-1- Durun Kalabalıklar!
1 Mart 2021
-3- Durun Kalabalıklar!
8 Mart 2021

DURUN KALABALIKLAR!
(2)

Efe URAL

KORKU SENARİSTİ BİLL GATES

2010 yılında enerji ve iklim hakkında konuştuğu konferansın başlangıcında,

BİLL: Bu biraz şaşırtıcı olabilir çünkü benim vakıftaki tam zamanlı işim daha çok AŞILAR ve TOHUMLAR hakkında. 2 milyar yoksulun daha iyi yaşaması için. (Kendini yardımsever gösterme çabaları.)

Kendince kurguladığı yaşanabilir bir dünya için yaptığı denklemde insan sayısı seçeneği var. (Hesapta dünya kötüye gidiyor o kurtaracak.) Formülün tutması için nüfus seçeneğine gelince,

BİLL: Dünyada bugün 6.8 milyar insan var, bunun da 9 milyara doğru yolu var. Eğer aşılar mevzûunda çok iyi ilerlersek ve sağlık bakımı ve üreme ile ilgili sağlık hizmetlerinde bunu belki yüzde 10-15 kadar düşürebiliriz.

Konuştuktan sonra teknolojik dileklerini anlatırken, baklayı yine ağzından çıkarıyor:

BİLL: Eğer önümüzdeki 50 yıl için bana sadece bir dilek hakkı tanısaydınız kimin başkan olacağını seçebilirdim, bir AŞIYI DİLEYEBİLİRDİM Kİ BUNA BAYILIRDIM.

Bahsettiği mevzu hakkında söyledikleri gerçekleşmezse dünya hakkında yine korku senaryoları…

2015 de yaptığı konferansta,

Bugün küresel felaketin en büyük riskini mikroba benzetiyor.

BİLL: Önümüzdeki on yıllık zaman dilimlerinde eğer bir şey 10 milyondan fazla insanın hayatına son verirse, bu bir savaştan çok yüksek derecede hızlı yayılabilen bir virüs olur. Füzeler olmaz ama mikroplar olur.

Afrika da yaşanan Ebola virüsünden bahsettikten sonra, (Afrika onun proje alanıdır.)

BİLL: Bir sonrakinde bu kadar şanslı olmayabiliriz. Bulaşıcı hastalığa kapıldığı halde kendini iyi hisseden bir uçağa binmiş ya da bir markete gitmiş insanlardan virüsü kapabilirsiniz.
(Bakan Koca bir beyânâtında: ‘’Her vaka hasta değildir. Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler var ve büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor.’’)

Ve takip için teknolojiden bahsediyor.

Başka bir konuşma,
BİLL: Olası bir salgın hastalığın sadece 6 ay içinde 30 milyon insanın ölümüne yol açabileceğini ve bu hastalığa karşı hazır olmadığımızı duyurdu.

2017 Davos konuşmasında,
BİLL: Bence doğal olarak veya kasıtlı olarak sebeb olunan bir salgın, 10 milyondan fazla ölüme neden olması en muhtemel şey ve şimdi bunun için ne kadar az hazırlık yapılması oldukça şaşırtıcı çünkü bu küresel bir meseledir.

Virüs çıktıktan sonra beyânâtı;
İngiliz Times gazetesine konuşan Bill Gates, Koronavirüs salgınını “dünya savaşına” benzetti. Bill Gates, “Salgının dünya savaşından tek farkı, hepimizin aynı cephede olması” dedi. “En büyük kabusum gerçek oldu” diye konuştu.
Times gazetesi ise Gates’in daha önce verdiği bir mülakatta sarf ettiği şu sözleri hatırlattı:
“Gece uykumu kaçıran tek şey bir salgın düşüncesi. Dev grip salgınının üzerinden 100 yıl geçti. İnsanlar bugün daha sık seyahat ediyor. Bu nedenle bir salgın çok daha hızlı yayılabilir. Eğer solunum yoluyla bulaşan bir hastalık olursa, can kaybı sayısı korkunç olabilir.”

Gazete, Bill Gates’le son mülakatı sonrası ise şu izâhatı yaptı:
“Bir zamanlar Covid-19 gibi küresel bir salgın korkusu nedeniyle gözüne uyku girmemişti. Şimdi ise bu salgını durdurmakta kararlı.”

Nasıl komedi…

Bir başka konuşmasında zehrini resmen kusuyor,

BİLL: SEÇENEĞİNİZ YOK! İNSANLAR SEÇENEKLERİ VARMIŞ GİBİ DAVRANIYORLAR. NORMALLEŞME SADECE TÜM DÜNYADAKİ NÜFUSU BÜYÜK ORANDA AŞILARSAK GELEBİLİR.

Bill Gates’in aşı siparişi verilen Sinovac firmasının yöneticileriyle geçmişten bir hatıra… BioNTech, Pfizer, CureVac ve Vir Biotechnology firmalarıyla da bağlantıları mevcut. Bill ve Melinda Gates Vakfı, 2000 yılından bu yana DSÖ’ye 2.4 milyar dolardan fazla bağış yaptı. Özellikle 2008 krizi ardından devletlerin DSÖ’ye ayırdığı fonu daraltmaya başlamasıyla, Gates’in örgüte ödediği fon her geçen yıl oransal olarak büyüdü.

ÇETENİN KURUMU DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ

DSÖ Başkanı Tedros Adhanom

2. Dünya savaşından sonra Rockefeller himayesinde kurulan Dünya Sağlık Örgütü’nün tıpçı olmayan ilk ve tek başkanı Tedros Adhanom. 2005-2012 yılları arasında Etiyopya‘da Sağlık Bakanı olarak görev yaptı. İnsanlığa karşı işlediği suçlar ve soykırımcı olduğuna dair geçmişi olan Tedros’un 2012-2016 Etiyopya Dışişleri Bakanlığı yaptığı sırada Çin’in Etiyopya’daki ticaret hacmini genişletip yüksek bütçeli işler yaptı.

Takmış olduğu rozet Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Amaçları simgeliyor. Kısaca:
BM Türkiye ve ortakları Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına ulaşılması için çalışıyor. Birbiri ile bağlantılı 17 iddialı Amaç Türkiye dahil tüm Dünya’da insanların karşı karşıya kaldığı ana meselelerin çözümünü hedefliyor. BM Türkiye’de bu Amaçlara 2030 yılına kadar erişilmesi için DESTEĞİNİ SÜRDÜRÜYOR.

Dikkati çeken bir maddesine bakacak olursak:
“Madde 3.8 – Finansal riskten korunmayı, kaliteli temel sağlık hizmetlerine erişimi ve herkesin güvenli, etkili, kaliteli ve uygun fiyatlı temel ilaçlara ve aşılara erişimini de kapsayan evrensel bir sağlık güvencesi sisteminin oluşturulması.“ [1]

Dünya Entegre Ticaret Çözümü (WİTS) tarafından sağlanan verilerde tüm hükümetlerin 2018’de PCR test kitleri siparişleri mevcuttur.

Daha virüs meydanda değilken Nisan 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nda, ‘’Küresel Grip Salgını (Pandemi)’’ mevzûlu genelge yayınlanmıştır.

Cumhurbaşkanlığı’nın Mayıs 2020’de yayınladığı videoda, [2]
Şu bölümlere dikkat:
‘’Virüsün ortadan kaldırılması için en etkili aracın AŞI olduğu görülüyor. Milli faaliyetlerimizin yanı sıra teşhis, tedavi ve aşı geliştirilmesi yönündeki küresel çabaları da destekliyoruz. 26 Mart‘ta kabul ettiğimiz G20 bildirgesinde aşının hızlıca geliştirilmesi için kaynak sağlama taahhüdünde bulunmuştuk. Bugün ki “Koronavirüs Küresel Mukabele Taahhüt Etkinliğinin” parçası olmayı da bu nedenle görev addettik. Çalışmalarda gereksiz tekrarlara ve bürokrasiye izin verilmemesi hedefe ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Covid-19 aşısı tüm insanlığın ortak malı olmalıdır. Bu bakımdan üretilecek aşıya küresel erişimin garanti altına alınması ve kimsenin geride bırakılmaması prensibinin itinayla uygulanması son derece önemlidir. Aşı geliştirme çabalarına yönelik maddi katkımızı belirlerken tüm bu hususları dikkate alacağız… Sözlerime son verirken etkinliğimizin maksadına ulaşarak dünyamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.‘’

BEYİN YIKAYANLAR

En çok karşımıza çıkartılan şahıslardan biri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan. Son dönemde kayıplarda. Yine meşhur griplerden olan d…z gribi (2009) döneminde:
(Ecdâdımız edepsizlik ve muhataba hürmetsizlik olacağı için, onun adını bile aslâ ağzına almaz, zamir ile ona, “O mahlûk” diyerek işâret buyururlardı.)
‘’Mevsimsel grip döneminde değiliz, şu anda görülen grip vakalarının hepsi d…z gribi. Ölüm olması insanları sarstı. Bu kadar vaka içinde ölüm olması anormal değil. Diğer ülkelerde ölüm oranları çok daha fazla. Önümüzdeki süreçte başka ölümler de yaşanacak. Bu süreçte zatürree olanların d…z gribi kaynaklı olduğunun düşünülmesi lazım. ‘’ diyerek tıpkı geçenlerde Bakan Koca’nın: “Bu dönemin mevsimsel gribi artık Covid’’ dediği gibi hastayı görmeden teşhisi koyuyordu.
Devamında da herkese aşı yaptırmasını önerirken kendisi: “Ben aşıyı yaptırmayacağım. Çünkü hastalığı geçirdim.’’ diyordu. Demek ki aşısız da hastalık atlatılabiliyormuş…
Dönemin Başbakanı Erdoğan şunları demişti: ‘’Bende kendime göre araştırmalarımı yaptım, risk alanı içerisinde olan bir insan değilim ve bunun içinde ben d…z gribi aşısı olmayacağım. Ailemde de d…z gribi aşısı olan yok. Kendimize göre tedbirlerimizi alıyoruz. Ama biz sağlık bakanlığı olarak yaptığımız nedir? Yaptığımız, biz tedbirlerimizi aldık… Aşının zorunlu olmaması lazım.’’
Demek ki, neymiş? Herkes kendine göre araştırmasını yapabilir, isteyen aşı olmayabilir ve tabiî hayatına devam edebilir!
Sonrasında Dünya Sağlık Örgütünden rezaletin itirafı gelir; “D…z gribi salgını, ilaç üreticilerinin kârlarını artırmak için, bu şirketlerle ortak olarak üretilen bir korku kampanyasıydı.”

Ceyhan, karamsar nazariyeleriyle ünlenen Malthus’un sözünü paylaşıyor, ‘’İnsan nüfusu geometrik, gıda kaynakları aritmetik artar. Dolayısıyla insan sayısı ömrünü uzatarak ya da doğumlarla normalin çok üzerinde artarsa bir süre sonra gıda kaynakları tükenir ve dünyada yaşam durur.’’
Hakîkaten bu zihniyet çok garip. Kuşlar bile tevekkül ederek her sabah çıkıp akşam kursakları dolu gelirken bu zihniyetin kuş kadar fikri var mı acaba diye insanı düşündürüyor…

Kanalizasyonda Ahmet Hakan’ın konuğu olan Ceyhan:
‘’Allâh neden virüsleri yaratmış? Çünkü insanların belli bir sayının üzerinde çoğalamaması gerekiyor.’’
Ekran maskarası Cübbeli Ahmet’in kankası olan Ahmet Hakan da fetvâ verircesine düşüncesini tasdikliyor:
‘’Bu açıklama güzel oldu, Kur’ân-ı Kerîm’de ayet de var zaten. Her şey denge üzerinedir tam onu anlatıyor… ‘’

‘’Bizim çok yüksek oranda aşılamaya ihtiyacımız var. Diyânet aşılar için hutbe versin.’’ diyen Mehmet Ceyhan daha sonra Çin aşısı hakkında:
‘’60 yaşın üzerinde hiçbir verisi yok bunun. Bu gruba bu aşıyı yapmak açıkçası tamamen bir kumar. Tutarsa tutar diye düşünülebilir. Yoksa onun dışında hiçbir veri yok.’’
Demişti!
Kanalizasyonlardan zehirler tüm hızıyla akmaya devam ediyor…

Mevzuu açılmışken şu kısa ve mühim bilgi aklımızda kalsın:

Kur’ân-ı Kerîm’in muhâtabı, Kâinatın Efendisi Peygamber (aleyhisselam) efendimizdir. Hadîs-i şerifler de Kur’ân’nın tefsîridir. Hadîs-i şeriflerin muhâtabı da müctehid âlimlerdir. İslâmiyet onların bize nâkl ettiği bilgilerle öğrenilir. (Rahmetullahî Aleyhim Ecmain) Onların bildirdiklerinin hepsi vaz-ı ilâhidir. Eğer Kur’ân yeter denilecek olsaydı, Peygamber Efendimizi (aleyhisselam) devre dışı bırakarak herkes kafasına göre hüküm çıkartır, bu vesileyle insan sayısı kadar din ortaya çıkardı. O yüzden bize “sadece Kur’ân yeter” diyenler, hadîsleri inkâr edenler ya cahildir ya sahtekâr. İlâhiyatçısı, diyânetçisi, hacısı, hocası olsun.. meydan bu kabil pek çok sahterkârla doludur.

Devam…

Bir Mehmet daha aynı fikirlere sahip diyebiliriz. Mehmet Çilingiroğlu bir paylaşımında şöyle diyor:
“Şu anki dünya nüfusu 7.8 milyar ve hızla artmaya devam ediyor. Her on yılda 1 milyar artıyor. Şu an bile kaldıramıyor dünyamız bu kadar nüfusu. Pandemiler nüfusla birlikte daha sık ve daha fazla olacaktır. Bu dünyanın çok ciddi bir nüfus planlamasına ihtiyacı var.. aksi halde!”

Aynı bitik zihniyete sahip bu iki Mehmet ne hikmetse maskede anlaşamıyorlar!
Mehmet Çilingiroğlu, Ceyhan’ın salgının ilk dönemlerinde, “Sağlıklı kişinin maske takmasının önemi yok” sözlerini iktibâs yapıp, şöyle diyordu:
“Mehmet hocam siz, önceden maske takılmasın diyenlerdendiniz? Şimdi takın diyorsunuz? Bilim mi değişti, siz mi, anlayamadım? Yani bulaşıcı üst solunum yolu enfeksiyonlarında en basitinden maske takmıyorsunuz öyle mi? Bu ne biçim enfeksiyon kontrolüdür Hocam?”
İfadelerini kullandı.
Ceyhan da Çilingiroğlu’na şöyle cevab veriyordu:
“Seni adam yerine koyup cevap yazmazdım ama, şunu söylemeliyim: Senin gibi, olmayan unvanlar kullanan, bilim adamlığından nasibini almamış, bilimi göbek atmak sanan birinin mezuniyetine katkıda bulunduysam, ondan utanırım sadece. Bilimle ilimin farkını oku!”
Bir yanda Mehmetler kapışırken olan Canan Karatay’a oldu. Korona’nın başlangıcında şöyle dedi:
‘’Korona diye çıkardılar ama merak etmeyin gripten farkı yoktur gelip geçer, biz bağışıklık sistemimizi güçlendirelim yeter. “
Bu açıklamalardan sonra neredeyse her gün ekranlarda gördüğümüz Canan Karatay’ı artık göremez olduk; ve onun yerine karamsar şahısların görüşlerine mâruz bırakıldık…
2017 yılında Mehmet Ceyhan, Prof. Dr. Canan Karatay’ın aşı ile alakalı açıklamalarıyla, kişilerin hayatlarını ve sağlığını tehlikeye attığını belirterek, suç duyurusunda bulunmuştu.
Karatay, suç duyurusuyla ilgili şöyle demişdi:
“Ben çocuk hekimi değilim, ben grip aşısına karşıyım. Yaşlıların grip aşısını yaptırmaması lazım. Çünkü içinde alüminyum var. Alüminyum da Alzheimer yapar, alüminyumu insan vücuduna enjekte edemezsiniz.’’
Demişti.
Tartışmalar üzerine Karatay, şunları söyledi:
“Herkes fikrini açıkça söyleyebilir, ben 50 yıllık bir hekimim. Dört kıtada hekimlik yaptım, istediğim gibi konuşurum.’’
Ekseriyeti Yahudilik temeline dayanan, gâyeleri gizli, lâkin örgütleri açık bir teşkilat olan Masonların listesinde adı geçen ve masonların arka bahçesi olan Rotary Kulüpleriyle sıkı irtibât halinde olan Prof. Dr. Mustafa Necmettin Ünal: “Aşı karşıtı kampanyalar suç, cezası olmalı.” beyânında bulunmuştu. Aşıyla alakalı diğer bir izâhında da şöyle diyecekdir:
‘’Özetle cümleyi söyleyeyim ben, ne bulursanız olun, elinize ne geçerse olun… Çok iyi bildiğimiz inaktif virüs aşısı da olabilirsiniz, ya da bugüne kadar hiç yapılmamış dünyada mRNA aşısı da olabilirsiniz, ya da başka bir teknolojiyle yapılmış bir aşı da olabilirsiniz.’’
Bir diğeri de gene Rotary Kulübü üyelerinden PROF. DR. Bingür Sönmez denen ekranlara çıkıp:
‘’Ben aşı yaptırmam diyenler birer vatan hainidir!‘’
Dedikten daha sonra katıldığı bir sohbette:
‘’Ben aşı olmak istemiyorum deme hakkı yok kimsenin. Herkes aşı olmak zorunda. Bütün dünya %70-80 oranında aşı olmazsa önümüzde 4-5 yıl korona pandemisiyle beraberiz… Olmayanlar ne olacak? Hani köpeklere aşınız var mı diye soruluyordu, artık insanlara sorulacak aşınız var mı diye. Aşı olmayanlara YAŞAMA ŞANSI verilmeyecek.’’

Dehşet!
Ve bunlar gibi birçok tip çıkıp:
‘’Aşı olmayacakların noter tapu işleri yapılmasın, resmi dairelere giremesin, vergi yapılandırmasından yararlanmasın, otobüslere binemesin, toplu taşımadan faydalanamasın, herhangi bir yere üye olmasın, pasaportları askıya alınsın, vize verilmesin, aşı olduğunu kanıtlamayan nikâh yaptıramasın…’’
Zorbalık bu noktalara tırmanmış ve bunlar, demokrasi, cumhuriyet, hukuk devleti, insan hakları gibi maskeler altında ve hem de “İlim-bilim” çevreleri tarafından ağızlara alınıyor ve halk bir nevi sopalanarak ve demir yumrukla dövülerek yola getirilmek isteniyordu…
Bu kabil korkunç beyanlar karşısında, “milletim de milletim, millet iradesi üstünde bir irade tanımıyorum” diyen ve milletini seçimden seçime hatırlıyan; “demokrasi için milletimi meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum” diyen parti ve pırtıcılar ise, halkla işleri bitince, aşı olmayana ‘’vatan haini, yaşama şansı verilmeyecek’’ diyen seviyesizlerle aynı istikamette ve seviyesizlikte oldukları için, bu kabil iğrenç sözlere elbette gıkını çıkarmayacaklardı…
Bakan Fahrettin Koca da şöyle diyecekdi:
‘’İlerleyen günlerde, hem dünya, hem de bazı şirketler aşıyla ilgili tedbirler alacaktır. İlerleyen dönemlerde aşı olmıyanlar uçağa binemeyebilecek, otobüse binemeyebilecek. ‘’
‘’Aşı düşmanları da aşı olmayı isteyecek, bundan emin olun.’’
Öyle bir ölümcül hastalık tasavvur edin ki, hasta olduğunuzu anlamanız için test olmanız gerekiyor. Ammâ vefat ettikten sonra OTOPSİ yapılması gerekmiyor!!!
‘’Ölümü gösterip aşıya razı etmek’’ hesâbı güzel yapılmış!
Bunlara ek olarak satılmış medyada korku pompalamaları, maske yasağı, deli gibi ateş ölçümü, gereksiz testler, HES kodsuz adım atılamaması, her yere dezenfektan konulması, sosyal mesafe ve daha nice abartılı anormal tatbikler…
Bunları gören ehâli, çift maskesini takar, eline eldivenini geçirir, kafasındaki siperlikle siper almış vaziyette “ölümünü geciktiricek!” aşı sırasını dört gözle bekler…
Bu aşırı korkuyu yaşayan herkes, ne olursa kabul eder… Dünyaya hükmedenlerin YAPMAK İSTEDİKLERİ DE BUDUR!
Kim dost kim düşman, ilerde bunu hepimiz biiznillâh göreceğiz…
Göreceğiz ammâ, dünya insanlarının göreceği zararlar telâfî edilebilecek mi, işte cevabı en zor sual bu!!!…

(devamı var)

1 Comment

  1. Bedr dedi ki:

    “Mazlumun zalimden intikam alacağı gün, zalimin zulmettiği günden çok daha şedîd olacaktır” Hz. Ali kerremallahu vechehu

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir