(1) Kurtulmuş’a Göre Herkesin “Ortak Değeri” Olmak!
2 Ocak 2017
(3) Kurtulmuş’a Göre Herkesin “Ortak Değeri” Olmak!
4 Ocak 2017

KURTULMUŞ’A GÖRE HERKESİN “ORTAK DEĞERİ” OLMAK!

(2)

Ahmed SELÂMÎ

GENÇ ve DİNÇ Başvekîl Muâvini Torun N. Kurtulmuş Bey, M. K.  Paşa hakkındaki lâflarıyla da, derd yandığı bir noktada bizzat kendisi de “üslûb hatâsı ve DİKKATSİZLİĞİ”  yapmış; ve târihin ve hakîkatın hükmü dışına çıkmış olmaktadır.

Şöyle lâf etmişler:

3) “Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin ulusal mücadelesi, milli mücadelesi kimsenin babasının malı değildir. Bu memlekette Mustafa Kemal Atatürk, herkesin ortak değeridir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin kurucu başkomutanıdır. Recep Tayyip Erdoğan da bugünkü başkomutanıdır. Dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’la Mustafa Kemal Atatürk’ü farklı yerlerde göstermeye çalışmak en azından siyaseten birtakım hesapların içerisinde olmak demektir. Bundan vazgeçsinler. Bu fayda getirmez. Doğru bir üslup da değildir. Türkiye’de bırakın, bazı ortak değerlerimiz ortak kalsın. Partilerimiz, siyasi görüşlerimiz, yaşam tarzlarımız farklı olabilir. Allah aşkına dokunmayın. Cumhuriyetin kurucu değerleriyle, cumhuriyetin kurucu lideriyle onu, bugüne malzeme yaparak, konuşmanın hangi siyasi getiri elde edilmeye vesile olacağını anlamıyorum. Doğru da bulmuyorum. Mustafa Kemal Atatürk üzerinden 2017 yılında yapılacak bir referandumu yönlendirmeye kalkmak, siyaseten çok büyük bir talihsizliktir.”

Görüldüğü gibi Başvekîl Muâvini Torun N.Kurtulmuş Bey, yukarıdaki paragrafda geçen “ortak değer”  gibi Osmanlı ve İslâm-Türk târîhlerinde aslâ olmayıb kamalist ve ateistlerin uydurduğu bir “değer i’câdına” tutunmakla da yanlış yapmakda; siyâsî hiçbir insanın, müslüman bir milletde hiçbir zaman “ortak değer” olamıyacağını düşünmeden, bizzat kendisinin (dert yandığı) “üslûb dikkatsizliği” içine yuvarlanmaktadır… Çünki mevcud politika, Haçlı Bâtıl Batı’dan idhâl edilmiş bir sistem olan “laik demokratik cumhûriyet”  üzerinden veya içinden yürütülmektedir… Böyle olunca da kim olursa olsun, onu, “ortak değer yapmak”, bu dembokrasinin fıtratına tersdir; ve bu, “putlaştırmayı”  netîce verir… M. Kamal Paşa veya Receb Tayyib Paşa veya kim olursa olsun, yerini (makâmını) başkasına devredinceye kadar muayyen bir felsefe dâhilinde hizmet edebilecekse eder; sonra da mutlaka orasını başkasına bırakır; ve sonunda da M. Kamal Paşa’nın dediği gibi “Nâçiz vücudları bir gün mutlaka toprak olur!”  ve işi biter…

Ben 55 senelik yazı hayâtımda, politik ferd-i vâhidin “ortak değer” olarak müslüman bir milletin hayatında yer aldığını ne gördüm, ne okudum ve ne de duydum!

Târihe bakıldığı zaman, “Ortak Değer” olma husûsiyyeti Kelime-i Tevhîd’in tâ kendisiyle ve mutlak olarak ortaya konulmuşdur; ve o da: 1) ALLÂH, 2) RASÛLÜ i’tikâdındaki 2 varlıkdır… Ve, bunlara bağlı her kıymet… Müslüman milleti içinde “ortak değer” ta’bîri, sâdece ve yalınız “i’tikâdî kıymetler” cümlesinden olarak kullanılabilir. Binbaşı DEDE Nu’man Bey’in “Âmentü Şerhi” nâmındaki kitabı tedkîk edilirse, bunu herkes apaçık görecekdir…

İslâm Milleti içinde, mücerred (politika erbâbı) insanların “ortak değer” olması muhâldir. Çünki mevcûd politikanın kânun ve kâideleri ilâhî değil de beşerî olduğundan, her politikacı zümresinde ve her 10-15 yılda bir, “değerler”  değişir; ve yeni renk ve desenlere, birilerinin keyf ü nefsâniyyet ve menfaatına bürünerek farklılaşırlar!.

Meselâ “Ebedî Şef” Kamal Paşa ölüb de yerine İkinci ve kinci İsmet İnönü geçince (ebedîlik değeri) gitmiş, yerine (millîlik) değeri oturtulmuşdur… Ve İ.İ, “Millî Şef” olarak ilân edilmişdir… Daha sonraki cumhur başkanlarının da bütün “değerleri” biribirlerininkinden farklıdır!. Org. Cemâl Ağa’nın “değerleri” ile Org. Cevdet Sunay’ın, Org. Korutürk ile Özal’ın; ve Demirel’in masonik değerleri ile A.N. Sezer’in ortak değerleri, ateist Sezer Yoldaş ile Hacı Abdullah Kayserivî Gardaş Bey’in “ortak değerleri”; hattâ Hayrünnisâ Hamfendi ile Emnânım ablasının  “feminist, kamalist ve köşk süsleme, saray tezyîn etme değerleri” dahî hiç de aynı değildir; ve aralarında pek büyük farklar ve renkler vardır ki, bu, bütün değerleriyle M.Kamal Paşa’yı da içine alacakdır… Paşa’nın “evlilik felsefe ve değerleri”  ile karşı cinse bakış zâviyeleri bile, yukarıda zikredilen bütün ism-i hasslarda ayniyyet ortaya koyamaz… Üstelik bunları, dünyânın en hümanist veya feminist köşesinde, hiçbir adam veya madam inkâr da edemez…

“Değerler”, parti-pırlılar arasında da çok farklıdır. Meselâ CHP, DP’yi doğurmuş, “değerler” değişmişdir; DP, AP’ye gebe kalmış “ORTAK DEĞERLER” gene değişmişdir… AP, DYP’yi doğurmuş; CHP, DSP ve SDHP gibi nice partiler peydahlamış “ortak değerler” diye bir şey gene kalmamışdır!. Her partinin “M.K. Paşa’ya bakışı ve onu ortak değer (!) yapışı” gene değişmiş; Erbakan’ın partileri ise “İrantaparlıkdan esin ve besin taşıyarak” mut’a nikâhı ile gerdeğe girib, Tayyib Paşa’nın AKP’sini, Nu’man Bey’in HP’sini, Abdüllatif Şener’in “Bilmem ne p’sini”  fırlatmış; ve herbirinin “Kamalist ortak değerleri” gene metamorfoza uğramışdır!..

Müteveffâ Erbakan, Tavil Tayyib Paşa’nın AKP’si içün “Bizans’ın Çocukları!” demedi mi?. “AKP’ye oy veren cehenneme bilet almışdır!” demedi mi?. “Kamal Paşa sağ olsaydı Millî Göçüş’e oy verirdi!” demedi mi?.  Pırasasör Kamalak “En Büyük Millî Görüşçü Atatürk’dür!” demedi mi?..

Paşa içün düzinelerce partinin dedikleri biribirinden farklı olmakla beraber, biribirini pek nakzeden ifâde ve sözlerle de doludur!. Her parti, her klik ve grup, “Atam” deyişde ancak “riyâ ve istismâr ortaklığına” sâhib olsa da, Paşa hakkındaki “değerlendirmeleri” biribirinden fevkal’âde farklıdır… Bunlar yazılacak olsa, düzinelerce cild kitab olacağı da izahdan vârestedir!.

Bir misâl verecek olsak, Kamal Paşa’nın Fransız lisanındaki “Le chapeau=Lö şapo” denilen başlığı “şapka”  gibi bir telâffuzla Türkiye’de bütün devlet üst kademeleri ve memurlara “iktisâsını=giyilmesini”  kânun çıkararak mecbûr etmesi, onun son derece mühimsediği bir “DEVRİM değeri”  idi… Hatta bu “Le chapeau”  denen freng başlığını “kutsanmış” bir kisve saydığından, buna en küçük “takdis=kutsama” kusuru işliyenleri aslâ avf etmemişdir!. Erzurum’da Merhûme Şalcı Bacı, Ankara’da İskilibl’li Büyük Allâme Merhûm Muhammed ÂTIF Efendi Hazretleri gibi nice insanlar ipe çekilmiş; Rize denizden topa tutulmuş, “kutsanmış Lö şapo” uğruna pek çok şehirde toplu idâmlar tahakkuk etdirilmişdir…

Hulâsa Fransız gırtlağının “Le Chapeau” dediği “fötr şapka”, bu kadar “kutsal” bir dereceye yakseltilmişken, Medîne Kâdısı Dadaylı Merhûm Mustafa Şükrü Efendi Hazretleri’nin torunu ve yahudi Madam RAŞEL (Rahşan) hanımın zevci ve Pensilvanya Şeytanı Feto’nun “şefaat edeceği” Mustafa Bülent Ecevit“kutsanmış Le chapeau” denilen Fransız başlığına “Gardrop Devrimleri” diyerek, ona basit bir papaz külâhı imiş gibi “aşağılama” fırlatmışdı!.. Ecevit hayatı boyunca başına, şapa otururcasına hiç (Lö Şapo) oturtmamış, hep “yoldaş simgesi kutsanmışlığı” taşıyan o siyah ve önden siperli “kasketo”yu takmışdır!.

Sülü Birâder hâriç, son yarım asır içinde bu Freng başlığını başına ters bir lâzımlık gibi geçirene de hiç rastlanılmamışdır!. Hâlâ daha bu Freng hançeresinin “Lö Şapo” dediği ters lâzımlık şekilli başlığı, “hakkında takılmasını âmir Paşa KÂNÛNU olmasına rağmen”  hiçbir devlet ve hükûmet reisi, parti-pırtı başı, kemalist geçinici (sahte ve Paşa istismarcısı), laik adam ve madam, paralamento a’zâsı ve kânun yapıcı 550 aded küçük tanrı, umum müdürler, me’mûrîn, şunlar bunlar, hiç kimse bu “kutsanmış Paşa başlığına ortak değer” gözüyle bakmıyor, takmıyor, dolayısıyla da “Paşa ORTAK DEĞERİMİZDİR” demiyor…

Başvekîl Muâvini ve “Âmentü Şerhi” müellifi Binbaşı Merhûm Nu’mân Kurtulmuş Beyin Torunu N. Kurtulmuş Bey, bu beyanlarımızı tekzîb edebilecek midir?

“Osmanlı Şeriat Düzeni” diyerek bütün ömrünce Osmanlı ve İslâm muârızlığı yapan ve böylece  asl inkârcısı  bir Ecevit bile, Fettoş “Hocfendisinden” “Âhıret’de şefaat” müjdesi aldıkdan (!) yıllarca evvel, “Gardrop Devrimleri” şeklindeki reddiyesiyle  Paşa’yı “Ortak Değer” tanımadığını bu kadar açık ortaya koymamış mıdır?…

 Meselâ dünya siyâsetine bakılacak olursa, “politikacıların ortak değer” olamıyacağının en yeni misâlini, ABD ve Moskof hattında da yakalıyoruz!. 35 Moskof hâriciye me’mûrunu apar topar hudud hâricine (hastirleme) yapan; ve şu Fettoş sürüsünü 15 Temmuz’daki HAÇLI SEFERİNDE (intihâr bombacısı) olarak kullanan Obama kâtiline Putin’den Moskof misillemesi beklenirken, onun, Trump denen herifin 20 ocak’da iş başına geçmesini beklemesi karşısında bütün dünyâ şaşırmışdı!.. Demek ki, Obama politikası ile Trump politikası bile aynı milletin bir aylık politikasında, ortaya “ortak değer” diye bir şey koyamıyor!. Önümüzdeki aylarda ABD iç harbe yuvarlanmazsa, Trump denen herif, yeni “dembokratik kral ilân” edilirken, Obama yamyamı da, belki köhnemiş “şeytan” olarak, paketi ve maketiyle meydanlarda ateşte tütsülenecekdir!

Amma ikisi de, geçmişdeki düzinelercesi gibi hiçbir zaman “ortak değer” diye ABD milletine yutdurulamayacak!. Çünki dembokrasilerde bile adam ve madamların “ortak değer” diye herhangi bir millete dayatılmasını, o milletler, “Kızıl Kore v.s. hezeyânı veya faşizması” diyerek, başka taraflarıyla seyreder!

Nerde kaldı ki, Müslümanlık ve Müslümanlar içinde herhangi bir ferd-i vâhid “ortak değer” diyerek “putlaştırılsın!”

(İlk intişârı: 03.01.2017)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir