Dedim-Dedi
Dedi-Dedim
25 Haziran 2017
İbn-i Teymiye, dini içinden zedeleyen kâfir
İbn-i Teymiyye
26 Haziran 2017
mezhebsiz mevdûdî

MEVDÛDÎ

Merhûm Üstad Necib Fazıl

 

Sapıklık misallerini bir lâboratuar katiyetiyle gözönüne serdiğimiz Hamîdullah isimli, “Baidullah” denilmeyi lâyık mütefekkir taslağından sonra, ondan biraz daha hafif, fakat dalâlette yine çok ağır, Mevdûdî geliyor. “İslâm da İhya Hareketleri” adlı eserinde bu adam, dar ve kuru aklı biricik metot olarak kullanıyor, bu metodun baş temsilcisi ibn-i Teymiyye’yi göklere çıkarıyor, İmâm-ı Rabbânî Hazretleri gibi beyninin her zerresi güneş, bir iç ve dış kahramanını yalnız dış cephesiyle ele alıp içini görmemezlikten geliyor. İmâmı Gazalî Hazretlerinin gûya “müceddid-yenileyici” tanıdıktan sonra onda bir takım zaaflar buluyor ve bu zaafları üç noktada topluyor. Hadîs ilminde eksikliği (rasyonel-aklî) ilim tesirinde kalışı ve tasavvufa kapılışı…

Böylece tasavvufu, yâni Kâinat Efendisi’nin bâtın nurunu inkâr etmiş ve hakikatte kendi metodu olan kara aklı İmam-ı Gazalî’ye mal etmek ve yermekle tezatların en gülüncüne düşmüş bulunuyor. ”Hadîs’te zaif” demesi de akılla aklı yenen büyük kahramanın iç kanal mevzuunda gösterdiği hadîslere muhalefetinden doğuyor. (S: 64, 65, 67, 70, 77). Tasavvufu karikatürlerinden ayıramıyarak tam inkâr ve kendisini zımnen Mehdî kabul edişi de eserinin sonunda. (S. 123, 124, 125, 126, 127, 128).
Bende el yazısı mevcut bir şehâdete göre de, bizzat bu şahidin “mezhebiniz nedir?” sualine “mezhebim yok!” cevabını veren sapık…

 

[Türkiye’nin Manzarası/ Sayfa 134-135/ Ekim 1992 Tab’ı]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir