayesini çözüp önlem aldığı biliniyor. Sultan bu hususta neler yaptı?

 Kitabımızda da anlattığımız üzere 2. Abdülhamid Han, “İslâm Birliği” lafzını ağzında eksik etmeyen, ama bunun için hiçbir çabası olmayan, aksine Mısır’da, Sultan Abdülaziz döneminde geldiği İstanbul’da, Afganistan’da Sudan’da ve Arap Yarımadası’nda İngilizlerin “Müslümanların Gücünü Test Etme” siyasetine hizmet eden bu zatın kullanıldığının farkına varmıştı. Bunun için çok ince bir siyasetle ve Ebul Hüda vasıtasıyla kendisine bazı vaatler vererek, Londra’da sürekli evinde kaldığı ve İslâm dünyasının parçalanması için uğraşan mason ve Ermeni asıllı Melkum Han (İkinci Abdülhamid’in tabiri ile Melûn Han)’dan ayırıp İstanbul’a getirtmiş ve bir daha çıkmasına müsaade etmemiştir.

İngilizlerin bütün çabalarına ve kendisinin ısrarına rağmen İstanbul’dan çıkartılmamıştır. Kendisine tahsis edilen konağın etrafına yaklaşık yirmi zabtiye yerleştirilerek ölünceye kadar burada tutulmuştur. Ancak bir tarihçi olarak şu hususu belirtmem gerekir. Keşke bugün de İngiliz Siyonistleri tarafından Amerika’da tutulup kullanılan şarlatanı da zamanında getirtebilseydik, milletimiz ve devletimiz bu sıkıntıyı çekmeseydi.

 Hocam çok teşekkür ederiz. Okurlarımıza daha fazlasını kitapta görecektir.

Bizde ilginiz için Yeni Söz’e teşekkür ederim.

* * * * *

Osmanlı ve İran’ın İngiliz Paraleli Cemalettin Esedabadi (Afgani)

Eser: Osmanlı ve İran’ın İngiliz Paraleli Cemalettin Esedabadi (Afgani)

Yazar: Doç. Dr. Yılmaz Karadeniz

Yayınevi: Gece Kitaplığı Sayfa Sayısı: 270

* * * * *

KİTAP KAPAĞINDAN 

Ne Afganistanlıydı ne de İslam üzere yaşıyordu

 İranlı, İngiliz ajanı, İslam ve Osmanlı düşmanıydı

 Tarihin tartışmalı simalarından biri olan ve İranlı olmasına rağmen Afganistanlı sanılan Cemalettin Afgani ile ilgili iddialı bir eser daha yayınlandı. Doç. Dr. Yılmaz Karadeniz’in kaleme aldığı ‘Osmanlı ve İran’ın İngiliz Paraleli Cemaleddin Esedabadi (Afgani)’ adlı eser, ismi kadar muhteva açısından da iddialı bir kitap olarak dikkat çekiyor. Gece Kitaplığı tarafından neşredilen çalışmanın kapak yazısında şu bilgiler yer alıyor:

 “… Malûmât ve mütâlaât-ı çâkirâneme gelince, Şeyh Cemaleddin, Babi Cemiyeti erkânından ve erbâb-ı fesatdan olduğu gibi, hiçbir tarafça hâiz-i itibâr ve i’timat olmamış, ehemmiyetsiz bir adamdır. Ve merkûmun Mason Cemiyeti ve Ermeni Komiteleri ve Jön Türk takımı ile münasebet ve muhabere-i hâfiyesi vardır. Kendisini efendimize mensûb bildirerek esâsen hiç olduğu halde, bu şeref-i mensûbiyetden dolayı kendisini ve mahiyetini ve hakikatini bilmeyen birtakım adamları celb ve iğfal ederek yavaş yavaş cemiyetini çoğaltmaya çalışıyor…”

Sadrazam Halil Rıfat Paşa

 ‘İngiltere Devleti bir müddettir padişahın halifeliğini gizlice yıkmak istemekte ve halkı da halifelik fikrinden soğutmak istemektedir. Bu maksad için Arap şeyhlerini tahrik etmektedir ve onları isyana çağırmaktadır. Arapların kendilerinden bir halife seçmeleri için fikir vermektedir. Zeyd bin Ali ailesinden Mekke Şerifi’nin halife seçilmesini istemektedir. Londra’da kalan Cemaleddin Esedabadi’nin Arap şeyhlerini halifelik için Osmanlı halifesine karşı isyana teşvik etmesi için ayrılmasını istemektedir. Padişahı halife-i ru-i zemin olarak bilen halkı bu makamdan soğutmak istemektedir. Osmanlı Devleti, buna bir tedbir olarak kendi Londra elçisine haber göndererek, bu işte kullanılacak olan Cemaleddin Esedabadi’nin İstanbul’a mutlaka gelmesinin sağlanmasını istemektedir…’

İran’ın İstanbul elçisi Mirza Esedullah Han Vekilü’l-mülk…”

Kaynak: http://www.yenisoz.com.tr/cemaleddin-esedabadi-afgani-ingiliz-ajani-miydi-haber-22317

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir