Berât Gecesi ve Namazı
6 Mart 2023
-2- Berat Gecesini Saptıran Hoca Kılıklı Şeytanlar!
9 Mart 2023

BERAT GECESİNİ SAPTIRAN HOCA KILIKLI ŞEYTANLAR!

Ahmed SELÂMÎ (Dağıstânî)

Duhân Sûre-i Celîlesinin 1-4. Âyet-i Kerîmelerinde Allâh Azze ve Celle meâlen şöyle buyuruyor:

“Hem Kitâb-ı Mübîn Hakk içün. Elhak biz onu bir MÜBÂREK GECEDE indirdik. Çünki biz, NEZÎR gönderiyorduk. BİR GECE Kİ, HER HİKMETLİ emir, onda ayırt edilir.” (Elmalılı, 1936, c.6, s.4292)

Bazı hoca kılıklı şarlatanlar, bellerini tâğûtî bir takım parti veya hükûmetlere veya cemaat görünen cemâdât kabilinden sürülere dayayarak, öyle (kırkbayır, şirden ve börkenekden) sıkıyorlar ki, burnumuzun direği kırılıyor… Gerçek ulemâ, devrim-devirim vahşetleri ile ortadan kaldırıldığından, meydan, bir takım (istisnâlar kâideyi bozmaz) reformist, modernist, oryantalist ve purof damgalı münkîr eşkıyâlarla, bir takım alaylı şarlatan ve sokak ağızlı şahsiyetsiz şirretlere kaldı…

KAHHÂR AZZE ve CELLE’nin 15 asırlık ŞERÎATINI keyiflerine uydurmak istiyen kim varsa, CEBBÂR olan Rabbimiz tez zamanda ve BERAT gecesi hürmetine, bunların alayını da neye müstahıklarsa, onunla yola getirsin, âmîn…

MES’ELE, KADER ÎMÂNINA TAALLÛKU OLDUĞUNDAN FEVKAL’ÂDE MÜHİMDİR…

Allâmülguyûb AZZE ve CELLE Hazretleri ezel ve ebed arasında ne olacaksa, her fiil ve keyfiyeti ilm-i ezelîsiyle bilmekde; ve bunu da (LEVH-İ MAHFÛZ) buyrulan ve künh ü keyfiyeti bize meçhûl bir levhde sâbit kılmışdır.

Her mahlûkun başına gelecek olanlar veya onun kendi irâdesiyle kesbedecekleri, zerresine kadar burada yazılıdır (tesbît edilmişdir); ve bunu da ancak Allâh Azze ve Celle bilmektedir. Nâmütenâhi İLM sâhibi olan Allâh Sübhânehû’nun buradaki ilmine göre de, bundan zerre sapılmadan, inhirâf edilmeden, ins ü cin dünyâdaki ömrünü tamamlar…

Buna biz, vak’ayı yaşadığımız zaman muttali’ olur ve “KADERİMDE BU YAZILMIŞ” deriz; ve bu tecellîye de “KAZA” demekdeyiz… Kaza ortaya çıkmadan kaderimizi aslâ bilemeyiz, ammâ YARADAN Azze ve Celle bilir…

Fakat bütün bunları Allâh Azze ve Celle ezelden beri bilmekde, ebede kadar da bilecek, bu devamlıdır, aslâ inkıtâa uğramaz, inkıtâ’ muhâldir, mümteni’dir…

Kaderle (ihticâc) edemiyeceğimiz de kat’iyyen sâbitdir. Şöyle demek muhâl: “Allâh Azze bunu biliyor ve mademki bana yazmış, öyleyse bunu yapmaya mecburum, bunun içün de mes’ûl olamam!” Bunları demek kat’iyyen bâtıldır…

Cenâb-ı Hakk’ın nâmütenâhî ilmi ile, benim âtîdeki fi’limi ihâta edib bilmesi, benim o işi işlemekde MECBÛR olduğum ma’nâsına aslâ ve kat’iyyen gelemez; gelmesi muhâl, mümteni’ ve müstahil…

Bilmemesi CEHL olur, SÜBHÂN oluşuyla tenâkuz teşkîl eder; O, bundan mutlak münezzeh…

Her şey, Allâh Azze tarafından, Levh-i mahfuzda yazılı olanlara göre yaratılır, bu değişmez… Değişirse veya yeniden yazılırsa, İLM-İ İlâhî’de A’raz kabul etmek icâbeder… Yeniden yazıldığı âna kadar BİLMİYORDU olur… Bildiği yani ilmi de, o andan i’tibâren başlamış olur ki, bu da MAHLÛK (sonradan yaratılmış) demekdir… Halbuki O’nun İLMİ KADÎM… Bütün sıfatları KADÎM…

Kelâm sıfatının tecellisi olan Kur’ân-ı Azîmüşşân da bunun içün KADÎM… Çok mühim olduğu içün ecdâdımız, köylülerimize kadar (KELÂM-I KADÎM) ismi ile KUR’ANIMIZI diline almışdır…

Mahlûk denirse, sonradan yaratılmış demek olur ki, a’raz ortaya çıkar… Me’mun zamanının Abbasileri, İmam Ahmed b. Hanbel (Rahmetullahi Aleyh) Hazretlerini “Mahlûk diyeceksin” diye boynundan bağlıyarak Bağdad sokaklarında dolaştırıb işkence etdiler… Ammâ o büyük müctehid hakikatden aslâ bir adım geri atmadı, dönmedi…

Büyükler bir hakîkatden böylesine dönmezken; küçükler ve hele cumhuriyet şarlatanı demputratik düzen hoca kılıklılarıyla, oryantalist çömezi bazı südü bozuk (ilâh-yap-yatçıları), bir günde 10 hakikatı iblisçe yamultuyorlar!.

“KADER yokdur” diyen bu çömezler, ilahiyatlarda mu’tezilî geçiniyor, İran’da ise Âyetulla ve ahund sürüsü… Şimdi ot kafalı yobaz takımları da, levh-i mahfuzda yazılı ve sâbit ilmi, BERAT gecesinde başlatıb, her sene sıfırdan devâm etdirircesine bir dil ve ağızla, öküz gibi böğürebiliyorlar…

Her BERAT ve KADİR gecesi içün bilinmesi îcâbedenleri, aşağıdaki müfessir satırları ile ehl-i sünnet çizgisi ve akâidi olarak vervechi âtî beyân etdik… Dikkatle okunmalı…

Yoksa KADERE ÎMÂN, beyinsiz yobazların insanları din adına KORKUTARAK altına kaçırtma şehvetleri hesâbına toz olur, tabahhur eder, varılan yer irtidâd olur…

Mes’ele mühim değil, ehem…

Tekrarlıyalım: KADER, şiddetle, ona ÎMÂNA TAALLÛK ediyor… BERAT gecesi “KADER yazılıyor” diyen ot kafa, sıfırdan yazılıyormuş havası vererek imansızlık ediyor!. Yeniden yazılmıyor, YAZILMIŞ olan yerden; yani LEVH-İ MAHFUZDAN, müfessirlerimizin ta’bîriyle “İSTİNSAH” ediliyor, kopya ediliyor… 4 büyük melek PEYGAMBERE, oradaki bu bir senelik KISIM, vazîfe olarak veriliyor… Onlar da, YARADAN (Allâmülğuyûb) AZZE ve CELLE Hazretlerinin emri ve müsaadesiyle, rızkı, ölümü, âfetleri; ve yağmur damlası, atomun ektronu ve hücrenin genlerine kadar bütün fiilleriyle topyekûn mahlûkât âlemini, gördüğümüz görmediğimiz her şeyi, zerresine kadar, murâd-ı İLÂHÎ istikâmetinde yürütüyor…

Ve bütün bunlar, O’nun ilm-i ezelîsinde mevcûd yani ma’lûmu; ve LEVH-İ MAHFUZDA da ezelden beri yazılı… Her yıl oradan “İSTİNSAH” var, o kadar…

BERAT gecesi, “KADER, sıfırdan yazılmaya başlıyor” çeşnisi ve rengiyle konuşan herif kim olursa olsun, o, ya maksadlı bir mülhiddir; veya küfr-i CEHLÎ içinde bir ot kafa…

Bu çukurları aslâ dinlemeyib, hava müsâitse tashîh edelim; değilse, o meclisi derhâl terk ile TEVBE’ye sarılalım…

Bu mübârek gecede varsa, kılabildiğimiz kadar kaza namazı; en az 70 istiğfâr, en az 100 salat ü selâm, Salı günü de Allâh Sevgilisine benzemenin bir küçük misâlini yaşamak içün ORUÇ… İmkânı olan gözyaşı içinde AFV içün eriyebildiği kadar erisin; fenâ buluncaya kadar yolu var…

Bâlâda da işâret etdiğimiz gibi bugün ortalıkda KALP PARA gibi tedâvülde dolaşan; moskof torpili veya serseri mayın gibi dolaşan dîn tâcir ve FÂCİRLERİ ziyâde çoğaldı. Bunlara ne kadar DİKKAT edilse azdır…

Bazı Cübbelâ familyası canlılarına dahi, bu arada işâretle dikkati celbetmekde de pek büyük ve bir nice HİKMETLER vardır… Bazı söz veya satırları ibret almak ve ders çıkarmak içün, midemiz bulanması bahasına okumalıyız…

BERAT günü ORUÇ tutmanın ŞERÎATIMIZDAKİ yerine, 15 asırdır bu üslûb, usûl, edebsizlik, terbiyesizlik, görgüsüzlük, şahsiyetsizlik, hoppa-zıppalık, ürkütücülük, sövdürücülük ve sâir ile İŞÂRET eden bir ALLÂH KULU çıkmışsa, görülmüşse, duyulmuşsa ve hisset-dilmişse söylensin!.

İŞTE BUYRUN:

“Berat günü oruç tutmak, Farz mı değil, vacib mi değil. Ya ne? Sünnet-i müekkede, kuvvetli sünnet. Şimdi sen burada çok büyük müjde var. Ben bunu kaçırmanı istemiyorum. Ben de senin iyiliğini istiyorum yaaaa. Mübarek adam yarın ahirette bu yolda gidenler, bu yolda ölüyor. Tutmıyanlar ya acile kalksın ya tımarhaneye yatsın yani. Anladın mı? Böyle bir kârı maddi bir kâr olsa kaçırır mısınız hee?

Şu anda 100.000 liralık bir ikramiye çıksa size, şu saate kadar gelirsen alıyorsun dese, sen de ikramiyeyi almaya yetişemesen. Bir dakikayla yarım dakikayla kaçırsan, ne yaparsın? Kafana sıkarsın. Ne manyak adammış. 100.000 değil 10.000’e de bizim millet takla atar. Kafanıza mafanıza sıkmayın bir yerinize yahuuu. Deli misiniz nesiniz? İntihar haramdır…”

Artık böyle kürsü adamlarına ne denir biz bilemiyoruz!

Şımarık mı, kafayı mı yemiş, aklını ve iradesini mi kaçırmış, bir yerlerden narkozlama emri mi almış, hangi politikaların neresinde ne olmuş, edeb terbiye ve muvâzeneyi mi uçurmuş… Ne derseniz siz bilin!

Tevbe estağfirullâh…

Dünyâ cidden iyiye gitmiyor!

Ağzı âyet, hadis okuyanların bir kısmı böyle ise, varın ötesini siz hesâbedin!. BERAT gecesini, KADERİ yamultarak ortaya atanlar, atmalar.. bunlar ne olacak???.

Farz değil, vâcib değil, amma yapmadın mı “YA ÂCİLE YA TIMARHÂNEYE YATACAKSIN!.” İslâmiyyet’in ve SON ŞERÎATIN YÜZ KARASI MI OLMANIN SIKINTISI BUNLAR!?.

Bu İFRÂT ve TEFRÎT dengesizliği, bu ümmeti batıracak olan en büyük tehlikedir. İ’TİDÂL ve muvâzene, vezn ü tartı kaçdı mı, arkasından binbir belâ sökün eder; ne kadar kurt varsa, sürüye çekilmiş ve felâket ile helâkete YOL AÇILMIŞ olur…

Binlerce sünnet bir tek farzın, binlerce nâfile bir tek sünnetin yerini tutmaz.  Bunu da unutmıyalım, çok güzel bir ŞERİAT ölçüsüdür.

Büyük Mürşidlerden Ahmed Zıyâüddîn Gümüşhânevî (Kaddesallahu sırrahu’l-Âlî) Hazretleri tam birbuçuk asır evvel bile, “CAMİ’U’L-MÜTÛN” nâm eserinde: “ZAMANIMIZDA EN BÜYÜK İBÂDET CİHADDIR!” buyurmuş… Ya bu zamanda?. Her şeyimizin YOK olduğu bu zamanda???.

Lâzım olacaklar varsa duyurulur!!!…

NOT: Bu arada unutmadan yazalım,  Tâğûtî Politikaya bulaşmamış îmân sâhibi ıhvân-ı dînimizin Leyle-i BERATINI tebrîk ile, Rabbimizden, cümlesine RIZÂ-YI İLÂHÎYE MUVÂFIK ÖMÜR niyâz ederiz…

Devam:

 SÜBHÂN olan Allâ Celle (a’razdan) kat’iyyen münezzehdir, vâcib-i aklî de bunu âmirdir. Cevâz-ı aklî, mümteni’-i aklî ve vücûb-i aklî gibi aklın üç hâlini bile mekteblerinde okutmakdan iblis gibi kaçan bir maarif sistemiyle, yaşadığını zanneden düzenbaz ve sistembazlar memleketi batırmışdır; ve “Asrın felâketinin” de ne olduğunu göremez olmuşlardır… Sanki onbinlerce yıldır zelzele olmamış, bundan sonra da olmıyacakmış da, şu son 6 şubat zelzelesi ilk yaşanmış ve bu da “asrın felâketi” oluvermiş… Geçmiş nice Peygamberân-ı Izâm (Aleyhimüsselâm) zamanlarında pek çok kavimler; nice memleket, DEVLET, saltanat ve ülkeler bugünkü zelzelelerin kaç yüz katı felâketler görmüş ve hâkile yeksân olmuş, isimleri ve nesillerinden en küçük işâret bile kalmamışdır…

Zavallı CÂHİLİYYE ve îmânsız sokak aklı!

(Mâba’di var)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir