42) Hazret-i Îsâ
16 Mayıs 2021
44) Nefh-i Sûr
30 Mayıs 2021

YE’CÛC VE ME’CÛC

Ye’cûc ve Me’cûc Zülkarneyn Hazretlerinin inşâ eylediği seddin arkasında sâkin ve Âdem Aleyhisselâm’ın neslinden büyük iki kabîle olub cümlesi kâfirdir.

Hazret-i İkrime’den merfû’ olarak rivâyet olunan bir Hadîs-i Şerîf’de buyurulmuşdur ki:

“Mi’râc Gecesi Cenâb-ı Hakk beni Ye’cûc ve Me’cûc kavimlerine ba’s buyurdu anları Allâhu Teâlâ’nın dînine da’vet etdim bana icâbet etmekden ibâ (=râzı olmamak) ve imtinâ’ eylediler. Âdem Aleyhisselâm’ın  âsî olan evlâdları İblîs ve anın evlâdlarıyla berâber anlar da cehennemdedir, ehl-i cehennemdirler.”

Bu  (sedd) ya kutb-ı şimâlî veyâ kutb-ı cenûbîde (=güney kutbu) olsa gerekdir çünki (Fahreddîn-i Râzî) Hazretleri Tefsîr-i Kebîr’inde (Seddin kutb-ı şimâlîde (=kuzey kutbu) olması azhardır (=daha zâhir, âşikâr) diyor.

Zülkarneyn Hazretleri hârikula’de bir vâsıta-i nakliyye ile Yemen’den seyâhate başlayub Kur’ân-ı Kerîm’de beyân buyurulduğu vechile evvelâ garba ve oradan da şarka gitdi. Ba’dehu Müşârun İleyh Hazretleri diğer bir tarîka sülûk ederek küre-i arzın başka bir kıt’asına gidüb orada Ye’cûc ve Me’cûc kavmine tesâdüf etdi ve yine Kur’ân-ı Kerîm’de beyân buyurulduğu vechile anların küre-i arzın ma’mûr kısmına geçmelerini men’ içün mürûr (=geçme) ve ubûrlarının (=atlama) mahalli ve Sadefeyn ta’bîr buyurulan iki dağ arasında gâyet metîn ve rasîn (=sağlam, dayanıklı) bir sedd inşâ eyledi. İhtimâldir ki kutubların birinde süknâ-yı beşere sâlih engîn ve vâsi’ bir mahall olub etrâfı buz dağlarıyla muhât ve ancak iki dağ arasında derîn bir dere bulunub oradan mürûr ve ubûr olunsun Zülkarneyn Hazretleri o iki dağ arasını tunç, demir, bakır, kalay gibi en kuvvetli mevâd (=maddeler) ile doldurarak dağlara müsâvî sûretde bir sedd inşâ etmekle orasını dahî buz tutsun ve bu sûretle Ye’cûc ve Me’cûc tâifesi her tarafdan buz dağlarıyla muhât ve mahsûr kalsunlar vakt-i muayyeni hulûl edince:

Nass-ı Celîl’i muktezâsınca şiddetli hareket-i arz olmak ve volkan zuhûr etmek ve başka sebebler ile buzlar eriyüb sedd tahrîb olunarak Ye’cûc ve Me’cûc tâifesi çıkub: (Sûre-i Kehf, 98. Âyet-i Kerîme)

(O helâk edilmiş insanlar kabirlerinde azâb olunurlar tâ ki Ye’cûc ve Me’cûc kavminin seddi ansızın feth olununcaya değin, anlar yüksek mahallerden müsâraat (=sür’at ve acele etme) ederler) (Sûre-i Enbiyâ 96. Âyet-i Kerîme)

Nazm-ı Celîl’i muktezâsınca yeryüzüne intişâr ederek fesâda sa’y ederler. Bu aklen mümkindir, kudret-i ilâhiyye ise her mümkine kâdirdir.

Ulemâ-yı İslâmiyyeden Allâme Sa’düddîn Taftazânî Aleyhi Rahmetü’l-Bârî Hazretleri (Şerh-i Makâsıd) nâm kitâb-ı âlîlerinde diyor ki: “Kıyâmetin alâmetlerini beyân bâbında Muhbir-i Sâdık Cenâb-ı Fahr-ı Risâlet Efendimiz tarafından pek çok Hadîs-i Şerîfler vârid olmuşdur. Bu hadîslerin râvîleri ehl-i adl olmakla berâber muhaddislerin tashîhinden geçmişdir. Bu bâbdaki Hadîs-i Şerîfleri ma’nâ-yı zâhirîleri üzerine hamletmekde ehl-i şer’ nazarında hiçbir mahzûr yokdur. Çünki bu ma’nâlar nefsü’l-emrde (=işin hakîkati, aslı) aklen mümkindir. Cenâb-ı Hakk’ın kudreti ise her mümkine kâdirdir. Şu hâlde arz olunan alâmetlerin Peygamber Efendimiz’in ihbâr eylediği vech üzere vukû’a gelmesinde istib’âd (=uzak görme, ihtimal vermeyiş) olunacak bir şey’ yokdur binâenaleyh şer-i şerîfin haber verdiği vech üzere cümlesine îmân etmek her mükellef ve mükellefeye farzdır.”

Kıyâmetin vukû’u zamânını ancak Cenâb-ı Hakk bilüb başka hiçbir kimse ve hattâ Peygamber Efendimiz bile bilemez çünki Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde buyurmuşlardır ki:

(Habîbim kıyâmetin irsâ’ ve icrâsı ya’ni vukû’u ne vakit diye sana suâl ederler. De ki kıyâmetin vaktine ilim ancak Rabbim’in indindedir. A’nın vakt-i muayyenini ızhâr ve i’lâma (=bildirme) Rabbimden başka hiçbir kimse kâdir olamaz) (Sûre-i A’râf, 187. Âyet-i Kerîme)

Şu hâlde kıyâmetin zamân-ı vukû’una bundan sonra beşyüz sene mi bin sene mi veyâ on bin sene mi yoksa bir milyon sene mi vardır. Bunu Allâhu Teâlâ’dan başka hiçbir kimse bilüb ta’yîn edemez.

[Büyük Şehîd İskilibli Muhammed Âtıf Hocaefendi, Mir’atü’l-İslâm, 1332 Baskı, sh: 59-60-61-62]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir